CADI

49 17 61
                                    


Muhtemelen şuan kimse kavga eden Salvatore kardeşleri görmeyi ummuyordu. Elena tutuşunu hala gevşetmemişken Stefan yerde kalan Damon'ı umursamadan bize yöneldi. Elena'nın gerginliğini hücrelerime kadar hissetmiştim o an. Stef, Lena'yı bir çuval misali köşeye fırlattığında Bonnie boş durmamış, onun zihnini bulandırmıştı ama o bir kaç saniye içinde elime bir kitap sıkıştırıp 'kaç'  ikazını duymamı engelleyememişti. O an ayaklarım kendi kendime hareket etti. Var gücümle koştum, koştum, koştum...Nereye gittiğimi bilmeden, çalıların batmasını umursamadan... Sadece koştum. Artık yol ayaklarıma vurmaya başladığında biraz soluklanmak için beklemiştim. Arkadaşlarım bir anda birbirine girmişti. İçim içimi yiyordu, böyle bir şeyi beklemiyordum. Her şey neden bu kadar karışmıştı? Aklımda bu sorular dönerken elimdeki kitabı o an fark ettim. Tabii ya Stefan kaçarken bu kitabı elime tutuşturmuştu. Belki de tüm sorularımın cevabını burada bulabilirdim.

Kitabın kapağını ne kadar zorlasam da açamamıştım. 

"AA!LANET KİTAP!! "

Etrafımda bu kitabın kapağını açabilecek bir şeyler aradım çaresizce aslına bakarsanız büyü ile kapatıldığı aşikardı ama bu durumda bir büyücüyü nasıl bulabilirdim bir fikrim yoktu. Sırtımı ağaca verip yavaşça aşağı kaydım. Hala aklımdaki sorularla kalmak ve saatlerce durmaksızın koşmak beni sömürmüştü. Ama  arkadaşlarıma ne olduğunu anlamlandıramamak, beni savaşmaya itiyordu.

"Yolunu mu kaybettin insan?"

Nefesimi düzene sokamazken, karşıma çıkan sarışın kadınla olduğum yerde çivilenmiş gibi kaldım. Adımlarımı az da olsa geriye çekebilmiştim. Karşımdaki sarışın kendinden emin bir duruşla kitaba baktı. 

" Bu kitabın bir insanda ne işi var?"

Sorusunu duyduğumda kitabı arkama sakladım.

"Sen kimsin?"

Sonunda kendimde konuşacak gücü bulmuştum.

"Stefan'ın neyi oluyorsun? Bu kitap onda olmalıydı."

Beni duymamazlıktan gelmesi artık yıpranan sinirlerimin taşmasına neden olmuştu.

" Kim olduğunu sordum!"

Kadın, sorumu yeniden duymazlıktan gelip arkama doğru baktı daha ciddi bir tavır takınarak bir şeyleri izlemeye başladı.

" Demek ki sen Caroline Forbessin"

Pekala bu iş gittikçe boka batıyordu. 

" Sen nesin? Bir vampir ya da cadı? "

Kadının kendinden emin gülüşü sıcak ve muzip bir tebessüme yerini bıraktı. O ana kadar nefesimi tuttuğumu fark ettim.

" Freya demen yeterli tatlım, Stefan'ın dostuyum..." 

Arkamda sakladığım kitabı gözleriyle işaret ederek, üzerime doğru yürüdü. Ne yani ismini ve Stefan'ın dostu olduğunu söylediğinde ona güveneceğimi mi sanıyordu? Tamam bazen hatalarım olmuştu, aptallıklarım da ama ilk gördüğüm birine hemen güvenecek kadar saf mı görünüyordum. Kitabı yapabilecekmiş gibi daha da sakındım ve gidebildiğim kadar geriledim.

"... ve o kitabı açabilmene yardım edecek kişiyim tatlım."

İşte şimdi işin rengi değişmişti, bu onu daha tehlikeli yapardı değil mi? Temkinli hareketlerim artık canını sıkmış olacak ki Stefan'ın 174. yaş doğum günü için aldığım saati gösterdi bana.

"Nereden buldun bunu?!"

"Ah, Stefan senin nerene aşık oldu ? Belli değil mi? Stefan verdi tabiki! Bu günlerin geleceğini ona söylemiştim zaten"

Tamam, pekala genelde her şeyi çabuk kavrayan bir kız olduğumu söylerlerdi ama bu kadar yükleme fazlaydı bu gece için. Derin bir nefes al ve ver... Al ve ver...

"Sana inanıyorum, kitabı nasıl açacağını göster o zaman"

"Beni yormadığın için teşekkür ederim" 

Kibar sesine rağmen, gözlerindeki iğnelemeleri tiksinti ile karşıladım. Arkamdaki kitabı vakit kaybetmeden uzattım ve tek hamle ile açışını izledim. Bu kadar kolay mıydı?

" Hayır aslında bu kadar kolay değil, bu kitap sadece cadılara tepki verir."

" Aklımı falan mı okuyorsun?"

Kadınsı sesi eğlendiğini belli eden tondaydı. O an yakınımızda bir patlama daha olmuştu bu sefer ikimizde ciddileşmiştik. O aradığı şeyi bulmak için sayfaları çevirirken ben etrafı kolaçan ediyordum. Etrafımızda uğursuz bir hava çökmüştü artık insan çığlıkları buraya kadar geliyordu. 

"Buldum, gel buraya"

Beni tuttuğu gibi büyü kitabının önüne çekti ve bir hançer uzattı.

"Sayfanın üzerindeki çembere kanını akıt, çabuk ol"

Dediğini yaparken neden her ayinde kan gerektiğini homurdanarak sorguluyordum. O ise duymamazlıktan gelip transa geçmişcesine bir şeyler fısıldıyordu. Etrafımızdaki hava daha da basınçlı olmuştu ve benim daha sonradan fark ettiğim kitaptaki büyü çemberinin aynısı etrafımı çepeçevre sarmıştı. Dedikleri bittiğinde, elime bir madalyon sıkıştırdı. 

"Buna iyi bak ve beni bir şekilde bul"

"Anlama-"

Sözüm bitmeden her yer sabah olmuş gibi bembeyaz olmuştu. O ışık bedenimi yakıyordu. Gözümden bir damla yaş süzüldü yere düştüğünde ise bilinçsizce maviliği gördüm. Ne yaptı o cadı?


𝙺𝙰𝙿𝙰𝙽Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin