(Tırnak içinde yer alan italik cümleler veyahut kelimeler Taehyung'un dudaklarından dökülen sözcüklerdir.)
İyi okumalar <3
(*^3^)/~♡
Yatak odamdaki yatakta ilk kez kendim dışında biriyle birlikte yatıyordum, başka birini yatırıyordum.
Yanyana yattığım kişi şeytandı.
Ciddi manada şeytandı.Dün bedensel çekim yaşadığım, öpüştüğüm ve bunlardan daha fazlasını arzuladığım kişiydi o. Aklımdan geçen şeyler bana fazlaydı. Delirme raddesine gelmiş biri gibi hissediyordum.
Bu hisler bana yabancıyı.
Bu hisler bana çok ıssızdı."Bu kadar derin düşünme çocuk."
Boğuk sesi kulaklarımda, kemikli elleri saçlarımda, içindeki son sevgi kırıntılarıyla okşuyordu saçlarımı.
Gözlerim esmer tenine değdi yavaşça. Hayatımda görüp görebileceğim en kara irislere sahipti. Gözlerinin birinde tek göz kapağı diğerinde çift göz kapağı vardı. Çok güzeldi. Gözlerinin tekinde gözlerine yakışır bir ben vardı. Gözlerim biçimli burnunda ve hafif ince ama dolgun, vişne çürüğü dudaklarında durdu. Dudaklarında ve gözlerinde de vardı beni. O, benleriyle ve ikisi de birbirinden farklı gözleriyle çok güzeldi.
Bana bakan karalıklarına her baktığımda karnımda hissettiğim kelebekler ve kasılmalar artık alışacağım seviyeye gelmişti.
Evet ondan hoşlanıyordum. Ona karşı bir şeyler hissediyordum. Farkındaydım hiç olmadığım kadar ve farkında olmak istemiyordum hiç istemediğim kadar."Babamın siz insanlara verdiği en kötü hediye düşünmek. O kadar derin düşünüyorsunuz ki bazılarınız kafayı yeme raddesine geliyorsunuz. Deliriyorsunuz. Ve bazılarınız o kadar düşünmüyor, kafasının içindekini kullanmıyor ki hiçbir vasıf göstermeden ölüyor. Hiçbir işe yaramadan babamın huzuruna çıkıyor."
Masal gibi gelen sesi kulaklarıma her dolduğunda hissediyordum kanıma karışan heyecanla karışık hayranlığı.
Saçlarımı okşayan kemikli, damarlı ve esmer parmakları duraksadı. Gözleri yüzümün her yanında gezinmeye başladı. Gözlerimle dudaklarım arasında mekik dokuyan irisleri en sonunda dudaklarımda durdu.
"Bu insanî duygular bana yabancı çocuk. Bunlar bana ters. Bunlar bana yanlış. Olmaması gereken onca şey oluyor ki senin sayende. Ne yapıyorsun bana çocuk? "
Ona hiçbir şey yapmıyordum. Yapmak istediğim onca şey arasında hiçbirini yapmıyordum ama yapıyordum da.
"Bir şey sorabilir miyim efendim?"
Esmer yüzündeki biçimli dudaklarını yaladıktan sonra onayladı beni başıyla.
"Sizinde duygularınız var mı bizler gibi?"
"Duygular... "
Birkaç dakika düşündükten sonra dediklerine yenisini ekledi.
"Ne gibi duygular çocuk?"
Burnumdan aldığım derin nefesi ağzımdan verdikten sonra konuştum.
"Sizde birilerinden hoşlanabilir misiniz mesela? Birilerine karşı aşk gibi naif duygular besleyebilir misiniz? Sizde birilerini çok sevebilir misiniz?"
Ona doğru dönen vücudumla birlikte elleri belimi buldu direkt olarak. Belimdeki eller olduğu bölgeyi okşamaya başladığında düşünürmüş vaziyette dediklerimi gözden geçirdi.
"Ben yabancısı olduğum duyguyu yaşayamam çocuk. Birilerinden nefret edebilirim, ellerimle canını almak isteyebilirim, sinirlenebilirim ama pozitif duygular besleyemem. Yaratılışıma tezattır bu."
Dedikleri kafamda yankılanırken olumlu şekilde kafamı sallayıp belimde duran parmaklarını umursamadan sırt üstü yattım tekrar.
Ona karşı herhangi bir umut beslemem başta tamamen yanlıştı. Onun kim olduğunu umursamadan düşündüğümde bile olmuyordu bizden. Olmazdı zaten. Olamazdı.
Düşen moralimle parmaklarımla oynamaya başladım.
"Sormanın nedeni nedir çocuğum?"
Sorusuyla birlikte parmaklarımla oynayan ellerim durdu. Ne diyebilirdim?
Senden hoşlanıyorum ama anlarsın ya sen bir şeytansın. Bu muydu?"Cevabımı merak ediyorsanız zihnimi okuyarak da öğrenebilirsiniz değil mi efendim? Sonuçta yapmadığınız şey değil."
Ağzından onaylamaz bir nida döküldüğünde, ona doğru döndüm tekrar. Bana bakan bakışları koyulaşmıştı.
"Sorumun cevabını ağzından duymak istiyorum."
"Sorunuza cevap vermek istemiyorum."
Cevap vermedi ya da konuşmadı. Hiçbir şey demedi ki bende demedim. Konuşacak cesareti bulamadım. Belki de diyecek bir şey bulamadım.
Birkaç dakika sonrasında uzandığı yerden kalktı ve ayağa kalkarak üzerini düzeltti.
Elleriyle hafif kırışan giysilerini silkeledikten sonra gideceğini anladığım için bakışlarımı ondan çektim. Anlık gelen serin rüzgar ve ondan geriye düşen siyah tüyle odamda tekrar ve tekrar yalnız kalmıştım. Hiçbir şey demeden gitmişti. Çoğu zaman hiçbir şey demeden gidiyordu. Geri dönüp dönmeyeceğini düşünerek geçiyordu zamanlarım.Ellerimle ağrımaya başlayan başıma masaj yapıp arkasından oflayarak, yere düşen tüyün olduğu yere bakmaya başladım.
Gitmişti ve bir süre gelmeyecekti büyük ihtimalle.
Gitmişti ve geri dönmeyecekti belki de.Ayağa kalkarak arkasından düşen siyah tüyü elimle yerden aldım. Arkamı dönerek bir iki adımda tekrar çift kişilik yatağıma oturdum ve elimdeki tüyü incelemeye başladım.
Daha önceki gidişlerinde de bir kaç sefer yere düşmüştü arkasından tüyleri. Düşen tüyleri alıp sakladığım bir kutum vardı. Nedensizdi saklamam ama güzeldi, özeldi.
Avcumun içindeki siyah tüy kendi ısısıyla kaplıydı. Ne fazla sıcaktı, ellerimi yakmıyordu ne de fazla soğuktu.
Siyah tüyün etrafında tanecik şeklinde pırıltılar vardı. Onun daha önce gördüğüm kanatlarından düşüyordu büyük ihtimalle. Yapısı ona benziyordu. Güzeldi. Çok güzeldi. Parlaktı. Çok parlaktı.Birkaç dakika daha inceledikten sonra tekrar ayağa kalkarak çalışma masamın en alt kısmında bulunan siyah kare kutuyu alarak kapağını açtıktan sonra diğer 3 tüyün, ondan bana geriye kalan tek şey olan tüylerin yanına koydum avucumdaki tüyü.
Nabersiniz yavrularrr
Bölüm çok kısa oldu gibi geldi ama yapacak bir şey yok
Bu aralar ilham perilerim kaçtı
Çok stabil gidiyor olaylar
Eğer gidişattan sıkıldıysanız söyleyinKendinize iyi bakın
Taekook'la kalın 🐯🐰🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deal With The Devil // TAEKOOK
FanfictionJeongguk annesinin hayatı üzerine Şeytan'la bir anlaşma yapmıştı. "Annenin hayatını bağışlayabilirim çocuk." Kafamı kaldırıp daha dikkatli baktım karşımdaki bedene. "Ama karşılığında bana iyilik yapmalısın." Ellerinden birini cebinden çıkardı ve an...