"Ben buna alışırım ama böyle."
"Neye?" Boğuk sesi derin bir nefes almamı sağlarken ona daha fazla sokuldum.
"Böyle uyutmana..." dedim mırıldanarak ve ona iyice yaslanıp eşsiz kokusunu içime çektim.
Gerçekten bir dediğimi iki etmiyordu ve her daim yanımda oluyordu. Olmaya çalışması bile yeterdi ama o, olmak için kendini paralıyordu. Bunu açık açık görebiliyordum. Yine saçma bir şekilde gündeme geldiğimde kızlar tuvaletinde ağlarken büyük ihtimalle yaptığı idmanı yarıda bırakıp koşa koşa yanıma gelmişti.
Terliydi ve sıcacıktı. Ama bir defa bile iğrenmemiştim ondan. Grileri bana hüzünle bakarken hiç bu kadar sevildiğimi hissetmemiştim bir başkası tarafından. Gerçekten sevmeyi ve hissettirmeyi çok iyi biliyordu.
"Keşke ona göre giyinsen bir de." Kafamı kaldırıp gözlerine baktım.
Gri gözlerinde ki yoğunluk yutkunmama sebep olurken onunda gözlerini kapatıp derin bir nefes almasına sebep olmuştu. Kısa bir sessizlik oldu aramızda ve yavaşça elimi göğüsünün üzerine yerleştirdim. Gözleri açılırken, dudaklarımı dilimle ıslatmıştım.
"Işığı kapat."
"Neden?" dedim. Sesim istemsizce kısık çıkmıştı.
"Ben kapatırım o zaman."
Arkasına uzanıp, odada ki tek ışık olan lambayı kapattığında hiçbir şey göremiyordum fakat o rahatça görebiliyormuş gibi kollarımın iki tarafından tutup beni karnının üzerine oturttu. O koca elleriyle bir bebekmişim gibi beni istediği her yere koyabilir taşıyabilirdi. Hiçbir şekilde karşı çıkmazdım. Çıkamazdım.
"Bilmeyerek yaptığın şeyler beni o kadar zorluyor ki... İnanamazsın, minik kız."
Pürüzsüz sıcak elleriyle ellerimden tutup yüzüne dokunmamı sağladığında hızlanan kalp atışlarımı kulaklarımda hissediyordum. Nefes alış verişlerim bile hızlanmıştı. Yüzü düşündüğümden daha temizdi ve bu beni şaşırtmıştı. Bir erkeğe göre çok narin bir teni vardı. Yumuşacık yanaklarını sıkma isteğimi bastırmaya çalıştım.
Ellerini ellerimden çektikten sonra belimin iki yanına koydu. Büyük elleri komple belimi kapladığında istemsizce kıkırdadım. Ama bu yüzünde parmaklarımı gezdirmekten beni alıkoyamadı.
Parmaklarım kemikli olduğunu hissettiğim yüzünde yavaş yavaş gezinirken içimde tutamadığım heyecanımdan dolayı titriyorlardı. O çok sevdiğim kirpiklerinde tırnak uçlarımı gezdirdim ilk önce. Göz altlarına parmak uçlarımı sürterken verdiği nefeslerin sıcaklığı içimi gıdıklıyordu. Sonra dudaklarına değdi parmaklarım ve duraksadım. İkimizde nefeslerimizi tuttuk.
Eğilerek yüzlerimizi yakınlaştırdım. İçine derin bir nefes alıp beni azıcık da olsa havaya kaldırdığında kıkırdayarak ona daha fazla eğilmiştim.
"Beni zorluyorsun, ufaklık."
"Zorlanmanı istiyorum babacık." dedim ve gülümseyen dudaklarımı dudaklarına en yakın yere bastırdım.
"Siktir."
Bir anda beni bedeninin altına aldığında büyüklüğüyle şoka uğramıştım. Ellerini iki yanımdan yatağa yaslayıp aramıza mesafe koyduğunda gülümsemem yüzümde genişledi ve ellerimden birini tişörtünün üzerine koyup aşağıya kaydırdım. Hızlanan nefes alışverişlerimiz birbirimize çarparken nefesi bile nane koyuyordu. Dişlerimi fırçaladığım için kendimi tebrik ettim. O bu kadar güzelken, yanında çirkin kalıyordum adeta.
"Tehlikeli sularda yüzüyorsun, küçük kız."
Onu umursamadan yaramaz kız çocukları gibi elimi tişörtünden içeriye soktum ve karın kaslarına dokundum. Anında kasılması ve derin bir nefes alması kalp atışlarımın maraton koşmuşum gibi hızlanmasına sebep olmuştu ama kendimi engelleyemiyordum. Ona çoktan kapılıştım.
"Seni öpeceğim." dedi ve nefesini dudaklarımın üzerinde hissetmeye başladım. "İzin veriyor musun, ufaklık?"
Onun yaptığı gibi mırıldandım. "Hmhm."
Saniyeler içerisinde dudaklarımın üstünde hissettiğim yumuşak baskı tırnaklarımı karnına geçirmeme sebep olmuştu. İnleyerek bacak aramda ki baskısını arttırdığında ellerimden diğerini ensesine doğru uzattım fakat engelleyerek iki elimi birden kafamın üzerinde yatağa sabitledi.
Nasıl bu kadar nazik ve aynı zamanda sert olabiliyordu?
Canımı yakmaktan korkan hareketleri ne kadar narinse bir o kadar da sertti ve ona çoktan bütün kapılarımı araladığımı hissediyordum.
Dudaklarımdan dökülen sessiz iniltiye engel olmadığımda o da bunu bekliyormuş gibi onu daha fazla hissetmemi sağladı. Karnımın altında hissettiğim kelebekler yuvalarını kaybetmiş gibi uçuşurken beni kontrol etmesine izin veriyordum. Üstelik bunu isteyerek de yapmıyordum. Beni büyüsü altına almıştı.
Boşta ki elini bacağıma koyarak sıktığında dudaklarımızı ayırarak kafamı kaldırdım ve sesli bir şekilde inledim. Bunu ne o, ne de ben beklemiyorduk.
"Yebat!" (Siktir.) Bağırmasından sonra aniden duraksadığında gözlerim kapalı bir şekilde onu bekledim.
Hızlı nefes alış verişleri açık boynuma çarparken göğüs kafesimi delip geçecek şekilde atan kalp atışlarımı duyabildiğini biliyordum. Yutkunarak dudaklarını kalbime bastırdı ve ağırlığının yarısını yatağa vererek kafasını göğüslerime yasladı.
"Bunu bir daha yapmama izin verme." dedi kendine kızar bir biçimde.
"Neden?" diye sordum kollarımın arasına kafasını alırken.
"Seni incitmekten korkuyorum, küçük kız."
♥