0.2

5.3K 84 5
                                    


Dışarı çıkamazsın. Müşteri hariç hiçbir erkekle konuşamazsın. Kızlarla yakın arkadaş olamazsın çünkü yarın seni kimin önüne atacakları belli değildir. Alışverişe çıkamazsın. Kimseyi sevemezsin. En kötüsü aşık olamazsın.

Lanet olası bir romantiktim. Çocukluğumda perdeyi üzerime tutar saatlerce düğünümü tasarlardim. Büyüyünce çok güzel bir gelin olacaktım altı yaşıma göre.

On yaşımda ilkokulda ilk sevgilimi yapmıştım. Tenefüslerde birbirimize meybuz alır, bahçede el ele tutuşarak yerdik. Bazen saçımdan öperdi bazen de yanağımdan. Çiçek alırdı bana. Hep istediğim gibi. Hep hayal ettiğim gibi.

On dört yaşımda sınav stresi yaşarken hiçbir erkekle görüşmez oldum. Okuduğum kitaplar beni hayal dünyama daha fazla kapatırken erkeklere sadece kitaplarla aşık olmakla yetindim.

On beş yaşım. Çocukluğumun öldüğü küçük bir kadın olduğum zaman. Lanetler okuduğum, nefes aldıkça iğrendiğim bedenimi otuz dokuz yaşındaki bir adamın altında kirletişim. Bütün ruhum, mutluluğum, masumluğumun kaybolduğu o günlerde intihar girişimlerimin hiçbiri işe yaramadı. Tek istediğim o adamın öptüğü tenimi delik deşik etmekti.

Aklıma dolan düşünceleri umursamadan güldüm. Dudağımın kenarına dolan tuzlu gözyaşının tadını aldım. Gözyaşımı silip kırmızı rujumu taşırmadan tek bir hareketle sürdüm.

Üzerimde mor bir elbise vardı. Diğer kızlar gibi beni yetişkin gösterecek renkler giydirmezlerdi. Beni kullanırlarkenki asıl hedefleri pedofililerdi. On dokuz yaşındaydım ama kolaylıkla on yedi yaşında görünebiliyordum. Bana çocuksu renkler giydirerek yaşımı küçültüp istedikleri adamın altına yatırabiliyorlardı. Histerik bir kahkaha attım.

Ben buydum. Tanrı o gece benim belamı vermişti, Tanrı o gece sonumun nasıl şekilleneceğine karar vermişti.

"Ebruli! Çık kız surdan. Kaçamazsın kaderinden." Şuh bir kahkaha sesinin ardından kesilen kapı vurma sesi.

Hızlıca odadan çıktım. Kıvır kıvır olan saçlarım her adımda bir o yana bir bu yana hareket ederken yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.

"Ebruli, gel kız buraya." Ali abinin bağırmasıyla sıçradım. Yönümü ona çevirdiğimde tekrardan yanına gitmem için el hareketi yaptı.

"Buyur abi."

"Memnun etmen gereken bir eski dostum var. Üst kata çıkın. Sesiniz gelmesin. Sert sever benim kardeşim."

Tanrım!

Kurtar beni. Yalvarırım beni buradan kurtar.

Sertçe yutkundum ve kafamı salladım. Ben önden ilerlerken adam peşimden geliyordu. Üst kata çıktık. En köşedeki odaya geçtik. İçeriye girdiğimizde arkamızdan kapının kilitlendiğini duydum. Titrek bir nefes aldım. Dört yıldır burada olsam da korkuyordum. Özellikle de böyle müşterilerden.

"Otur Nesil."

Nesıl?

Bana burada Ebruli derlerdi. Kimse, müşteriler hatta buradaki kızlar da dahil kimse gerçek adımı bilmezdi. Ebruli'ydim ben. Fazlası değildim.

"Beni nereden tanıyorsun?"

"Sadece otur." Dedi. O an anladım ki asıl amacı benimle sevişmek değildi. Azıcık da olsa rahatlayan vücudum kendini karşısındaki tekli koltuğa bıraktı.

"Dinliyorum." dedim bacaklarımı birleştirip ellerimi bacaklarıma dolarken.

Elini cebine attı ve kimliğini çıkarttı.

Polis Adem Yavuz

Demek bu işin peşini bırakmamışlardı. Günlerdir gelmeyen başkomiser Şahin yüzünden beni buraya terk ettiklerini düşünmüştüm.

"Beni Şahin başkomiserim gönderdi." dedi samimi bir gülümsemeyle. Titreyen bacağımı durdurup yüzüne baktım. Abi gibi bakıyordu. Gerçek bir abi. Ali abinin bakışları gibi değildi.

"Benimle ne yapacaksınız?"

"Şu an değil. Sadece sabahı bekleyeceğiz." dedi ve elini cebine attı. Kart oyunu çıkartırken meraklı bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Yirmili yaşlarının sonunda gibi görünüyordu. Üzerindeki takım elbiseyi pis işleri olan bir iş adam gibi taşıyordu. Güldüm. Neden güldüğümü anlamamıştı.

"Kart oynamayı biliyor musun?" dedi şüpheyle. Kaşlarımı çatıp kafamı iki yana salladım.

"Öğreteyim."

Yazarın bakış açısı

Saatler geçtikçe birbirlerine daha da alışan ikili eğlenceli vakit geçiriyordu.  

"Yendin beni." dedi Adem şaşkınlıkla. Nesil'in kıkırtısı ortalığı doldururken genç kız eliyle ağzını kapattı.

Yan sokaktaki karavanın içerisinde onları dinleyen Şahin Baskomiser genç kızın gülen hallerini görünce gülümsemeden edemedi.

Nazikti. Güzeldi. Gençti.

Hayal edemeyeceği kadar güzel ve gençti ve gençliğinin baharında açan çiçekleri burada soldurmuştu.

Yazıktı. Çok yazıktı.

"Başkomiserim artık genç hanıma planımızı anlatayım mı?" dedi Adem. Nesil'in gözleri sonuna kadar açıldı.

"Şahin başkomiser bizi mi dinliyo?" dedi utançtan kızarırken. Hiç olmadığı kadar laubali davranmıştı bu gece boyunca.

"Başla Adem."

Ebruli | Komiser +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin