0.4

4.2K 87 5
                                    

Karakolda oturuyordum. Kalabalık geçen hayatımdan sonra tek başıma oluşumun oluşturduğu sessizlik çok hoşuma gitmişti. Üzerimi değiştirmem için bir çift eşofman takımı vermişlerdi. Üzerime biraz bol gelse de o elbiseden çok daha iyiydi. Etrafı inceliyordum. Baskın yüzünden aşırı kalabalık olan karakolda tamamiyle yalnızdım. Bir polis saatler önce ifademi almış ve burada beklemem konusunda beni tembihleyip gitmişti. Bu sanırım gece on iki sularında yaşanmıştı. Saat sabaha karşı beşe geliyordu ve ben hareket etmeden oturuyordum. Arada bir salladığım bacağımı diğeriyle değiştiriyordum o kadar.

"Ee... Şey. Merhaba?"

Kafamı kaldırdım. Önümde benim yaşlarımda ama benim görünüşüme göre daha olgun bir kız duruyordu.

"Sana göz kulak olmaya geldim. Yanına oturabilir miyim?"

Cevap vermeden kafamı salladım. Birkaç dakika sessizce oturmaya dayanabilmişti sadece. Ardından hızlıca bana doğru döndü.

"Makyajını çıkartmamı ister misin?"

İlk defa yüzüne baktım. Hevesle kafamı salladım ve eli saniyesinde çantasına gitti. Pamuk ve makyaj temizleme solüsyonu çıkartıp pamuğa döktü. Nazik hareketlerle yüzümü ovalarken sıkı sıkı gözlerimi yummuştum.

Kimse bana bu kadar nazik davranmamıştı.

Makyajı tamamen sildikten sonra çantasından minik bir krem kutusu çıkarttı. Tırnağının tersiyle aldı ve yüzüme sürdü. Parmaklarıyla nazikçe yüzüme yayarken gözümden süzülen bir damla yaşa hakim olamadım. Parmağının tersiyle sildi ve geri çekildi. Yüzünde aradığım o tiksinti yoktu. Ya da acıma... Tamamen kalbiyle bana bakan kızı görüyordum. Gülümsedim. Hem de öyle bir gülümsedim ki içimi görmesini, isteyerek burada olmadığımı, iyi bir insan olduğumu görmesini istedim.

"Elif ben." dedi gülümserken. Elini uzatmıştı. Eline uzaylı varmış gibi bakmaktan vazgeçip tuttum.

"Nesil."

Nesildim ben. Yıllarca kendi ismini unutacak kadar Ebruli olarak yaşamıştım. En son 15 yaşımdayken anannemin Nesil'i, dedemin Ebruli'siydim. Dedemin hatırasını taşımak için bana Ebruli demelerine izin verirdim. Kim olduğumu unutmamak için Ebruli takma ismini kullanmıştım.

Dedem... Kim bilir neredelerdi? Babam beni zorla bu iğrenç yere götürdüğünde kalbi dayanamamış kalp krizi geçirmişti diye duymuştum. Hayata geri dönmüş muydu? Anannemi benim bıraktığım gibi yalnız bırakmış mıydı bilmiyordum. En çok da beni bu belirsizlik korkutuyordu. Ne olacaktı? Bundan sonra neler yaşayacaktım? Belki anannemin yanında yaşardım. Tabii hâlâ hayattaysa...

Yaşayan tek akrabalarımı da kaybetmiş oluşumun yükü şimdi omuzlarıma binmişti. O evdeyken çıkamayacağıma o kadar inanmıştım ki ölümlerinin yasını tutmaktan başka bir şey yapmamıştım. Ancak şimdi, yalnızlık tokat gibi suratıma çarparken ne yapacağımı bilmiyordum. Belki mezarlarının olduğu semte yerleşirdim.

"Demek tanıştınız."

İkimiz da aynı anda kafamızı kaldırdık. Yorgun gözlerle yüzüme bakan Şahin başkomiseri görünce utançla başımı önüme eğdim.

"Tanıştık. Tanıştık abiciğim. Keşke kendisinin ultra utangaç olduğunu da söyleseydin."

Genç kız yüzüme bakıp gülerken daha da utandım. Demek abisiydi. Şahin bey bana goz kulak olması için kız kardeşini mi göndermişti yoksa tamamen bir rastlantı miydi?

"Hadi kalkın. Acıkmışsınızdır."

Kafamı kaldırma sebebim şaşkınlığımdı. Beni de mi götürecekti?

"Hadi hadi kalk Nesil. Burada işimiz bitti."

Kalkıp ilerlemeye başlayan Elif'e yetişmek için aniden ayağa kalktım. Üzerimdeki battaniyeyi katladım ve oturduğum sandalyeye bıraktım. Beni bekleyen Şahin beyin peşine takılarak ilerlemeye başladım. Arada bir geliyor muyum diye göz ucuyla beni kontrol ediyordu.

"Yanıma gel Nesil."

İkiletmeden hızlandım ve hizasında yürümeye devam ettim. Arabasının yanına geldiğimizde Elif'in çoktan arkaya oturduğunu ve heyecanlı bakışlarla bir bana bir de abisine baktığını gördüm. Şahin bey hafifçe gülümsedi ve sürücü koltuğuna geçti. Nereye geçeceğimi düşünürken Elif kaşlarıyla ön koltuğu gösterdi. Gülüşümü tutamadım ve öne oturdum. Ellerimi önümde birleştirdim ve sadece yola baktım.

"Nesil! Kız ver bakayım ellerine bakiyim." Elif heyecanla bağırınca yerimden sıçradım. Şahin bey dikiz aynasından kardeşine sertçe bakınca Elif özür dileyen bakışlarla gözlerime baktı. Sorun değil dercesine gözlerimi kırptım. Koltukta yatay bir şekilde oturdum ve elimi ona doğru uzattım.

"Çok güzeller. Ama sen daha güzelsin."

Bir hemcinsimden aldığım ilk tertemiz iltifat.

"Teşekkür ederim Elif. Biliyor musun sen daha güzelsin."

Utangaç bir şekilde gülümsedi ve kafasını önüne eğdi. Gülümseyerek önüme döndüm. Araba sahil kenarında durdu ve aşağı indik. Seyyar pilavcının oturaklarına oturduk.

Yüksek tepeden manzarayı seyretmeye koyuldum. Ben dokuz yılın sonunda ilk defa dışarı çıkmıştım. İlk defa denizi görüyordum. Hiçbir şey bıraktığım gibi değildi. Değişen sadece ben değildim İstanbul da değişmişti.

Ebruli | Komiser +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin