Pazartesi izinleri. !1. sezon finali!

4 1 0
                                    

O gunden sonra, daha da takılır oldular.
Beden hocası sürekli Jin'ni görmek istedi. Sınıf hocasıyla konuşup o yoğun programa spor dersleri talep etti, bu Jin'e sorulmamıştı.

Bunu öğrendiğinde cinnet geçirecekti. Hızlıca klüp odasına gitti, Min Jungwoo oradaydı.

"Hyung." Üstünü dus almak için çıkarmış halde onu karşıladı.
"Jin!~ bizim programa gelmişsin! Aşırı iyi oldu var ya!"
"Öğretmen nerde?"
"Bir... Sorun mu var?"
"Evet, var. Öğretmen nerde?" Gözlerindeki öfke ve bilmeden yaydığı o burun kanatan koku herkesi korkutmuştu. Min Jungwoo ondan 1 dakikada istedi ve T-shirt'ünu giyip onu dışarı çıkarttı.

"Jin bana anlat, ne oldu?"
"Ben... Seninle daha da yakınlaşmıştık ama o pislik... O pislik öğle aralarımı bile aldı. Hemde senin çalışmadığın saatler. Ben, hyung ben yoruldum..."
"Anladım... Ben buradayım... Tamam mı?" Başını tutup göğüsüne yasladı. Sakinleşmesi için kendi fermonalrını salgıladı.
"Hepsiyle konuşacağım. Eve gidelim, olur mu? Goz altların gene kararmış..."
"Derslerinden alı koyarım seni olmaz"
"Oy oy benimi dusunuyorsun?~ zaten uyuyorum, eve gidelim. benimde ihtiyaçim var."
"Peki Hyung."

Müdür yardımcısı ile ilk basta Jin konuştu.
"İyi günler hocam, eve gitmek icin izin kagidi ala bilir miyiz?"
"Ne duyorsun oğlum? Yoruldunuz diye eve gitmekmi var burada?!" Jin istemsizce ama direkt bir şekilde sırasını min Jungwoo'ya devretti
"Pişt kadın. Kulagini ben kesmeden dinle beni."
"Dogru konuş benle hadsiz!" kadın bir hışımla ayağı kalktı anında Min Jungwoo ellerini masaya vurdu
"OTUR OTURDUGUN YERDE!!" Kadını oturttu. "Ben yazdırtmadan once yaz şu kağıdı, bi dilekce yazarsam degil bu okul şubesine hic bir işe giremezsin."
"Sakin ol evladım... Y-yaziyorum..."

Kagidi eline aldı ve odadan çıktı "Jin hadi eve gidelim!~" gülümsemesi şupe uyandırıyordu, ama bunu fark etmeyen sadece Jin di... Kim bilir, belki ona alıştığı için gözleri kör olmuştu.

____________
/___________/

_________________
/_________________/

Eve girdiklerinde evde kimsenin olmadıklarını biliyorlardı, çünkü izin gunleri her pazartesiydi. Bay Min Bay Genji ile İspanya'da tatile gitmişlerdi.

"Sanırım evde sadece ikimiz varız... Ah~ bir şeyler yemek istiyordum oysaki!! Jin aç mısın?" Cevap gelmeyince arkasına baktı "Jin?" Başı eğiti, biraz titriyordu. "Jin... Ne oldu yine?"
"Ben... Bilmiyorum Hyung... Çok yorgunum..."
"Haklısın... Haklısın... Biliyorum herkes sana çok yukleniyor... Hedi gel içeri geçelim daha da iyi konuşuruz! Olur mu?" Jin sessizce onayladı. Sacları artık normal bir kesimde ensesindeydi... Min Jungwoo uzun saçlarını çok ozluyordu.

İçeride bir sure oturduktan ve Jin kendini sakinlestirdikten sonra konusmaya başladılar.
"O okula normalde zaten sınavla giriliyor, herkes orayı parayla kazandığı için ve sen sınavdan ful çeken ilk ogrenci olduğundan sanırım gözleri parladı."
"Ben yoruluyorum yorulmasina ama seni de ihmal ediyorum... Bu içten içe benim canımı sıkıyor. Sinirleniyorum ve hepsini yok etmek istiyorum..." Onları öldürmekten bahsettiğini biliyordu, bundan korkacak bir tip degildi. Sadece mutluydu... Ne kadar o yorgun olsada bu yorgun aklıyla onu düşündüğü için mutluydu.

"Jin, seni seviyorum." Bir sure ona baktı. Normalde tepkisi 'teşekkür ederim' 'bende seni sevmeye çalışacağım!' olurdu... Ama o sadece baktı. Hafif kızarmış yanaklarıyla sanki ilk defa duyuyormuş gibi baktı. "Seni her ne olursa olsun bekleyeceğim. Acele etme, kendini yorma! Tamam mı?"

Min Jungwoo'nun tek isteği aynı yangın merdivenlerinde o çocuğa hislerini söylemesi gibi onda söylemesini. Onun sevgisi biterse diye korktuğunu, sevmemekten korktugunu, onun disinda kimseyi sevmeyeceğine yemin ettiğini soylemesini istiyordu.

"Hyung..."
"Evet?"
"Senden o kadar çok... Kor...kuyorum ki. Ödüm patlayacak gibi oluyor."
"Bir şey mi yaptım?"
"Hayır. Ben yaptım, sana soğuk davrandım çünkü sıcak davranirsam bana olan sevginin bitmesinden korktum."
"Jin..."
"Eğer, bir gün bu sevgin biterse ve başka birini seversen... Lütfen söyle. Çünkü soylemesen ve ben bunu bir sekilde öğrenirsem... Canım daha fazla yanacak. O sıra istersen kore-" dudagina gelen sıcak dudaklar ile birlikte kocaman eller yanaklarını kaplamıştı. İlk başta şaşırdığı için karşı çıksa da teslim oldu. Ne devam etti, ne durdurdu.

Hafif esmer alın, pamuk kadar beyaz ve yumuşak o alına dayandı.
"Bütün her şeyden tiksiniyorum. Okuldakilerden, ailemden, babalarımdan, hayvanlardan. Ama sen... Sen buradaki tek nedenimsin..."
"Ne...den boyle... Diyorsun ki..."

Derin bir nefes aldı ve onu omuzlarından sarıp ymuşak kanapeye yattı.
"Senin ilk geldiğin gün. O gün o kadar kırılgan görünüyordun ki.seni korumayak için anlaşma yapar gibi elini sıktım. İçgüdüsel bir şey miydi bilmiyorum ama, ilk defa birnin dokunuşu tenimi yakmadı. Neden insanlar bana dokunduğu anda midem kalkıyor bilmiyorum. Tek bildiğim şey seni sevdiğim, ve bildiğim şeyde yanılmam..."

Kalp atışları hızlıydı.
"Ben senin beni sevmeni hiç bir zaman istemedim. Bencilim, hep kendimi düşünürüm, empati kuramam, insanlara karşı sertim. Sevilecek bir insan değilim, heleki senin gibi yetenekli biri tarafından."
"Yetenek... Yeteneğim ne ki... Bir şey yaptığım yok..."
"GÜLDÜRME BENİ!! HAHH... Ben beyzbol da iyi değildim. Sadece sopayı iyi kullanıyorum, babamdan kalan bir şey. Sana bakarsak, her dersten yeteneklisin. Matematiği gözün kapalı çözüyorsun. Ve sporda da cok iyisin! Vücudun ve yüzün de cok guzel. Heleki kokun kadar guzel bir şey yok! İnsanların parfüm diye sıktığı şey senin ter konudur bence."

"Abartma hyung..."
"Neyi?"
"Sende cok... İyisin..."
"Söylemekte bile zorlanıyorsun... Peh!" İç çekti
"Öyle degil.... Cidden cok iyisin. Fiziğin, gözlerin, ten rengin, sesin... Her şey sana tam oturmuş. Sana güvenmeyen biri yok, güvenilir birisin... Bu her insana yeter."
"Bana her insan degil, sana yetiyor muyum o önemli."
"...sadece sen yetiyorsun zaten..."

Bir sure sessizlik oldu.
Ve Min Jungwoo'nun aklından gecen ses sadece şuydu; sadece sen yetiyorsun zaten.
Bu her yerini kıpırdatıyordu. Bir sure sonra yuzu kızardı ve Jin'nin fark etmemesi için duğa etti.
"Hyung..."
"Aa-hh ehe..."
"Sertleştin..."
"AAAA YANLIŞ HİSSETMİŞSİNDİR!! AHAHA!!"
"Y-yok... Harbiden..."
"Ben... bi lavaboya gideyim! Bİ BAKAYIM PARKELER ISLAKMI! SU ÇEKİYOR SONUÇTA!!" yattığı yerden Jin'le beraber doğruldu ve onu koltuga oturtup banyoya koştu.

'yaoi'lerdeki gibi...' diye düşündü Jin. O öğle arasından sonra Yaoi okumaya başlamıştı.
"Dear door'un yeni bölümü geldimi acaba..." Onunda yüzü kızarmıştı, hepsi Min Jungwoo yüzündendi. O da aynı durumdaydı. O da kendi odasına çekildi. Chunta ne olduğunu anlamamıştı. Direktmen banyoya çekilmişti zaten.

İşi bittikten sonra ellerini yıkadı ve banyodan çıktı. Yatagina yattı, sanki bu olayda son kotaymış gibi hirden bayılmış gibi uyudu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝐴 𝐷𝑖𝑓𝑓𝚤𝑐𝑢𝑙𝑡 𝐿𝑜𝑣𝑒//𝑜𝑚𝑒𝑔𝑎𝑣𝑒𝑟𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin