İlk Karşılaşma, İlk bakış.

97 4 1
                                    

"İSTEMİYORUM!! DERHAL BIRAKIN BENİ EMREDİYORUM SİZE!!"
"Genç efendi sakin olun!"
"HAYIR!! O YAŞLI BUNAK NE HALT EDİYOR GENE!! DERHAL BIRAKIN BENİ!"
"Genç efendi lütfen..." Bu şekilde yaklasik her ulkede bir tane olan malikanelerine gittiler.

"BIRAKIN!"
"Peki efendi..."
"KİM JUNGWOO NE HALT EDİYORSUN!"
"HAA?! BANA MI PATLADI SUÇ?! O ADAMA SÖYLE O OMEGA KIZINI ALSINDA GİTSİN BURADAN İSTEMİYORUM DEDİM!"
"CİDDEN SEN VAR YA..."
"KAC DEFA DİYECEGİM İSTEMİYORUM DİYE!!"
"BANA BAK ŞEHİRDE SENİN YASİTİN OLAN KADİN OMEGA KALMADI. KALK KENDİNE BİR ÇEKİ DUZEN VER!!"
"HAH ERKEK OMEGALARDA OMEGA DEGİLMİ YANİ?!!! HATTA BEN KADİN OMEGALARLA İLGİLENMİYORUM!! BETALARLADA ALFALARLADA!!"
"..."

Eline geçen koz babayı memnun etmişti
"Sizden ozur diliyorum... Çok uzgunum..." Karşı taraftan özür dilerken Min Jungwoo da odasina çıktı

Bundan 3 gün sonra fakir ailelerin cocuklarina bakmak istemişti, madem zenginlere ilgi duymuyor, yoksul insanlara yardım etmek istemişti.
8-9 ev gezdi, fakat her aile tehlikeli ailelerdi. Bir kac tanesi diger cocuklarinida para karsiliginda satma peşindeydi

"Hah..."
Arabadan dışarı baktı
"Durdur arabayı."

Adam arabadan indi ve buyuk bir kutunun icindeki cocuga baktı
"Merha-"
"Bende para yok. Git buradan."
"Ailen-"
"Terk ettiler, sizi ilgilendirmez."
"Ben Min Eunso-"
"Soran olmadı."

En fazla 10 yaşındaydı bu çocuk. Güzel fakat yarali teni, uzun bukleli sari saclari ve altin sarisi gözleri vardı.
"Kaç yaşındasın peki?"
"..."
"Ne oldu"
"Hesaplıyorum..."
"Ah peki..." Cocuk cok gecmeden ona baktı
"Uç gun once 12 me girmişim sanırım."
"Ah..."
"Gidin artık."
"Adın ne?"
"..."
"Peki... O zaman sana jin diyelim, olur mu?"
"...isteyen olmadı."
"Jin, sana bir teklifim var."

Bunu söylemek için onunla neredeyse yakınlık kurmuştu Jin dayanamadi ve sordu

"Teklif Nedir?"
"Senin gibi guzel biri omega mı yoksa beta mı bilmiyorum, ama sana teklifim seni kurtarmam."
"Ne diyorsunuz?"
"Tabii bir şartım var. 14 yaşına girdiginde oglumla nişanlanacaksın, tamam mı? Şu anda bile gelip benimle yaşaya bilirsin, olur mu?"
"...benim de bir şartım var."
"Evet?"
"Kedime yuva..."
"Kedin nerde?"
Jin önce yeri gosterdi "kedi diyince bakıyor." Sonra gökyuzune baktı "dua edincede yardım ediyor."
Bay Min şaşırdı.

"3 hafta oncesine kadar kedi diyince gozlerini açıyordu."
"Üzgünüm,"
"Yoo, sorun degil." Kediyi kucagina aldı, kanlı ayakları yaralı kolları ve yüzü nasil zor bir hayat cektigini anlatiyordu.
"Arabaya gidelim Jin, orası sıcak."
Gece de bu ince çuvalı giyiyor oluşu adamı kızdırmıştı.

"Nereye gidiyoruz efendim?"
"Evine, ve bana efendim deme."
"Peki ne diyeyim?"
"Baba de." Son 4 senedir bu soze hasret kalmıştı
"Ama o zaman kardeşimle evleniyor olacagım..."
"Kayınbaba manasında"
"Anladım bay baba..."
"Pfft-!"
"İyimisiniz bay baba?"
"İyiyim..."
'TANRIM BU ÇOCUK NEDEN BU KADAR TATLI.'

"Geldik efendim."
"Jin, uyan..."
"Kedi..." Gozlerinden yaş suzulunce anladı, sadece hasta olan kedisi vardı hayatında. Min Jungwoo kapida babasini bekliyordu
"Bay baba.. gekdik mi?"
"Evet, hadi giy şunarı."
"Bunlar ayakkabi..."
"Evet! Benden sana hediye..."
"Ama ben bunu hak etmiyorum..."
"Ben aldım ama oglum secti, giymezsen olmaz, üzülür..."
"Pek..i.."

Arabadan inen bir prensesti sanki, ama Min Jungwoo'ya göre, o bir tanrı gibiydi. Çok guzeldi ve nayif gozukuyordu
"İşte bu Min Jungwoo... Tanışın hadi~" daha once hic bu akdar heycanlanmamıştı

Min Jungwoo baskın bir alfaboldugu için, bir omegaya gore buyuk ve yapılıydı.
"Ben Jin..." Minik elini uzattı
"Ben... Şey.. Min Jungwoo..." Elini sıkmaktan ziyade hafifce tuttu
"Biliyorum, esey kediyi tutmam gerek elimi geri ala bilir miyim..."
"Ah tabii, uzgunum."
"Sagol..." Çocuk Bay Min'ni bekledi.

Min Jungwoo ise babasina koştu
"YAŞLİ BUNAK" fısıldayarak bagirdi
"BEN PEDOFİL MİYİM?! NEDEN 8 YASİNDAKİ BİR COXUGU GETİRDİN?!"
"Kes sesini. O 12 yaşında, o yuzden sus."
"Ha? O mu? Ama o daha.. minicik..."
"Sen ayı kadarsın."
"ULAN."
"Bay baba... Kediyi nereye gomecegim?"
"Gel bakalım... Kiraz agacinin alti olur mu?"
"Olur..."

'Bay baba mı? Sesi çok guzeldi... Acaba muzisyen mi olacak? Hm...'

"İşte küçük efendi, mezar.."
"Mezar demeyin lütfen. Bu bir yuva, degil mi?"
"Ah, evet..." Min Jungwoo'dan sonra bu t bir melekti, kibar ve sakin. Onun tam aksine

Yavaşça yatırdi ve topragı kendi eliyle örttü, sonra yerdeki bir çiçegi aldi ve ustune koydu
"Sana dua edicem kedi, tamam mı? Seni seviyorum!"
Gülümsedi, bu kare korumanın gönlünü çalmıştı.
"Küçük efendi, hadi eve girin."
"Peki.. ama kedi.. ya yamur yagarsa? Efendim lütfen bir sey koyalım!!"
"Bu agac Genc efendi dogdugundandir sapa saglam, kediyi korur!"
"Ah... Peki..."

İceri gecince onu Min Jungwoo karsiladı.
"Selam... Hadi gel banyo yapman lazım. Sonra yaralarina merhem surelim." Elinden tutup sürükledi
"İstemiyorum ama.. ben banyo yapmayi sevmiyorum..."
"Yapmazsan yaralarin iltahap kapar! Hadi.." koca kadina baktı

"Bu abla çok güzel, ama korkuyorum..."
"Küçük efendi... Ah... Teşekkür ederim... Caninizi yakmam soz!"
"Hayir istemiyorum..."
"Lütfen, hadi."
"Hayır! İstemiyorum!!" İlk defa sesi böyle çıkmıştı kadin ona bakinca ondan tiksindigini dusundu ve gozleri doldu
"Ozur dilerim... Ben en iyisi... Kendim yikanayim..."
"Ah tabii tabii kucuk efendi! Genç efendi sizde disari cikin.."
"İstedigim zaman çıkarım ben! Ona yardım edecegim! Sen gide bilirsin."
"Peki genç efendi.."

"Buradan şurayı açıyorsun, ve bu da bunu açıyor. Anladın mı?"
"Hayır..."
"Hah... Şuraya otur bari saclarini yıkayayım."
"Ama!"
"Otur işte..."
Kafasını okşadı
"Kıyafetlerini cikar tamam mı? Bakmıyorum!"
"Peki..."

"Oturdum..."
"Peki o zaman, su ısınsın."

Banyodan sonra daha da parlıyordu,
"Oha aşırı güzelsin! Bir insan boyle parlaya bilirmi?!"
"Parlıyor muyum?"
"Evet! Bir güneş gibi..."
"Teşekkür ederim. Şey Min Jungwoo iki yıl sonra nisanlanacagim kisi sen misin?"
"Ah, evet... Benden nefret etme... Babam zorluyor..."
"Senden nefret etmiyorum."
"Ha?" Ona baktı
"İlerde iyi biriyle.. evlenecek olmak cok guzel olur..."

𝐴 𝐷𝑖𝑓𝑓𝚤𝑐𝑢𝑙𝑡 𝐿𝑜𝑣𝑒//𝑜𝑚𝑒𝑔𝑎𝑣𝑒𝑟𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin