''Büyülü Okçu 2: Ok ve Yay'' 1. FRAGMAN

53 12 1
                                    

Hayatım bir yıl içerisinde inanılmaz derecede değişti. Çok fazla macera yaşadım. Aksiyon hiçbir zaman eksik olmadı. Heyecanı iliklerime kadar hissettim. Ormanda kayboldum. Kurtların saldırısına uğradım. Gizemli bir okçu hayatımı kurtardı. Kendi cehennemim olan köyümde babam başta olmak üzere herkes tarafından dışlandım, abim Samuel tarafından şiddete maruz kaldım. Köyüm James isimli bir adamın ordusu tarafından saldırıya uğradı. Günlerce kız kardeşimle esir kampında mahsur kaldık. Kendimizi bir şekilde esir kampından kurtarsak da askerler peşimizi hiçbir zaman bırakmadı. Beni kurtlardan kurtaran okçu tarafından ikinci defa kurtarıldık. Okçu bizi benimsedi ve bizleri eğitti. Eğitimler sırasında okçunun büyülü yay isimli büyük bir silahın yerini gösteren haritayı koruduğunu öğrendim. Okçu o haritadaki şekillerin sadece o silahı kullanabilmeye layık olan kişiler tarafından anlamlı olduğundan bahsetti. Büyülü Okçu olduğumu öğrendiğim gün bizi askerler buldu. Okçu, bizi eğiten okçu bana büyülü yayın haritasını verip kaçabilmemiz için kendisini feda etti. Böylelikle büyük bir yolculuk başladı.

Denizlere açıldık. Oliver isimli bir kaptanın gemisinde bulunduk. Korsanlarla savaştık. James bizi yakalaması için insan dışındaki varlıklara başvurdu. Peşimize büyücü taktı. Fırtınaların kalbinde dans ettik. Başka büyücülerle karşılaştık. İnsanlarda bulamadığımı bir büyücü kızında buldum. Kalbimi, benliğimi, ruhumu onunla bütünleştirdim. Peşimizdekiler bizi orada da buldu ve şartlar bizi birbirimizden ayrıldı ancak kalplerimiz hiçbir zaman ayrılmadı. Oliver ve diğer gemici dostlarımızdan kalanlarla karşılaştık ancak bir gece haritayı gizlice alarak bize ihanet ettiler. Kız kardeşimle aram bu olaydan sonra bozuldu. Kavga ettik, birbirimize hoş olmayan sözler söyledik ancak birbirimize olan bağlılığımız öfkemizden daha kuvvetliydi. Haritaya ihtiyacımız yoktu çünkü o kadar uzun zamandır yollardaydık ki haritayı ezberlemiştim. Kız kardeşimle bir karar verdik ve bundan sonra birbirimize ettiğimiz gibi başkalarına da yardım etmeye başladık. Hırsızlarla mücadele ettik, eşkiyalarla mücadele ettik. Nekrofili bir ailenin tuzağına düştük. Yeri geldi suikastçıları atlattık, yeri geldi hilekarları aldattık. Önümüze çıkan bütün engelleri aşarak büyülü yayın bulunduğu lanetli vadiye girdik. Orada büyülü yayı koruyan iskeletten bir ordu ve arkamızda da bizi takip eden James'in ordusu bulunuyordu. En sonunda büyülü vadide gerçekleşen savaşı fırsat bilerek büyülü yayın bulunduğu mağaraya gittik ancak kız kardeşim bu esnada ağır bir şekilde yaralandı. Mağaraya girmeyi başarmış tek kişi ben değildim. Orada hain Oliver'de bulunuyordu. Orada kendisi beni tekrardan kandırıp büyülü yayı ele geçirdi ancak o yayı hak etmediği için acılı bir şekilde yanarak can verdi. Büyülü yayın içindeki enerji sayesinde kız kardeşimi iyileştirdim ve vadideki savaşı sona erdirdim. En sonunda binlerce masum insanın canına ve malına giren onlara hayatı zindan eden James'in canını aldım. Sonrasında ise ondan arta kalan her şeyi temizledim. Kendimi kanıtlamış olsam da içimde bir burukluk vardı. Hikayenin benim için kötü biteceğini düşünürken en sonunda karşımda Amara'yı kanlı canlı bir şekilde gördüm.  Ve onunla güzel bir geleceğin temellerini kurmaya başladık. Herkesten uzakta.

Şimdiye geldiğimizde her şeyin ardından bir sene geçti. Bütün krallık sınırlarında huzur hakim olmaya başladı ancak yaşanılan acılar asla unutulmadı. Benim köyümden hayatta kalanlarda tekrardan evlerine ve topraklarına kavuştular. Artık herkesin saygısını kazanmıştım ama oradaki kötü hatıralardan dolayı ustamın yaşam tarzı gibi köyden uzakta bir yerde Amara ile birlikte mağarada yaşamaya başladım. Amara'nın büyücü köyünde açığa çıkardığı güç sayesinde köyünde onu lider olarak seçtiler bu yüzden kendisi sık sık köyüne gidiyor. Bu bir yıllık süreçte kız kardeşim Lana ise farklı bir köyden Sebastian isimli bir gençle tanıştı ve evlendiler. Kendisi 8 aylık bir hamile. Babamdan ya da abim Samuel'den hiçbir şekilde ne canlı ne de ölü olduklarına dair bir haber alamadım. Eğer yaşıyorlarsa benim ismimi duymuş olmalıydılar çünkü Büyülü Okçu ismi ağızdan ağıza kısa bir sürede çok uzak diyarlara kadar yayıldı. 

Her şey istediğim gibi gidiyordu. Bütün herkes mutluydu. Ne bir savaş ne bir sorun çıkıyordu. Ta ki bir gün Amara'nın büyücü köyünde olduğu bir gün yalnız başıma ektiğim domateslerle ilgilenirken çalılıkların arasından kız kardeşim yüzü gözü kanlı bir şekilde çıktı.

''Lana?'' diyerek elimde ne varsa bırakarak Lana'nın yanına koştum. Lana zar zor şekilde yürüyordu. Onu tuttuğum an kendisini bana bırakarak yere düştü. Onu tuttum ve yere yavaşça oturttum. 

''Ne oluyor? Kim yaptı bunu sana.'' dedim. Lana çok zayıf düşmüştü. Konuşmakta güçlük çekiyordu. Gözlerinin içinde korkuyu görüyordum. Benim güçlü kız kardeşimi kim dehşete düşürmüştü. Lana ensemi tuttu ve güçlükle bir kelime mırıldandı.

''Geliyorlar.'' dedi.

''Kim?'' dedim. Çalılıklardan sesler gelmeye başladı. Birisi bize doğru yaklaşıyordu. Sese bakılırsa sadece bir kişi olduğunu söyleyebilirdim. Hemen yayımı elime alarak tetikte beklemeye başladım. Adımlar hızlanıyordu. Sonrasında çalılıkların arasından yüzü gözü gözükmeyen karanlık bir tonda ve koyu gri zırhla kaplanmış bir şovalye elinde büyük bir kılıçla koşarak çıktı. Ona doğru okumu fırlattım. Ok tam şovalyenin miğferinin içinden gözüne saplandı. Ancak şovalyeden ne kan çıktı ne ses, ne de şovalye durdu ve bana doğru koşmaya devam etti.

''Bu şey de neyin nesi?''



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Büyülü Okçu : İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin