10

1.1K 76 50
                                    

Elfida

"Saçlarının kokusu beni sarhoş ediyor
Aşk her kadına yakışır
Ama sende bir başka duruyor
Beni senden esirgeme begonyam

Geleceğin derdine düşme
Nasıl olsa geçecek yıllar
Korkularını hemen terk et
Bu dünya bize de kalmaz

Kaçmadan kurtar kendini
Hayatımız hep bir çelişki
Biz beraber güzeliz

Çiçeklerin tek bana açsın
Gülüşlerin hep benim olsun
Yemin ederim, seni çok severim begonyam

Çiçeklerin tek bana açsın
Gülüşlerin hep benim olsun
Yemin ederim, seni hep severim

Saçlarının kokusu beni sarhoş ediyor
Aşk her kadına yakışır
Ama sende bir başka duruyor
Seni benden esirgeme begonyam

Geleceğin derdine düşme
Nasıl olsa geçecek yıllar
Korkularını hemen terk et
Bu dünya bize de kalmaz

Kaçmadan kurtar kendini
Hayatımız hep bir çelişki
Biz beraber güzeliz

Çiçeklerin tek bana açsın
Gülüşlerin hep benim olsun
Yemin ederim, seni çok severim begonya

Çiçeklerin tek bana açsın
Gülüşlerin hep benim olsun
Yemin ederim, seni hep severim
Yemin ederim, seni hep severim
Yemin ederim, seni çok severim"

Kulağımın içi sürekli çalan bu şarkıyla doluyordu. Sanki bahçem varmış gibi çiçek almaya gelmiştim. İrem'lerin yokluğunda yalnızlığıma iyi gelir diye düşünüyordum.

"Merhaba, ben kaktüs alacaktım." Aldığım tüm çiçekleri kuruttuğum için tercihim tabii ki kaktüstü. Ama köşede kalan üç tane aynı çiçeği görünce fikrim değişmişti. "Şunların ismi ne?" Satıcı başımla işaret ettiğim yere baktı.

"Begonya. Kaktüs olarak elimizde şunlar va-" Bir çiçek beni asla büyüleyemezdi, ama bunlara fena kapılmıştım.

"Onları istiyorum, üçünüde..."

...

Yine aynı şarkıyla eve gidiyordum. Dolu ellerimle zar zor  apartman kapısını açmıştım. Ve karşımda pekte istemediğim birisini bulmuştum.

"Konuşabilir miyiz?" Konuşacak ne vardı ki.

"Hayır." Deyip merdivenlere yönelecektim ki önüme geçti ve gitmemi engelledi.

"Lütfen Elfi, biraz hatırım varsa..."

...

"Eee neyse açıklaman söylede gideyim. Daha fazla senin yanında kalmak istemiyorum." Anlatacağı hikayeyi kafasında toparlamaya çalışıyordu galiba.

"O fotoğraflar esk-"

"Ama Simge eskimedi dimi, davete gelmiştin ya onunla, geçen gün." Sabrı taşıyor gibiydi.

"Lütfen sözümü kesme, dinle!"

"Simge çok hasta." Üzülmemi mi bekliyordu? "Son evre, hatta peruk felan takıyor. Kaç günü, kaç saati kaldı bilmiyoruz. Doktor umudu kestiği için hastaneye de gidemiyor artık. Benden son bir şey istedi, eskiye dönmek. Kabul etmedim ama bunca yılın hatırı var Elfi." İyi bir tepki vermemi mi bekliyordu?

"Aferin Potter, bir sonraki kitapta Voldemort'u yeniyor muyuz?"

"Dalga geçme lütfen."

"Ne dalga geçmemesi Kerem ya! Şimdi seni anlamamı mı bekliyorsun?"

"Bu kadar kötü kalpli olamazsın."

"Ben mi kötü oldum şimdi? O zaman o fotoğrafları Cengiz'le bize Simge gönderdi! Sen buna karşı bir iyi niyet göstermemi mi bekliyorsun?" Suçlayacak bir şey bulamamışçasına bakıyordu. "Sana Simge'yle mutluluklar Kerem. Ben artık aranızda olmayacağım, rahat edebilirsiniz."

...

Uzun yazınca konu farklı yerlere gidebiliyor, kısa yazdım o yüzden. Bir şekilde devam ettirmeye çalışıyorum ama bilmiyorum.

Neyse oy vermeyi unutmayiiin optuuum😽

Alyeska, Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin