11

1.1K 74 48
                                    

Elfida

"Elfida yine nereye çıkıyorsun?" İrem'in evleneceksen gel izlediği koltuktan bana çemkirmesini dinliyordum.

"Hümeyra'yla buluşacağız, davetiye için. Ha bir de eve bakacağım, bir kaç ilan buldum."

"Erken gel eve!" Kafamı kapıdan salona doğru uzattığımda İrem dalga geçeceğimi anlamıştı.

"Çen büyüdünde ablana annelik mi taslıyorsun çen?" Kahkahalarının ardından arkasındaki yastığı bana doğru fırlatmıştı.

"Dalga geçme be! Geri yerine koy yastığımı." Karnı çok az çıkmasına rağmen dokuz ay hamilelik tavırlarına bürünüp drama queenlik yapıyordu canım kardeşim.

Elimle bir öpücük yollayıp kapıya yöneldim. Kendimi sokağa attığım gibi kulaklarımın içini buaralar favorim olan şarkı dolduruyordu.

"Bir ortak geçmişimiz var, bir de hep açık yaralar.
Kendine hatırlattığın: fazla parlamış anılar!
Karşıma her yerde çıkan 30 yaş üstü adamlar,
"Hep seni sevmiştim" diyen, bir şeyler bekler bakışlar!

Yerçekimine yenik üstün, başın,
Bir de hep güzel tınlamış adın, adın!
Cebinde bir tek numaran kalmış artık,
Herkes için bir tadımlık!

İstanbul seni hapsetmiş, e
Ski bir bandı kaydetmiş 100lerve
1000lerce insan aman Allah hep bu şarkıyı söylemiş
İstanbul seni kaybetmiş, ilaçlayıp berbat etmiş
Davul gibi gerilen derini aman Allah kim bilir kimler inletmiş?
Eğer "Sana ihtiyacım var" dersen; her an gelebilirim.
Kendinden bir vazgeçersen eğer; gerçekten sevebilirim.
Aşkımı gördüğün zaman, yenilmiş olman farketmez.
Kendini sevmezsen eğer; kimse gerçekten affetmez!

Yerçekimine yenik üstün, başın,
Bir de hep güzel tanımış adın, adın!
Cebinde bir tek numaran kalmış artık,
Herkes için bir tadımlık!

İstanbul seni hapsetmiş, eski bir bandı kaydetmiş
Yüzlerce binlerce insan aman Allah hep bu şarkıyı söylemiş
İstanbul seni kaybetmiş, ilaçlayıp berbat etmiş
Davul gibi gerilen derini aman Allah kim bilir kimler inletmiş?"

Her zamanki buluştuğumuz kafeye girdiğimde direkt Hümeyra'yı görmüştüm. Yine her zaman ki yerinde -köşe masa- da oturuyordu.

"Sonunda geldin kızım ya!" İnce paltomu çıkarıp sandalyenin beline astıktan sonra karşısına oturdum.

"Ne yapayım kızım ya, İrem kaprisleniyor. Geçen Talha mesajına iki dakika geç cevap verdi diye bir bizi boğmadığı kaldı."

"İki dakika çok uzun bir süre bence kank-" O da İrem'e hak vermişti.

"Hümeyra bence susmalısın, hamilelik psikolojisi demem şu menüyü kafana indiririm."

"Tamam be, neyse altı model geldi bugünde ben şu eskimiş sanatı çok beğendim."

"Evet ya bayağı iyiymiş, ama şu da olabilirmiş." Pembe kabıyla ve pembe kağıdıyla 'BEN AŞKO KUŞKOYUM!' diye bağıran davetiyeyi işaret ettiğimde Hümeyra yüzünü buruşturdu.

"Yok be."

"Neyse ben bir lavaboya gideyim, hemen geliyorum." Makyaj tazelemek için arkadaşımı bekletebilirdim, hiç sorun değildi.

İlk kapıdan geçince küçük bir ara vardı, oradan tuvalete geçecekken duyduğum şeyler beni oradan çıkmaya itti.

"Koskoca Kerem ama aşırı saf ya. Saçlarımın döküldüğüne bile hemen inandı saf." Bu Simge'ydi.

"Peki ölemediğin sürelerde ne yapacaksın, ömrünün sonuna kadar Kerem senin başında beklemeyecek ya."

"Bekleyecek, öyle bir bekleyecek ki..."

...

Yine kısa bir bölüm dahaaa...
Uzatmadım, konu farklı yerlere gidiyor uzatınca...

Oy vermeyi unutmayın...

Alyeska, Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin