6. Bölüm: umutsuzluk ile mutsuzluk

36 4 2
                                    

Arkamdan ses geldi ben vuruldum ama hiç acı hissetmiyordum ta ki arkamı dönene kadar. vurulan Denizdi tam karnından vurulmuştu elmas yere çöktü savaş da hemen onun yanına emre ise öylece bakıyordu deniz karnını tutmuş gözlerini de bana dikmişti

 elmas ağlamaya başladı "Abi beni bırakma lütfen seninle daha çok şey yapacağız sensiz olmaz ki hem beni o sevdiğin kızla tanıştıracaktın birlikte  onu istemeye gidecektik şimdi beni böyle bırakma ne olur" savaş denizin yarasına bakmaya çalıştı ama deniz elini kaldırmıyordu tek kelime bile etmiyordu 

Elmas ağlamaya devam ediyordu deniz ağzını açtı "Kızım bağırmasana kulağımın dibinde" dedi rahatlamıştım can arkadan konuşmaya başladı "Ya size hiç öğretilmedi mi düşmanınıza arkanızı dönmemeniz gerektiği" emre dayanamadı ve silahını cana doğrulttu canın adamları da hepimize silah doğrulttu "Emre bırak gel buraya da beni kaldırın" dedi deniz

 peri öne atıldı "Evimden defolup gitmenizi rica edeceğim" dedi can kapıya doğru yürüdü ve adamları da arkasından geldi tam kapıda durdu "Ha unutmadan janseti kan tutar" denize baktım bunu biliyordu ve bu yüzden de elini yarasından kaldırmıyordu ama elini yarasına bastırması kanın yere akmamasına çare olmadı ve yere bir damla kan düştü deniz bunu fark etti ama ben de fark etmiştim

"Buraya bakma afra sakın bakma" dedi deniz ama artık çok geçti kanı görmüştüm herkes denize odaklandı başım dönmeye başladı gözlerim karardı ve ayaklarımın altından yer kayıyormuşçasına yere düştüm.

                                                                                      YAZARDAN

Emre hemen afranın yanına koştu ve nabzına baktı. Nabzı atıyordu. Deniz bayılacakmış gibi konuşmaya başladı "Ben size dedim buraya bakmasın diye" dedi. Peri şaşkınlıkla olanları izliyordu elmas ayağa kalktı göz yaşlarını sildi bileğindeki tokayı çıkarıp saçını bağladı "Neyse burada böyle malca ağlamaya gerek yok emre sen afrayı kucağına al arabaya götür peri sende onlarla git bizde denizi getirelim" dedi. 

emre hemen afrayı kucağına aldı ve merdivenlerden inmeye başladı peri de elmastan anahtarı alıp koşarak merdivenlerden indi. Savaşta denizin bir kolundan tuttu elmasta diğer kolundan tuttu ve denizi ayağa kaldırdılar kimse konuşmuyordu yavaşça denizi merdivenlerden indirdiler 

"Abi biz bu arabaya bu kadar kişi köpek olsak bile sığamayız" dedi emre elmas ve savaş onları dinlemeden denizi arabaya soktular savaşta denizin yanına bindi deniz kendini uyanık tutmaya çalışıyordu elmas aşağı indi ve ne yapacağız der gibi emrenin yüzüne baktı 

"Ulan kolum koptu lan afra bu kadar ağır mıydı oysa dışardan üflesem uçacak gibi duruyor" peri ve elmas aynı anda elleriyle suratlarına vurdular "Benim de bir arabam var biz emreyle benim arabamla gideriz" elmas tamam dermişçesine kafasını aşağıya yukarıya salladı ve arabanın şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. 

emre ve peri de koşar adım perinin arabasına bindiler emre  şoför koltuğuna geçti ve hastaneye doğru yola çıktılar.

                                                                                       SAVAŞTAN 

Her insanın bir sevdiği vardır  kalbinde onun için her şeyi yapabileceği bir insan herkesin vardır. Benim olmasada kalbimde birilerinin olmadığını söyleyemem. hani şöyle bir söz vardır ya "Herkes öldürür sevdiğini" bu söz toptan yalan. eğer seviyorsan onu üzmekten bile korkacaksın Arabada hastaneye yetişmeye çalışıyorduk deniz  konuşmaya başladı "Sevdiğin insan için her şeyi yapar mısın savaş" dedi. neden böyle bir soru sormuştu ki  "Yaparım yapmasına da neden böyle bir şey sordun deniz" dedim 

imkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin