8. Bölüm:Elefteria

34 2 0
                                    

Mutluluk dediğin nedir ki şu küçücük dünyada. Sevilmek, sevmek, üzgün olmak, mutlu olmak, sinirli olmak hiç birine hakim olamaz bu dünya. Bir anda değişir bu dünya. Sev ya da sevme ama üzme. Duygularını karıştır ortaya ne çıkarsa senindir.

Deniz aşağıdaydı ve ben ona öylece bakıyordum. Kesin peri söyledi ona burada olduğumu. Ayrıca daha yeni ameliyattan çıktı nasıl gelir buraya.

"Merdiveni atsana aşağıya sana hiç misafirperverlik öğretmediler mi"
Maalesef bana öğretmediler beyefendi ama ameliyattan yeni çıktı o yüzden onu almam gerekiyordu
"Biraz akıllı olsaydın merdivenin aşağıdaki kolla indiğini anlardın gerizekalı"

Deniz salak salak yüzüme baktı sonra yandaki kolu gördü ve çekti. merdiven aşağı inince yüz ifadesi değişti sanırım bizim bu kadar güzel bir ağaç ev yapabileceğimizi düşünmedi, hemen yukarı tırmandı. "evinde bayaa güzelmiş keşke benim olsa " tabi ki de güzel ev olacaktı sonuçta benim emeğim vardı. "Maşallah de nazar değer maazallah meteor düşer üzerimize sonra ölürsün falan başıma kalırsın vallahi" deniz ağzı açık bir şekilde beni izliyordu "ne bakıyorsun öyle maymun gibi"

kendini hemen topladı yavaş yavaş hamaktan tarafa geçerken "gülüm sen bu aklını hayal gücünle git bir kitap falan yaz" gülüm mü demişti o bana nasıl bir kıro bu ya ama o kıroysa ben daha kıroyum

"Gülüm falan sen ne ayaksın gardaş"
Deniz hamağa atladı.Raziyenin üzerine atlamıştı. Raziye artık bir ölüydü sanırım. Hemen cenaze işlemlerine başlıyoruz. "gülüm de derim canım da derim istediğimi derim ama hamak gerçekten güzel rahatmış ne kadar buradayız" ben ona salak salak bakıyordum çünkü Raziyenin üzerine oturmuştu.

"KALK LAN ORDAN GERİZEKAAAAALIII!!!!!" Deniz ne olduğunu anlayamadan hamaktan fırladı " ne oluyor lan"

"Raziyeee" diyerek hemen hamağa koştum yüzü biraz yamulmuştu ama yinede çok tatlıydı hemen kucağıma aldım "neden Raziyenin üzerine oturuyorsunuz mal gerizeklı salak ayağı beli kırılasıca bok bey" deniz gülmeye başladı neye gülüyordu bu salak "Bak janset her şeyi anladım da Raziye ne lan ve sen çocuk musun böyle oyuncaklarla oynuyorsun"  bir anda yüzüm asıldı gözlerim doldu çünkü ben hiç çocuk olmamıştım ki.
Bana oyuncak alınmamıştı hiç her zaman okul ev işti şimdi ben hala çocuğum belki bilmiyorum.

Deniz surat ifademi görünce hemen yanıma geldi "ben öyle demek istemedim yani sen tatlısın" Raziyeyi yere bıraktım ve ormana bakan sandalyeye oturdum deniz de arkamdan geldi "öyle demek istedin deniz lafını geri almana gerek yok. böyle güzel sözler söylemene de gerek yok. Bak bu sana benden bir nasihat olsun. Kim olursa olsun söylediğin bir sözü asla geri alma" deniz başını salladı ve benim yanlız kalmak istediğim anladı ve oda hamağa uzandı.

"Ne zamana kadar buradayız" dedi deniz  o da mı benimle kalacaktı asla olmaz imkansız ve bu evde kalamaz o pansuman yapamam ben. olmaz "sen değil ben kalıcam bu evde sen haydi yollara" deniz ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. Tam yürürken vurulduğu yeri tuttu. Hemen yanına koştum hamağa yatırdım. Evet onun için endişeleniyorum çünkü garip bir şekilde ona bir şey olmasın istiyorum. hem de ona zarar veriyorum nasıl bir yaratığım lan ben.

"Şaka yaptım yaa sende benim için hemen endişelendin o kadar aptal değiliz" dedi deniz. "Çok ukalasın deniz senden nefret de etmiyorum ama seni sevmiyorum da" dedim ve bir tane tokat attım. Canını acıttım sanırım çünkü eliyle yüzünü tutmaya başladı. "Savaşla emre elinin ağır olduğunu söylemişti ama bu kadar da değil canım. İnsan öldürür bu tokat"

"Ama görüyorum ki sen ölmemişsin çok garip değil mi istersen bir daha  deniyelim ne dersin" deniz ağzında hayali bir fermuarı çekti ve çocuk gibi kollarını birbirine bağladı "bir de çiçek ol deseydim keşke" dedim ve kahkahalara boğuldum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

imkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin