5. Bölüm: Endişe

34 5 2
                                    

Endişelenir her insan. Eşi dostu belki de düşmanı için ama her insan endişelenir. Bunu anlarsınız aynı başkalarının birine aşık olduğunu anlamanız gibi. Endişe edin düşmanınız bile olsa o kişi. Endişe edin eğer endişe etmezseniz vicdan azabının içinde kaybolursunuz.

Çok güzel bir uykuydu  ta ki o telefon sesini duyana kadar

Gözlerimi yavaş yavaş açtım her yerim ağrıyordu çünkü bir bankta yattım. İyice uyandıktan sonra üstümdeki ceketi fark ettim siyah kot bir ceketti yani bu denizindi.

Telefonum tekrar çalmaya başladı. Telefonumu çantamın ön  cebinden çıkardım. Kimin aradığını görünce şaşırdım.

İşte şimdi anladım onun yanımda olmayışını. Telefonda "Ceketini aldığım adam" yazıyordu bu muhtemelen denizdi telefonu açtım. "Günaydın" dişlerini sıkarak konuşuyordu "Günaydın" dedim hiç beklemeden

"Kızım sen manyak mısın peşinde bir psikopat var ve sen benim aramalarıma cevap vermiyorsun yüz kere aradım ya yüz seni ne kadar merak ettiğimi biliyor musun sen" çok sinirliydi ve inanılmaz bir şekilde beni merak etmişti deniz akyürek beni merak etmişti.

"Ne yapıyım yani sende beni bırakmasaydın ayrıca beni merak etmeni isteyen yok" sinirliydim çünkü o kim ki bana manyak diyor ben gayet kendimi koruyabilecek güçteyim

"Neyse bu boş konuşmalarla uğraşamicam okula gel" boş mu benim konuşmalarıma boş dedi babası boştur be onun.

"Senden emir alıcak değilim ayrıca bugün benim dersim yok o yüzden gelmicem" dedim ve yüzüne kapattım telefonumu da kapattım.

O an fark ettim ki çok acıkmışım. Hemen çantamı ve denizin ceketini alıp yürümeye başladım. Aslında sabahları çok bir şey yemeyi sevmiyorum o yüzden gördüğüm ilk markete girdim ve limonata ve salamlı kaşarlî sandviç aldım. Parayı ödedikten sonra eve doğru yürümeye başladım.

Yolun yarısındayken eve dönemiyeceģim aklıma geldi çünkü ailem ikinci sefer benim arkamdan bıçaklamıştı. Yolun ortasında durdum.

Ben salak mıyım yoksa dünya bana bir oyun mu oynuyor. Eğer dünya bana bir oyun oynuyorsa ben pes etmek istiyorum.

Ayakta duramadım ve yere çöktüm yolun ortasında ağlıyordum ve arkamdan iki farklı ses duydum 

Ayakta duramadım ve yere çöktüm yolun ortasında ağlıyordum ve arkamdan iki farklı ses duydum 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 
"Janset" o adı duyunca daha çok ağlamaya  başladım. Ama sesin sahibini tanıyordum bu Savaş'tı "Afra" bu seste tanıdıktı Emrey'di.

Koşarak yanıma geldiler Savaş yer çöktü benim gibi "Afra iyi misin" gözüne baktım endişeliydi Emre de onun yanına diz ççöktü "ben iyiyim" dedim ve ayağa kalktım ama ayakta durmak gittikçe zorlaşıyordu

Emre hemen koluma girdi Savaş'ta diğe koluma yürüyorduk ama ben nereye gittiğimizi bilmiyordum ta ki o sokağa girene kadar okula gidiyorduk beni Denizin yanına götürüyorlardı.

Okulun önüne geldiğimizde deniz okulun içinden bana koşarak geldi "Lan oğlum bi kıza sahip çıkamıyorsunuz lan  janset iyi misin" artık hiç bir şey duymak istemiyordum ama imkansızdı bu aptal dünyaya hiç bir zaman kulak tıkanamazdı. Hiç bir şey demeden emreyle savaşın kolundan çıktım ve okulu ters tarafına yürümeye başladım

"Janset nereye bu kadâr kolay gidemezsin sana bir şey olabilir bizden ayrılamazsın" deniz konuşuyordu ben onu dinlemeden yürümeye devam ettim. "Janset" daha hızlı yürümeye başladım çünkü sevmediğim bir ortamda kalamam biri ben kolumdan tuttu arkamı döndüm denizdi.

"Sana diyorum beni duymuyor musun sağır filan mısın sen kızım" çok sinirlendim "YA SANANE BENİM GİTMEMDEN SANANE BANA BİR ŞEY OLMASINDAN SANANE YA ayrıca ben size bağlı değilim" sesim biraz fazla çıkmıştı ama o da bunu hak etmişti

"Sen bir elefteria'sın sana bir şey olursa ya da grubumuzdaki başka bir kişiye biz seni korumak zorundayız bunu o küçük beynine sok janset" dedi deniz "Bana bir daha janset deme" tam o sırada telefonum çaldı cebimden çıkardım bilinmeyen bir numara arıyordu. Hemen açtım

"Selam aşkım beni özledin mi ah niye soruyorum ki tabiki özlemişsindir" kaskatı kesildim deniz telefonu kulağımdan aldı ve hopörlörü açtı. "Şimdi beni iyi dinle sevgilim eğer 10 dakika sonra perinin evinde olmazsan periye görüşürüz de" periye benim yüzümden bir şey olmamalıydı o benim tek dostumdu perinin sesi duyuldu telefondan "Kanka sakın gelme ben çok önemli değilim sakın gelme" ve telefon kapandı. Hâlâ donmuş bir şekilde duruyordum.

"Emre savaş silahları alın gidiyoruz." Silahları mı vardı evet vardı nasıl fark etmemiştim denizin belinde bir silah vardı. Beni kolumdan tuttu ve yürümeye başladık. Önümüzde bir araba durdu elmastı bu "atlayın" dedi hepimiz arabaya bindik  

Benim yüzümden onlara da bir şey olabilirdi ben neden böyle sessiz duruyorum ben onlar için bir şey ifade ediyorum ama ne benim için de onlar bir şey ifade  ediyor mu yoksa bunun adı sadece vicdan mı 

evin önüne geldiğimizde sadece bir dakikam kalmıştı koşarak merdivenlerden çıkmaya başladım perinin evinin kapısının önüne gelince yedek anahtarımı çıkardım ve eve girdim ardımdan deniz savaş emre ve elmas girdi. onu gördüm öylece duruyordu elleri kolları bağlanmış birlikte boyadığımız sandalyede oturuyordu o bana masum masum bakan gözleri kıpkırmızı olmuştu hepsi benim yüzümdendi

"Ah sevgilim geldin demek sen yokken arkadaşınla çok güzel oyunlar oynadık sende oyunumuza katılmak ister misin benim minik tatlı çöreğim" burada bana bir oyun oynandığının farkındaydım ama elefteria grubu bu oyunda hangi rolü oynuyordu 

"Ben senin sevgilin falan değilim bunu o beynine sok ayrıca ne oyunundan bahsediyorsun beyinsiz beyefendi" deniz beni kolumdan tuttu ve yavaşça arkasına aldı. Savaş ve emrenin de elleri silahlarına doğru gitti. "Tatlım artık yanında üniversiteli gerizekalı insanlar mı taşıyorsun senin bu kadar düşeceğini hiç düşünmezdim" bir anda içimde bir cesaret duygusu oluştu denizin silahını aldım ve denizi hızlı bir şekilde itip silahı cana doğrulttum herkesin yüzünde bir şaşkınlık ifadesi vardı 

"Benimle böyle konuşmaya nerden cesaret buluyorsun bilmiyorum ama o cesaretini de alıp buradan defolup gitmezsen burası senin mezarın olur tatlım" ben böyle şeyleri nasıl korkusuzca söyledim bilmiyorum ama hala canın karşısında titremeden ya da korkmadan durabiliyorum. 

"afra soktu lafı" emre burada bile ciddi değildi ama ben dünyadaki en ciddi insan bile olabilirdim şuan ve emre sonrasında kız sesiyle  "çıkarabilecek olan var mı acaba" dedi can ve onun çalışanları dışında diğerlerinin ve benim ağzımda bir gülümseme oluştu 

"şu silahı senin ağzına sıkmadan önce sus karaktersiz mal" dedi can ama savaş kendini tutamadı ve o da silahını cana doğrulttu "Kiminle konuştuğuna dikkat et şerefsiz herif" dedi savaş elmas savaşın yanına geldi ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Savaş o anda silahını yerine geri koydu denize gelecek olursak o bir köşeye gitmiş bizi izliyordu ne salak saçma bir fikir neden bir insan böyle bir olaydayken kenara çekilip olanları izler ki 

"Ehhh çok sıkıldım bu oyundan artık bir son verelim" dedi can ve perinin ellerini ve ayaklarını çözmeye başladı ne yaptığını hiç birimiz anlayamadık peri iplerden kurtulur kurtulmaz bana doğru koştu ve birbirimize öyle bir özlemle sarıldık ki anlatılmaz bir şeydi 

Emre, savaş, elmas, peri ve ben arkamızı dönüp kapıya doğru yürüdük ki o anda dibimde bir silah patladı...

**********

biraz heyecan katmak istedim bu bölüme  ve acaba kim vuruldu 

kendime not

tarih: 19/03/2023 saat:20.27

bitti

imkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin