Bölüm 2 - Sessizlik.

10 4 2
                                    

Sabah uyandığımda bir süre her şeyin rüya olduğunu sandım ama öyle olmadığını anlamam uzun sürmedi, eve koca bir sessizlik hakimdi.

Zorlanarak doğrulup etrafıma baktığımda dünün yorgunluğu hala üzerimdeydi, gerçi hemen geçmesini de beklemiyordum.

Telefonumu saate bakmak için elime alıp baktığımda bir sürü cevapsız çağrı ve onlarca mesaj beni karşıladı. Şu an hiçbiri ile uğraşacak kadar iyi değildim.

Yavaşça yataktan kalkıp odanın içinde bulunan banyoya giderek işlerimi hallettim ardından çıktım.

Yorgundum ama fiziksel olarak değil, neler yapmam gerektiğini bilmiyordum. Her şey koca bir belirsizlikten ibaretti. Hareket ediyordum belki ama o kadardı, sanki bir robotu hareket ettirir gibiydim.

Derin nefes alıp odadan çıkmam ile Leyla abla'nın endişeli gözler ile bana bakması bir olmuştu.

Kelimeleri bir araya getirememiş olacak ki birkaç kere ağzını açıp kapattı.

"Annen, babanın öldüğünü inkar ediyor. Olmamış gibi davranıp kahvaltı hazırlıyor aşağıda, ne dediysem dinletemedim. Seni uyandırmaya geliyordum bende."

Babanın öldüğünü inkar ediyor.

Bu cümle kafamın içinde bir süre tekrar edip durdu.

"Tamam, ben ilgilenirim Leyla abla."

Başını salladığında adımlarımı merdivenlere yöneltip aşağıya indim, mutfaktan gelen sesler ile mutfağa girdiğimde Leyla ablanın haklı olduğunu gördüm.

Annem dün hiçbir şey yaşanmamış gibi önlüğünü giymiş şarkı mırıldanarak kahvaltı hazırlıyordu.

"Anne?"

Bir eline tavayı alıp gülerek bana doğru döndü.

"Uyanmışsın, senin gelmenin şerefine en sevdiğin krepten yaptım ve sırf sen geldin diye babanın da yemesine izin vereceğim. Gece çok geç geldi, uyuyor hala. Her şey hazır olunca kaldıracağım onu."

Yutkunmama engel olamadım, hareket edemedim.

Ne diyecektim şimdi? Nasıl ona gerçekleri söyleyecektim?

Aklıma dün akşamki hali gelince gözlerimin dolmasına engel olamadım, oysa şimdi ne kadar mutlu gözüküyordu.

Bu mutluluğu nasıl bozacaktım?

"Anne, biraz konuşalım mı?"

Ona doğru yaklaşıp elindekileri alıp tezgaha bıraktıktan sonra ona baktım.

"Kahvaltıyı hazırlamam lazım, sonra konuşuruz. Hem ne hakkında konuşacağız?"

"Olanlar hakkında annecim."

"Ne olanları? Sakın bana aptal eski nişanlın ile tekrar barıştığını söyleme, baban çok kızar valla."

"Anne, yapma böyle. Lütfen. Kendini ve beni üzmekten başka bir işe yaramayacak bu yaptığın."

"Ben bir şey yapmıyorum, kahvaltı hazırlıyorum."

Bunun böyle olmayacağı belliydi, kolundan tutup mutfaktan çıkardım. Salona götürüp koltuğa oturmasını sağladıktan sonra önünde eğilip ellerini ellerimin arasına aldım.

"Güzel annem, ikimiz de gerçekleri biliyoruz. Senin de kabullenmen lazım, ne kadar çok inkar edersen durum o kadar kötü bir hal alacak. İkimize de yapma bunu."

Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş solarken mutlulukla parlayan gözlerinin yerini hüzün almaya başlamıştı.

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum, baban uyanacak ve sofra daha hazır değil."

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin