Başına Bela Olurum

202 27 92
                                    

Derste uyanık kalabilmek için elleriyle gözlerini açık tutuyordu Kyungsoo. Gece kitap okumaktan geç yatmıştı ve sağ gözü seğiriyordu. Birazdan yıl sonu ödevi ile ilgili konuşma yapılacaktı, bu konuşmayı uyuyarak geçirirse hem düzgün biriyle takım olma şansını kaybeder hem de öğretmenin gözünden düşerdi. İçtiği iki shot espresso bir işe yaramamıştı. Verdiği parayı düşünüp biraz daha uyanık kalabilirdi belki. Ders saatlerini kim bir buçuk saat yapmıştı ki?

Bu sırada iki ön sırasındaki Jongin ise aktif bir şekilde not alıyordu. Ders sırasında kimse onun ne yaptığının farkında olmuyordu lakin Kyungsoo biliyordu. Onun ne kadar çalıştığını, hırslı biri olduğunu ve hep en iyisi olmak için çabaladığını. Neden olduğunu asla anlamıyordu çünkü kendisi o şekilde gözükebilse gerisi için çabalamaya uğraşmazdı bile. Tüm dünya ayaklarının altında olurdu. En azından kendi hayal dünyasında bu şekildeydi.

Kendi gibi sefiller ise bir yerlere gelmek için gözlerini elleriyle açık tutuyorlardı. Yine de onun kadar iyi not alamıyorlardı. İç çekip vazgeçmiş bir şekilde ellerini yüzünden çekti. Kafasını tam da kolunun üzerine koymak üzereyken hocanın kalemi bıraktığını ve tahtaya iki kere vurduğunu duydu. Muhtemelen kendi gibi pes eden öğrencileri uyandırma alarmıydı. Sadece birkaç saniyeyle iradesini kaybetmiş olmasına üzülmüştü.

Onuru ayaklar altındaydı.

"Evet çocuklar biliyorsunuz ki bu sene verilecek tez ödevi son göreviniz olacak okuduğunuz bölümdeki. Gruplar halinde bir çalışma yapmanızı istiyorum ama tabi ki bu bir robotik çalışması olmadığından kalabalık olmanıza gerek yok. İki kişilik olmanız yeterli."

Sınıfta onunla eşleşebilecek tek bir kişi bile bulamazken nasıl grup olacağını merak ediyordu Kyungsoo. Arkadaşı olan yegane kişi Chanyeol'dü ve o da mimardı. Kendisine hiçbir şekilde yardımı olabileceğini sanmıyordu. Chanyeol'ün kendine hayrı yoktu. İç çekip söylenmek istiyordu ancak kime söylenecekti ki?

"Herkesin aklında birkaç kişi olduğunu biliyorum. Zaten dersten önce bir çoğunuz gruplarını bana iletti." Vay uyanıklar! "Geriye kalanları başarı sıralarına göre ben eşleştirdim. İtiraz etme hakkına sahip değilsiniz. Her grubun İngiliz Edebiyatı'ndan bir eseri seçmesini istiyorum. Özgün ya da farklı olmak için çaba harcamayın Hamlet üstüne konuşmayı bilirseniz gayet güzel bir seçenek. Tek istediğim eseri var olan özellikleriyle değerlendirip üstüne özgün bir yorum getirmeniz. Shakespeare'in eserleri yüz yıllardır kelimesi kelimesine aynı ama her yıl farklı bir versiyonu geliyor."

Büyük nutuğun ardından uzun bir liste asıldı dersliğin panosuna. Dışarı çıkıp bakmak için var olan kalabalığın arasına daldı Kyungsoo. Birkaç kişinin ona gözlerini kısıp baktığını ya da arkasından fısıldadığını fark etmişti lakin başına geleceklerden en ufak bir haberi dahi yoktu. En sonunda tüm öğrencileri yarmayı başardığında karşılaştığı manzara şaşırtıcı olmaktan çok öteydi.

-Kim Jongin&Do Kyungsoo-

Beklemediği bir kazık yemiş gibiydi. Öğretmenlerinin bu eşleşmeyi tam olarak neye göre yaptığını bilmiyordu ancak kesinlikle bir yanlış anlaşılma olmuş olmalıydı. Jongin'in de kendisi gibi itiraz edeceğine emindi. Panikle ayağını yere vurmaya başladı. Bu sırada yanındaki insanlar bir bir çekiliyordu. Ne olduğunu anlayamadan bir çene tam da omuzuna kondu. Sınıfta daha on dakika önce kestiği surat şimdi tam da dibindeydi.

"Demek partner olacağız. Bir an önce başlasak iyi olacak Kyungsoo. Sana adresimi atacağım, yarın benim evimde buluşalım."

Kısa boylu oğlan kafasını yana çevirmeye o kadar korkuyordu ki. Bir yandan da sağ tarafından gelen koku o kadar yoğun ve güçlüydü ki içine çektiği her nefes başını döndürüyordu. Henüz beraber çalışmaya başlamamışlardı bile ama Kyungsoo aklını kaybedecek gibiydi.

Dostlar ve DüşmanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin