Beni Anlama

175 23 96
                                    

Kyungsoo geçen gecenin etkisinden hala çıkamamıştı. Hayatın ona verdiği tüm saçmalıkların ardından bir de üstüne normalde tanıdığı herkesten, gündüz hayatından, sır gibi sakladığı işinin bilinmesi sabrının sonuydu. Jongin ile ondan sonra bir daha görüşmemiş hatta ödev yapmak için buluşmak istediğinde itinayla mesajlarını görmezden gelmişti. Kendi kısmını yerine getiriyor ve kontrol etmesi için ona atıyordu fakat birlikte herhangi bir şey yapmak istemiyordu.

Chanyeol bu durumu son derece komik bulmuştu. "Bu kadar çocukça davranacağını hayal dahi edemezdim. Sırf seni şarkı söylerken gördü diye mi?"

"Benden habersiz oraya geldi ama!" Mızmızlandığında arkadaşının göğsünden bir kahkaha kopmuştu. Kendisiyle bu şekilde dalga geçmesine dayanamasa da kısa olan da farkındaydı biraz çocuk gibi olduğunun. Sadece sonrasında Jongin hiçbir yorumda bulunmamış ve bu olay olmamış gibi davranmıştı ve Kyungsoo da içinde bir yerde performansını beğenmediğine dair olan özgüvensizliğini saklamaya çalışıyordu.

"Şu aptal tribi kes de beni arkadaşıyla tanıştır artık. Bak o da gelmişti o gece. Kesin düşmüştür bana var ya." Chanyeol aptal aptal sırıttığında Kyungsoo ağzına bir tokat attı. Acıyla bağıran uzun çocuk birkaç adım gerilerken elini ağzına koymuş hayretle arkadaşına bakıyordu.

"Tüm sorunun bu mu gerçekten?"

"Başka ne gibi bir sorunum olmalıydı?!"

Kyungsoo derin bir iç çekip atabildiği en kötü bakışları attı ona. Chanyeol korkmadığını söylese yalan olurdu. En başlarda ikisinin arasındaki sıradan ilişki uzun süre devam edecek bir arkadaşlığa dönüştüğünde, dinamiğin bu şekilde olacağını tahmin etmemişti. Kendi uzun boylu ve iri olduğundan Kyungsoo'yu her zaman koruyacağını düşünürken kısa olan cabbar olan olmuştu. Beraber limonatalarını ellerine alıp fakültenin kantininde oturmak için bir yer ararken gözüne çarpan çocuk için bu yüzden uyarmamıştı onu.

Kyungsoo her şeyle başa çıkabilirdi çünkü.

"Gelsene şuraya oturalım." Henüz görmediğini fark ederek birkaç adım ötedeki koltuklardan birine çöktü. Çaprazlarında Jongin ve Baekhyun oturuyordu arkadaşlarıyla birlikte ancak Kyungsoo'nun dikkati o kadar dağınıktı ki fark etmemişti bile.

"Sence artık ona yazmalı mıyım?"

"Ödevin selameti için evet. Sonuçta bir proje yapıyorsunuz, oturup konuşmanız lazım." Chanyeol vücudunun her bir noktasıyla Jongin'in olduğu tarafı işaret ediyordu ama Kyungsoo dalgınlığından dolayı asla dikkatini ona vermiyordu. Tek aklında olan esmer oğlan ile nasıl konuşacağı ve kendisine ilk diyeceği lafların ne olması gerektiğiydi. Chanyeol'ün zavallı çabası yanıtsız kalmıştı.

"Haklısın." Kyungsoo iç çekti. "Ona mesaj atıp buluşmak istediğimi söyleyeceğim. Daha fazla erteleyemem sonuçta."

Cebinden telefonunu çıkardı ve bir şeyler yazmaya başladı. Uzun olan da kafasını uzatmış ne yazdığına bakıyordu. Kyungsoo bir şeyler yazıp sürekli siliyor, bir merhaba yazmakta bile tereddüt ediyordu. Chanyeol tam karşılarında oturduklarını söyleyecekken ellerinde çiçekler olan bir kız karşı masaya uğradı. Uzun çocuk şaşkınlıkla bakakalırken sonunda Kyungsoo'nun dikkatini çekmişti.

Kantinde bu görüntülerle minik bir uğultu oluşurken iki arkadaşın da kalbi bir yerlerinde atıyordu. O çiçeklerin kime geldiğini anlayana kadar da sakinleşmeyecekti. Kız bir şeyler konuşuyordu fakat duymak pek mümkün değildi kantinin yoğun gürültüsünden dolayı. Sadece birine uzattığını anlayabilmişlerdi, yine de kızın arkası dönük olduğu için kime baktığını anlayamıyorlardı. En sonunda Jongin ellerini uzattığında Chanyeol rahatlarken Kyungsoo ne edeceğini şaşırmıştı.

Dostlar ve DüşmanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin