Jongin hayatında duyup duyabileceği en şok edici şeyi Baekhyun'dan duymuştu. Kendini bu bilgiye hiç hazırlamamıştı ve şimdi bununla birlikte ne yapacağını bilmiyordu. Gerçek dünyanın birbirinden farklı gerçekleri olduğunu biliyordu. Her biriyle yaşayabilmeliydi ancak bu bilgi herkes için çok fazlaydı.
Kendisine Kyungsoo'yu bir barda şarkı söylerken gördüğünü söylemişti. Aklında canlandırabileceği bir gerçek değildi pek bu. Herhangi bir yere sığmıyordu bu bilgi. Kyungsoo gözünde sakince ders çalışan ve ona ödevini yapmasında yardımcı olan bir çocuktu. Fena bir çocuk değildi tabi, kendince tatlılıkları vardı ancak içine kapanıktı ve dışarvurumdan hoşlanmıyordu.
En azından Jongin kendi zekasının yettiği taktirde böyle bir çıkarımda bulunmuştu. Halbuki düşünme yeteneğinin çok ötesinde bir durum olduğunu öğrenmişti. Çok popüler bir barda, yüzlerce seyirci karşısında performans sergilemiyordu ancak her hafta Cuma akşamları aynı yerde sahne alıyordu. Baekhyun gidelim dediğinde ise itiraz etmek istememişti. Evet, Kyungsoo'nun haberi olmadan onu adeta bir barda basmak pek hoş değildi lakin söylememeyi o tercih etmişti.
Jongin'den böyle bir şeyi saklamamalıydı.
Sonuçta artık bir samimiyetleri vardı, kendisini ağlarken bile görmüştü. O da bir şeyler paylaşıyor olmalıydı. Jongin ona ceza vermek adına giyebileceği en şık kıyafetleri giydi, acı kahve deri bir pantolon ve üstüne sade kısa kollu beyaz bir tişört ile kolej ceketi. Tam bir yere bakan yürek yakandı. Kyungsoo'yu kendisine söylemediği için pişman edecekti. Kafaya koymuştu bir kere. Sanki onu etkilemek istermiş gibi süslenmenin bununla ne alakası vardı bilmiyordu ama yapacaktı işte.
Baekhyun onu içeride bekliyordu, bu nedenle acele hareketlerle ulaşmaya çalıştı kapıya. Evden çıkarken kimseye duyurmamaya çalışıyordu çünkü aman eğlenmeye gittiğini duymasınlar, düşmezlerdi yakasından. Bununla uğraşabilecek durumda değildi. Yalnızca bir geceliğine kafasını dağıtıp biraz olsun Kyungsoo'ya takılarak eğlenmek istiyordu.
Otobüse atlayıp inmesi gereken durağı gözlerken kulaklarını şimdiden gürültüye hazırlamak istercesine tek bir şarkı bile dinlememişti. Sonra aşırı yüklemeden başının ağrıma ihtimali çok yüksekti. Gece dışarı çıkmayalı çok uzun zaman oluyordu. Herkes onu barlarda sabahlar sanırken inek bir çocuk evinde ders çalıştığını düşünmek gülmesine neden olmuştu. Yarattığı imajın arkasında bambaşka biri vardı.
Durakta indiğinde esen rüzgarla hafif titredi. İçerisinin sıcak olacağını umuyordu. Kapıda bekleyen sıraya girdi, çok şükür ki hızlı ilerliyordu. Normalde içeri damsız girmek yasaktı ancak adamlar Jongin'i gördüğünde direk izin vermişti. Yakışıklı ve alımlı bir adam oluşunun meyveleri yemekle bitmiyordu.
İçerisi tam tahmin ettiği gibiydi. Her bar aşağı yukarı birbirini andırıyordu. Hafif loş bir ışık, yüksek sesli müzik, içki ve sigara kokusu, birçok insan ve anlamsız bir gürültü. Baekhyun'u bulmak çok uzun sürmemişti. Saçlarını yeni sarıya boyattığından kafası diğerlerinin arasında adeta parlıyordu. Bir bar masasına oturmuştu. Taburede öne doğru eğiliyor ve birasını yudumluyordu. Sol taraftan bir tabure de kendi çekip onun yanına kondu.
"Ooo asoslistimiz gelebilmiş. Kaç saattir seni bekliyorum haberin var mı?"
"Sen arabayla geliyorsun ben otobüsle. Madem çok bekledin gelip alsaydın." Jongin omuz silkip onun sitemlerini umursamadı. Ciddi olmadığını da biliyordu zaten.
"Kimse çıktı mı?"
"Kyungsoo'yu mu soruyorsun?" Yüzünde az önceki bozulmuş ifadesinin yerine sırıtma belirmişti. "Henüz çıkmadı. Onlar yarım saate çıkacakmış."
"Onlar kim?" Jongin yeni bilgiyle doğruldu. Kyungsoo'nun tek başına şarkı söylediğini belki gitar da çaldığını düşünmüştü. Fakat özne bir anda çoğula dönünce kanı fokurdamaya başladı. Gerçi neden umurunda olduğunu da çözemiyordu ama.
Baekhyun göz devirdi. "Kim olacak Jongin, Kyungsoo ve grubu tabi ki. Umarım şu geçen gördüğüm uzun boylu çocuk da buradadır. Bir selam vereyim ben de." Arkadaşının gözleri fıldır fıldır etrafa bakınırken Jongin biraz gerilmeye başlamıştı. Yeni bir bilgi daha almaya henüz hazır değildi. Bir grupta olmanın tabi ki büyük bir anlamı yoktu fakat bu tarz grupların ne haltlar yediğini herkes bilirdi. Özellikle de üniversitede kurulmuş bir rock grubuysa.
Eğer başkasıyla bir şey yaşadığına dair en ufak fikri olsaydı ya da bir işaret görseydi tüm yaklaşımını değiştirirdi. Gerçi Kyungsoo da hiçbir şey belli etmemişti ancak barda sahne aldığını da belli etmemişti sonuçta. Midesi burkuldu Jongin'in. Aklına çok kısa sürede ona açtığı tüm sırları geldi ve kendini kötü hissetti. Düşünceleri içinde boğulurken Baekhyun'un bahsettiği yarım saat çoktan geçmişti. Sahne hafif aydınlatılırken esmer çocuk kendine bir bardak bira almıştı, içmeye acilen başlamalıydı.
İlk önce baterist çıktı sahneye, ekipmanlarını ayarlayıp diğerlerini çağırdı arkadan. Arkadaşının kıpırdanıp durmasından bu çocuğun az önce sözünü ettiği uzun boylu oğlan olduğunu anlamıştı. Kıvırcık kahverengi saçları gözünün önüne dökülüyordu biraz. Oturunca omuzlarının iriliği baterinin kenarlarına değişinden anlamıştı ne kadar büyük oluşunu. Belki de Kyungsoo bu tip erkeklerden hoşlanıyordu.
Sonrasında iki çocuk daha çıktı sahneye, biri sarışındı ve uzun boyluydu. İnce bir yapısı vardı ilk gelene göre. Daha keskin suratlı ve sert duruyordu. Kyungsoo'nun tipi olabilir mi diye düşündü Jongin ama onu hiç böyle biriyle hayal etmemişti. Gerçi Kyungsoo'yu kimle hayal etmişti ki?
Diğer çıkan oğlan ise kedi gözlü ve nispeten daha kısa biriydi. Sipsiyah kıvırcık saçları vardı, gözlerindeki mavi lensler en uzaktan bile belli oluyordu. İnce ama kaslı bir vücudu vardı. Üzerine siyah kolsuz bir atlet giymişti ve içlerinden en çok rock&roll havası veren oydu. Jongin biraz kıskanmıştı.
Kyungsoo çıktığında ise tüm düşünceleri uçtu gitti. Her gün gördüğü çocuk değildi bu. Gözünün önüne düşen saçlarını havaya dikmişti ve biraz kalem çekmişti gözlerinin içine. Dudaklarında parlak bir şey vardı, Jongin tadını merak etmişti. Lezzetli gözüküyordu.
Üstündekiler ise tam bir felaketti. Deri siyah bir pantolon giymişti, daracıktı ve bacaklarında katlanıyordu. Üstünde Bon Jovi'nin olduğu siyah bir tişört vardı. Boldu ve tam kapatması gereken yeri kapatıyordu çünkü orası bu pantolonla açık olsaydı Jongin'in tek odağı olabilirdi. Derin bir iç çekti. Etraftaki alkış seslerini duymuyordu. Tek odaklandığı Kyungsoo'nun mikrofona doğru ilerleyip tek eliyle avuçlarının arasına alışıydı. Ayakta mikrofon olduğundan boyunu ayarlayıp hafif öne doğru eğilmiş ve gelenleri selamlamıştı.
İlk şarkıya başlayacaklarken Jongin ile göz göze geldi. Yüzündeki şaşkınlık esmer olanın hayatı boyunca unutamayacağı bir ifadeydi. Onu nereden bulduğunu merak ediyor olmalıydı. Elindeki bira bardağını kaldırarak ona selam verdi. Kısa olan ise sadece başını eğerek karşılık vermişti. Sonrasında onun gözlerinin içine bakarak ilk şarkısına başladı.
"Mummy don't know daddy's getting hot
At the body shop, doing something unholy"-Azra
Bakın devam etsem mi diye çok düşündüm bölüme o yüzden kızacaklar varsa nolur kızmasın dkjfvkfdjvn hatta fikirler aldım tonla acaba ne yazabilirim sonrasında diye ama el birliğiyle bölümü burada bitirme ve tadında bırakma kararı aldık :D
Size AI coverı yapıcaktım maalesef yapamadım yaparsam bölüme ekleyip haber vericem size~ yapabilecek olan varsa yazsın!
Diğer bölüm tahmin edersiniz ki buradan devam etmicek ama bu Kyungsoo'yu sahnede bir daha görmeyeceğiz demek değil tabi ki ehehehe Soo'nun söylediği şarkıyı umarım biliyorsunuzdur yoksa hiçbir anlamı kalmadı yazmamın : (
Umarım beğenmişsinizdir *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dostlar ve Düşmanlar
Historia CortaJongin İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisidir. Tek isteği okulda başarılı olmaktadır. Do Kyungsoo da İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrensidir. Tek isteği sessiz sakin bir okul hayatıdır. İkisinin de istekleri yarım kalacaktır.