Unut Beni

175 25 105
                                    

*Karne hediyeniz geldi~*

Jongin çok öfkeliydi. Neden öfkeli olduğunu bildikçe daha da öfkeleniyordu.

Sürekli düşünüyor fakat bir yol bulamıyordu. Çözmesi gerekiyordu bu meseleyi ama nasıl yapacağını bilmiyordu. Baekhyun onun bu halini gördükçe gülüyor ancak Jongin ona cevap bile veremiyordu.

Final dönemi başladığından beri Kyungsoo ile sanki farklı bölümlerde okuyormuş gibi ayrılmışlardı. Kısa oğlan birçok seçmeli ders aldığından ve hepsi de esmer olandan farklı olduğundan ne yazık ki üç haftadır görüşemiyorlardı. Arada ödeve dair mesajlaşıyorlardı ancak bu yeterli olmuyordu. Bazen sınavlarda birbirlerine rastlasalar da çalışmaktan konuşma vakti bulamıyorlardı.

Stres içinde olduğundan durumun ehemmiyetini farkına varamamıştı Jongin. Şimdi ise öyle çok hasretle dolmuştu ki önüne gelene bağırıyor, hıncını her yerden ama en çok kendinden çıkarıyordu. Bir an önce Kyungsoo'yu görmeli, onunla konuşmalı ve onunla gülmeliydi. Final haftası denilen şeyin aya dönüşmesinden nefret ediyordu.

Neden onun bu kadar etkilediğini bilmiyordu, aralarında fiziksel bir durum olmamıştı ya da duygusal bir bağ kurduklarını düşünmemişti. Bilmediği şey ise birbirlerine attıkları her küçük adımın onlara epey bir yol yürüttüğüydü. Şimdi okulun bahçesinde sandalyenin kenarlarına ayaklarını vururken sinirden sürekli bir şeylere kızıyordu. İyi alacağını bildiği sınavların hocalarına bile sövüyordu.

"Jongin bir nefes alsan diyorum. Sürekli telaşlısın."

"Telaşlı değilim Baek." Sadece özlüyorum.

"Neyin var o zaman?" Arkadaşı o kadar bıkmıştı ki artık ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Jongin hiç durmadan ergenliğe giriyordu sanki. Kendisi için bir iyilik isteyeceği zaman bile araya giren onca şeyden sıra gelmiyordu. Kyungsoo hakkında konuşmaya cesaret bile edemiyordu çünkü Jongin o ismi ne zaman duysa küplere biniyordu. Zavallı Baekhyun'un hiçbir şeyden haberi yoktu. O sadece kendi ekmeğinin peşindeydi.

"Yalnızca..." Derin bir nefes aldı. "Sinirliyim."

"Orasını anladık!" Baekhyun telefonunu alıp biraz sosyal medyaya gezmeye karar verdi. Konuşulmayacaktı bu çocukla. Tam okuldan bir çocuğu stalklarken denk geldiği şeyle esmere döndü. Madem o kendisini zorluyordu, Baekhyun da karşılık verecekti. "Şu hikayedeki çocuk Kyungsoo değil mi?"

Biri Kyungsoo'nun grubunun gösterisinde gitmiş olmalıydı ki onun Bloody Marry söylediği bir videoyu paylaşmıştı. Sesinin çok yakıştığını inkar edemeyecekti lakin Jongin'in bunu umursayacağını sanmıyordu. Nitekim elinden hızlıca telefonu çekti ve ekranı neredeyse yüzüne yapıştırıp izledi videoyu. Gerçekten de Kyungsoo'ydu. Jongin onun özlemiyle deli gibi yanarken o şarkılar söylüyordu. Daha fazla sabredemeyecekti.

Madem barlara çıkacak kadar boş vakti vardı, beraber ödev yapsınlardı. Hızla telefonu Baekhyun'un eline tutuşturup koşturmaya başladı. Arkasından nereye gittiğini soran arkadaşına ise ödeve diye bağırarak karşılık vermişti. Onun pek umurunda değildi, sadece kudurtabildiğini gördüğü için mutluydu. Sessizce hikayeleri izlemeye devam etti. Şu Kyungsoo arkadaşını ona ayarlayabilse iyi çocuktu aslında.

***

Kyungsoo nasıl bu noktaya geldiklerini anlamamıştı. Kendini bir anda evine doğru Jongin ile yürürken bulmuştu. Esmer oğlan ona yaklaştığında yalnızca fikir alışverişi yapacağını sanırken projede çok geride kaldıklarını, haftalarca oyalandıklarını ve yetişmek için acele etmeleri gerektiğini söylemişti. Sonrasında bir yerde çalışmaları gerektiğine karar verip yarın olan son finallerini yani Fransızcayı boş verip Kyungsoo'nun evine gitme kararı almışlardı.

Dostlar ve DüşmanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin