Bu bölümü gece okumanız önerilmez. Güzel okumalar...
🌼🌼🌼
Ev çok güzel...
Fidan içeri girer , etrafta kullanılmış ama tekrar kullanılabilir eşyalar vardı. Ev terkedilmiş bir eve benziyordu çünkü her tarafta örümcek ağları ve toz vardı. Evin güneş görmesi aşırı iyiydi çünkü ev rutubet almazdı,kötü kokuya sebep olmazdı. Fidan orayı mümkün olduğu kadar güzel yaptı. Sildi ,süpürdü,çok güzel oldu. Ama onun kardeşini doyurması gerekti ama nasıl yapacaktı o daha çok küçüktü açlığa dayanamazdı kendisi olsa bir türlü dişini sıkardı oturdu ve Allah' a dua etti. Kardeşide açlıktan ağlamaya başladı O sıra da aklına birşey geldi. Hemen dışarı çıktı yakınlardaki bir evin kapısını çaldı kapıdan yaşlı bir kadın ve ya gelini ya kızı olacak bir kadın çıktı.Yaşlı Kadın: Buyur kızım kime bakmıştın?
Fidan:Eee şey benim kardeşimi doyurmam gerek ama onu doyurabileceğim hiçbir şeyim yok ne param ne eşyam rica etsem evinizde varsa biraz süt yoksada biraz ekmek verir misiniz yarın tarlanız varsa çalışırım evinizde temizliğe yardım ederim ne isterseniz yaparım ama o çok aç onu doyurmam gerek.
Yaşlı kadın yüzündeki tebessümü hiç bozmadan
Gel kızım içeri der. Fidan itiraz etmek ister ama kadınların tebessümü onu içeri sokar.
Fidan içeri girdiğinde huzur zenginliğini farkeder maddi olarak aynısı söylenmese de tam bir huzur yuvasıydı burası Fidan bir de bebek fark ermişti orda Figen'in yaşlarında birşeydi oda O kadar sevimliydi ki Fidan bakarken uzaklara dalıp gitmişti o anlık düşünmüştü "annem babam yaşıyor olsaydı Figen' demi böyle gülerdi ?" O düşüncesinden onu yaşlı kadın uyandırdıYaşlı Kadın: Kızım benim adım Fatma bu da kızım Ayşe ordaki de torunum Gülseren ,bak kızım benim bir oğlum vardı yeni evlenmişti çocuğunu görecekti ama kader bu ya askerden çağırdılar askere gittiğinde gelinim iki aylık gebeydi oğlum çocuğunun doğumunu göremedi çünkü çocuğunun doğduğu gün şehit haberi geldi doğumdan bir saat sonra olacak ki gelinimi de kaybettim doğum zaten zor geçmişti birde hissetti heralde garibim çok özlemişti oğlumu o da gitti onun yanına. Torununun adını oğlum koydu şehit olursam adını Gülseren koyun Tabutumun üstünede güller serin. Neden böyle birşey istedi hala aklım almıyor. O günden sonra kızım Ayşe ile birlikte torunuma baktık çok mutlu olduk tabi onların yokluğunu hissetsekte .kızım bak ben başımdan geçeni anlatım sende anlat bu arada Ayşe sofrayı kursun.
Fidan basından geçenleri anlatır
Ayşe' de bu arda sofrayı kurar.
Fatma:Hadi gel kızım otur da karnımı doyur. Ayşem sende Gülseren'i getir.
Fidan ,figen,Ayşe ,fatma,gülseren birlikte yemek yerler.
Fidan: Size ne kadar teşekkür etsem az Allah sizden razı olsun
Fatma: Hiç teşekküre gerek yok Allah bana verdi bende sizle paylaştım.
Fidan(Tebessüm ederek) Size birşey daha sorabilir miyim?
Fatma:Buyur kızım.
Fidan: Şurada az ilerde bir tane kulübe var. Çok eski gözüküyor orda yaşayan biri ya da oranın sahibi var mı?
Fatma: (Derinden nefes alarak) orada eskiden bir aile yaşardı çok güzel geçinirlerdi huzur mutluluk dolu bir aile. O ailenin iki çocuğu vardı bu çocuklar bir gün rüyalarında çok kötü şeyler görmüşler in cin aklımıza ne gelirse işin tuhafı bu iki çocukta aynı günde aynı rüyayı görürmüş bu rüyalar tam bir hafta devam etmiş denilene göre bu rüyalar haberciymis bereketsizligin huzursuzluğun saygısızlıgın habercisi. Bir hafta geçtikten sonra evin babası eve geç gelmiş ana beklemiş beklemiş gelen olmamış gece yarısına tam bir saat kala çocuklar uyanmış onlarda beklemişler babalarını ama gelen olmamış ana demiş ki "gelin çocuklar babanız bu kadar geç kalmazdı gidip bi haber verelim Mahmut amcanıza belki bulup getirir.Bunlar hırkalarını giymişler tam yola koyulacakları vakit tarlada birşey görmüşler ayda dolunay parıldıyor tam tarlanın tepesine ,ana durun çocuklar belki oradaki babanızdır diye oraya gitmişler oradaki insanın dibinde bir adam yatıyormuş yatan evin babasıymış kadin kocasının öldüğünü anlamış bu sinirle yerden aldığı bir odun parçasını arkası dönük adama vurmuş. Sabah köy ahalisi geldiklerinde ne görsünler ailenin hepsi yerde yatıyormuş ,ölmüşler. Bizim köy ahalisi uydurmuş bi yalan neymiş "in cin bunların mutluluğunu kıskanmış çocukların rüyalarına girmiş en sonunda dolunay gecesinde saat tam on iki de bunların canını alıvermis inler cinler orayı kendi meskenleri yuvaları yapmış " diye bir yalan uyurmuş şimdide oraya gidilirse inler cinler bunlara kızıp oraya gidenlerin canlarını alacakmış
Fidan: E ben orayı sildim süpürsün tertemiz yaptım bence orda hiçbir şey yok zaten olması da çok saçma.
Fatma: Evet kızım haklısın bende dedim yıllarca ama dinleyen olmadı sen ne dedin sildim süpürdümmü dedin?
Fidan : evet ben orada yaşamak istiyorum madem sahibi de yok
Fatma: iyi yapmışsın kızım aferin sana hiçbir kul oraya girmeye cesaret edememişti
Fidan: Biz bence artık kalkalım orda yapmam gereken şeyler var.
Fatma: Tamam kızım yine gel Ayşe sende sana dediğim şeyi getir.
(Ayşe içerden bir bohça getirir)
Fidan: Hiç gerek yok hatta ben bunu ikramınızı ödemem için ne yapmam gerek diye soracaktım
Fatma: Hiçbir şey kızım ben seni çok sevdim kul hakkı nedir çok iyi biliyorsun bizim size hakkımız helaldir lütfen bunu al size yetecek biraz yiyecek var içinde
Fidan: Allah sizden razı olsun lütfen sizde bana gelin önümüze pek bir şey koyamam ama gelin lütfen
Fatma : Tamam kızım geleceğiz.
Yıllar sonra...
Figen ve Fidan artık büyümüştü evleri çok güzeldi bu arda Fatma Ayşe ve Gülseren ile çok daha yakınlaştılar. Figen Gülseren ile büyümüştü. Çok yakın arkadaştılar okula gitmelerine iki ay kadar birşey kalmıştı bu arada Fidan baya bir birikim yapmıştı nede olsa kardeşi okula gidecekti...