>KORKU<
"İçimizde ki korkuları yenmenin tek yolu onların üstüne gitmekten geçer, korkularımızın üstüne gitmeden onları yenemeyiz. Bu yüzden korkumuzun sonunda ne olursa olsun onun üstüne gitmeli ve onunla yüzleşmeliyiz. Korkumuzun sonunda belki ölüm vardır belki yaşam bunu denemeden bilemeyiz."Kapının orada duran bu kızla biraz bakıştıktan sonra kız birden gülmeye başladı. Kız bir anda gülmeye başlayınca kızı deli sanmadım değil ama kız gülmeyi kesti ve ciddi bir yüz ifadesine büründü.
"Sen kimsin?"
Kısa ve net sorusu beni tedirgin etsede ona cevap vermem gerektiğini biliyordum.
"Ben.... Layana...." kızın karşısında resmen öylece kala kalmıştım. Ağzımı açıp tek kelime dahi edemiyordum.
"Yanii?" Çok güzel kızı daha da meraklandırmıştım.
"Şey benn ııı" kafamın içinde binlerce kelime dönüyordu fakat onları bir araya toplayıpta mantıklı bir cümle kuramıyordum.
"Ben kayboldum" deyiverdim bir anda. Kızda ben şok içindeydik ben kendi dediğime, kızda kaybolduğuma galiba. Kız beni bir süre inceledikten sonra tekrar gülmeye başladı.
"Ne oldu? Neden gülüyorsun?"
"Ya sen dediğinde ciddimisin? Yani gerçekten kayıp mı oldun?"
Ne yani bu kız benim yalan söylediğimi anlamış olabilir miydi? Aceba ne anladı da bana inanmadı.
"Sen şimdi benim kayıp olduğuma inanmıyor musun?" Dedim kendimden emin bir şekilde.
"Evet" kızın bu net cevabı beni oldukça tedirgin etmişti. Neyi hesaplamadım ben de bu kız bana inanmıyordu ki? Kız bir süre bana baktıktan sonra konuşmaya devam etti.
"Ee peki kaybolduysan eve nasıl girdin? Ya da bence sen evin içinde kayboldun. Sen abimin sevgililerinden birisin değil mi?" Diye sordu.
Demek ki bu çocuk sürekli sevgilileriyle geliyordu bu eve ve bunu herkes biliyordu. Üstelik eve gelen kızlar sürekli kayboluyordu belli ki.
Büyük bir cesaretle "Şeyy evet ben abinin sevgilisiyim, mutfağı arıyordum da kayboldum." Dedim
Kız tekrardan gülmeye başladığında sinir bozukluğundan bende gülmeye başladım. Kız gülmeyi kestiğinde konuşmaya başladı.
"Mutfak aşağıda abimin odasının karşısında, görmemen ilginç." Dedi ve gülmeye devam etti.
"Ben... teşekkür ederim. O zaman ben mutfağa gideyim."
"Tamam o zaman sen mutfağa git. Abimi de çok fazla bekletme, bekletilmeyi pek sevmez."
Alice'in neden böyle birşey dediğini anlamam o kadar da uzun sürmemişti. Neyse ki öyle birşey yoktu. Bu evde kendime kalabileceğim bir yer bulduğum zaman tüm sıkıntım çözülecekti.
Alice odasına girmişti ben ise hâlâ evin içinde dolaşıyordum. Bir süre evin içinde bir sağa, bir sola, bir aşağı, bir yukarı gitmekten karnım acıkmıştı. Bir şeyler yemek için aşağı mutfağa indim. Buz dolabın da yiyecek birşeyler ararken birisinin ayak seslerini duydum. Bu gelen de kimdi ki bu saatte. Yere çömeldim ve beklemeye başladım. Giren kişi başka bir kızdı. Bu evde ne kadar fazla kız vardı böyle! Bu kız ise yine sarışın Alice'in saçlarına göre daha uzun saçlıydı ve Alice'in dudaklarına göre daha ince dudaklara sahipti.
Kız bir bardak su içip gitmişti. Kız gittikten sonra tekrardan ayağa kalktım, dolaptan yiyecek birşeyler aldım ve hızlıca yedim.
Yemeğimi yerken alt katı gezmediğimi hep üst katı gezdiğimi fark ettim. Hemen alt katıda gezmek için mutfaktan çıktım ve gezmeye başladım. Yine bir kapını önüne geldim bu kapının üzerinde ise Roselie yazıyordu. Bu kapının Alice'in kapısından tek farkı daha sade olmasıydı. Oldu bana 4 kardeş, şuan toplam 4 kardeş olduklarını öğrenmiş bulunmaktayım. Tabii başka bi kardeş çıkmassa!
İki kızda birbirinden güzeldi, ama ben onlarda daha güzeldim. Evet onlar belki sarışın olabilirlerdi fakat ben daha güzeldim belime kadar uzanan açık kahve saçlarım, gözlerime taktığım bal rengine dönen lenslerim beni ikisinden daha güzel yapıyordu bence.
Neyse burada bu kadar oyalandığım yeter. Şimdi gideyim yarın tekrar gelirim. Umarım yarın geldiğimde yakalanmam.
3 Saat Sonra...
Aradan tam üç saat geçmişti ve ben hâlâ Vilson Ailesinin evlerinin önündeydim. Dışarıya çıkmayı bir şekilde başarmıştım fakat gitmeyi başaramamıştım. İçimdeki ses hâlâ aradığımı bulamadığım için burada olduğumu söylüyordu. Peki ben tam olarak ney arıyordum?
Sadece on dakika, evet sadece on dakika sonra kendimi tekrar o evin bahçesinde bulmuştum.
Yine o yatak odasının kapısı açıktı. Çıkarken kapıdan çıkmayı başarmıştım evet ama tekrar girerken kapıdan giremeyeceğime göre yatak odasından girmek zorundaydım.
Yatak odasının bahçeye açılan kapısından kafamı tekrar uzatıp baktığımda odanın sahibi yani Victor yatağında yatıyordu. Victor beklediğimden daha yakışıklıydı. Evet doğru duydunuz ben Victor'un yakışlı olacağını tahmin ediyordum ama bu kadarınıda beklemiyordum.
Saçları yukarıya doğru taranmıştı, sakalları çok yoktu, yüzündeki uyurken bile olan sert görünüm ürkmeme sebep olmuştu. Bi dakika onun kaşında yarık izimi var yoksa ben mi yanlış görüyorum. Alnındaki yarık izi onu daha sert gösterirken bi o kadar da karizmatik gösteriyordu.
Bahçe kapısından içeriye ilk adımı mı sessizce attım ve kapıya doğru yürümeye devam ettim. Kapıya son iki yada üç adım kala arkamda hissettiğim hareketlilik ile olduğum yerde kalakaldım.
Bölüm Sonuuu
Tekrardan merhabalar kitabımın 4. Bölümünün sonunda bulunmaktayız. Umarım kitabımı beğenmişsinizdir. Kitabımı okuyan herkese tekrar ve tekrar teşekkür ediyorum. Aklımda ki kitap hakkında olan senoryalar aşırı derecede benim hoşuma gitmiş durumda ve ben aklımdaki senoryalarıda mutlaka yazıcam umarım kitabım istediğiniz şekilde ilerler. Hepinizi seviyoree.. :))❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşi Seven Vampir
AcakBir vampir hikayesi olan bu hikayede diğer vampirlerden ayrılan gündüzleri yaşamına devam etmeye çalışan ama daha becerememiş olan bir kızın hikayesidir. Fakat bunları yapmaya çalışırken olacaklardan habersizdi. (romantizm sonralardan giricek.)