3

787 59 70
                                    

SA

"Ben kahve almaya gideceğim." taburesinden kalkıp ellerini bacaklarına sürttü ve kapıya yöneldi esmer çocuk.

"Utku-"

"İstemem kanka, sağ ol." Cihangir ona bakıp başını salladı, hafifçe sırıttı ve bana döndü bu sefer.

"Ege, sen ister misin?" derken az önceki ismimi söylememesiyle ilgili konuşmamızı unutmuş gibiydi.

"İstemem Cihangir." derken adını baskılamıştım. Yüz ifadesi değişip, yumuşayınca kaşlarımı çattım.

"Tamam Ege, ben şimdi dönerim." deyip kapıdan hızla çıktığında ayağa fırlayıp Utku'nun yakasını kavradım. Çemkirmek istiyordum ama çemkirecek bir şey de yoktu. Adam ihtiyacımız olan bateristi bulmuştu işte.

"Of!" yakasını o daha tepki veremeden hızla bıraktım ve tekrardan koltuğa oturdum.

"Gayet sevimli biri Ege, artık uzatma ya." Utku bir yandan gitarıyla çalacağımız şarkının bas solosunu çalmaya çalışırken aynı zamanda bana laf yetiştiriyordu.

Ona cevap vermek yerine kollarımı göğsümde birleştirdim ve gözlerimi devirdim. Sevimli diyordu o kokuluya!

Utku'ya öldürücü bakışlarımı sunduğum birkaç dakikanın ardından kapıdan içeri eğilerek Cihangir girdi. Derin bir nefesi alıp verdim.

"Geldim!" gülümseyerek cebinden bir şey çıkardı ve bana yaklaştı. Kaşlarım çatılırken elindeki çikolataya bakmaya başladım.

"Sana aldım Ege." dedi, gözleri kısıla kısıla gülümsüyordu. Kaşlarım mümkünmüş gibi daha fazla çatılırken ayağa kalktım ve ona omuzlarım dikelmiş, yumruklarım sıkılı bir şekilde bakmaya başladım. Çok uzundu şerefsiz. Ben de kısa sayılmazdım ama onun uzunluğu başka boyuttaydı.

"Senden böyle bir şey istedim mi?" derken derin derin nefesler alıyordum. Çocuk muydum ben de gelirken bana çikolata almıştı?

"Ben sadece..." ensesini kaşıyıp çikolatayı yanımızdaki masaya bıraktı. "Ateşkes ilan ederiz diye ummuştum..." sinirle güldüm.

"Ve çocuk eğler gibi 17 yaşındaki adama çikolata almak sana mantıklı geldi öyle mi?"

Bana üzgünce baktığını görünce sabır diler gibi başımı kaldırdım. Onu hayatımda istemiyordum, ne diye uğraşıyordu ki böyle?

"Hoşuna gidebilir diye düşündüm." dedi kısık bir sesle. Morali bayağı bozulmuştu.

"Gitmedi." dedim düz bir sesle. "İşaret verdiğimde gir şarkıya."

Başını yavaşça salladı. Dudakları hafiften büzülmüştü. Bagetlerini sıkıca tutarken bana kaçamak bakışlar atarak önce şarkıya girmemi, sonra da işaret vermemi beklemeye başladı. Ben tam işaret verecekken kapının büyük bir gürültüyle açılmasıyla içeri Cihangir'in çağırdığı çocuk girdi.

"Selam herkese." gülümseyerek bize doğru geldiğinde yutkundum. Hep bu çocukla konuşmak istemiştim. Okulun yaptığı neredeyse her etkinlikte görüyordum onu.

"S-selam, Ege ben." diye heyecanla konuştuğumda üstüme yapışan iki şaşkın bakışı hissetmiştim ama umursamadım. Bu çocukla arkadaş olmak istiyordum.

"Selam, ben de Arda." gülümseyerek uzattığım elimi sıktığında ben de hafifçe gülümsedim. Gerginliğim heyecana evrilmişti sanırım çünkü gerginliğe dair hiçbir parça kalmamıştı içimde.

"Ben bir hava alacağım." baterinin olduğu taraftan yükselen ses bile sinirimi bozmaya yetmemişti. Yeşil gözleri parıldayan yeni çocuğa koltuğun üstündeki gitarı uzattım.

DUSUNCELER İSTEKLER ONERİLER.

EGEYE COK KIZGINIM.

baterist (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin