7

652 46 50
                                    

SAAAAA

İYİ OKUMALAR YORUM BEKLİOM

"Ege." Cihangir'in kişiliğine tezat ama görüntüsüne tam uyan kalın sesini duyduğumda ona döndüm. Atölyeye ikimiz de erkenden gelmiş, diğerlerini bekliyorduk. Ben geldiğimde Ege ritim çalışıyordu.

Ona ne var der gibi başımı salladığımda ayağa kalkıp bana yaklaştı. Yine ne olmuştu acaba?

"Sana bir şey aldım." dişlerimi sıktım. "Daha doğrusu almadım, yerde buldum." elini cebine attı.

"Umarım seversin." cebinden ahşap, kaliteli bir pena çıkardığında yutkundum. Gerçekten de güzeldi. "Ve umarım barışırız. Lütfen kabul et." bana beklentiyle bakıyordu. Onu keyiflendirmek istemesem de gördüğüm en güzel penaydı bu yüzden kabul etmekten başka çarem yoktu.

"Eyvallah." dedim kısaca ve penayı elinden alıp incelemeye başladım. Göz ucumla yerinde hafifçe zıpladığını fark edince dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Neden en küçük hareketime bu kadar seviniyordu ki?

"Beğenmene sevindim Ege, barıştık mı?" ellerini arkasında birleştirmiş, bana doğru eğilmişti. Eğilmesine rağmen hala benden uzun olmasına sinir olarak başımı kaldırdım ve kıpkırmızı yüzüne baktım. Sanırım barıştığımızı söyleyene kadar peşimden ayrılmayacaktı.

"Barıştık, evet." gözlerini büyüttü.

"Gerçekten mi?"

"Fikrimi değiştirmemi istemiyorsan baterinin başına geç." başını hızlı hızlı salladı ve geçip taburesine oturdu. Başımı iki yana salladım. Çok garip biriydi.

"Diğerleri gelmeden şu ritmi oturtalım." bagetlerini alıp elinde çevirdi. Gülümsüyordu.

"Ben hallettim, şimdi çok güzel olacak." kıkırdadı ve uzanıp amfinin fişini taburesinin kenarındaki prize soktu. Elini uzun siyah saçlarından geçirip pembe tokasıyla saçlarını topladı hızlıca.

Bagetlerini birbirine üç kez çarptıktan sonra şarkıya direkt girdi. Gerçekten de düne göre çok iyi çalıyordu. Mikrofona yaklaşıp ben de gitarımla ve vokalimle ona eşlik ettim.

꒰⁠⑅⁠ᵕ⁠༚⁠ᵕ⁠꒱⁠˖⁠♡꒰⁠⑅⁠ᵕ⁠༚⁠ᵕ⁠꒱⁠˖⁠♡꒰⁠⑅⁠ᵕ⁠༚⁠ᵕ⁠꒱⁠˖⁠♡

"Ege."

"Efendim." prova bitmişti, Arda ve Utku yine otobüse yetişmek için erkenden çıkmıştı. Mustafa bugün de yoktu. Atölyede Cihangir ve ben kalmıştık.

"Motorumla geldim bugün. Seni bırakmamı ister misin?"

"Motorun mu var senin?"

"Evet!" başını hızlı hızlı sallayınca derin bir nefes alıp biraz düşündüm. Eve geç kalmak istemiyordum bugün.

"İyi, bırak." onu kendime musallat edeceğimi bile bile teklifini kabul ettim. En küçük yakınlığımda hevesleniyor, bana daha yakınlaşıyordu.

Gözlerindeki parıltılar cevabımla daha da artarken odanın köşesinde duran, daha önce ilgimi çekmeyen sarı renkli kaskı bana uzattı.

"Sarıyı çok seviyorum ben." gülümsedi. "Sen tak. Sana bir şey olmasın." bana neden bu kadar iyi davrandığını anlamıyordum. Ona hep çok ters davranıyordum.

"Bir şey olmaz bana. Sen tak."

"Hayır!" başını hızlı hızlı iki yana salladı. "Sen küçücüksün, seni korumam gerek."

"Saçma sapan konuşma, ben küçücük falan değilim." sinirlerimi bozmuştu yine. Ama dün ve ondan önceki günler hissettiğim öfkeyi hissetmiyordum ona. "Sen deve kadarsın."

"Tamam, ben deve kadarım. Bana bir şey olmaz. O yüzden sen tak kaskı olur mu?" bana ısrarla bakıyordu.

"Offff, iyi tamam." dişlerimin arasından konuşup kaskı aldım.

DUSUNCELER İSTEKLER ONERİLERRRR

baterist (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin