4

644 51 54
                                    

SAAAAA


"Arda..." derin bir nefes aldım ve ona yaklaştım. Gitarının askısını düzeltirken konuşmaya devam ettim. "Ritmi yanlış atıyorsun, bak şöyle yapman lazım."

Gerileyip kendi gitarımı tuttum ve sol dirseğimi gövdesine yaslayıp ritmi göstermek adına elimi aşağı yukarı sallamaya başladım.

"Anladın mı? Bu şekilde." ona bakarken hafifçe gülümsedim.

"Anladım..." dedi ve şarkıyı benim söylediğim gibi çalmaya başladı.

"Oldu, süper!" ellerimi çırpıp mikrofona yaklaştım, böylece Cihangir görüş açıma girmişti. Gözlerinin biraz kızarmış olduğunu fark ettim, geç yatmıştı herhalde.

Melodiyi her tele penamı teker teker çarparak çalmaya başlamamla şarkıya girdik. Ritim gitarist de geldiği için parça şimdi bir bütündü. Bunun verdiği keyifle daha güzel söylemeye başlamıştım şarkıyı.

Bu sefer cidden çok güzel çalmıştık. Herkes kendinden emin bir şekilde görevini yerine getirmişti. Sabahki gerginliğim yok olurken şarkı bittiğinde keyifle kıkırdadım.

"Bir parça çıkardık en azından." kendimi koltuğa attım, Utku da hemen yanıma uçmuştu.

"Bak," dedi ve burnumu sıktı. "Bateri olunca nasıl güzel oluyor." oflamamak için kendimi zor tuttum, Arda geldiğinden beri Cihangir'e ters davranmıyordum.

"Evet." dedim kısaca ve telefonumu çıkardım. "Başka ne çalsak?" 

Kısa bir sessizlik oldu. Arda muhtemelen grubun bir parçası olmadığı için sesini çıkarmamıştı, Utku düşünüyordu, Cihangir'in ise aklında bir şey varmış da söylemeye çekiniyormuş gibi bir hali vardı.

"Haberin Yok Ölüyorum olur mu?" diye sabahki heyecanlı ses tonundan çok uzak, kısık bir sesle. Bir süre düşündüm ve diğerlerine birer bakış atıp onların da onaylar mırıltılar çıkardığını görünce omuz silktim.

"Olur, güzel şarkı." 

--------------------------------------------------

Utku ve Arda otobüse yetişmek için yaklaşık beş dakika önce tüymüşlerdi. Kabloları, enstrümanları toplama işi de bana kalmıştı böylece. Cihangir de yanımdaydı ama karışmasını istemediğimi söylediğimden taburesinden kalkmamıştı.

"Ben biraz ritim çalışsam sorun eder misin?" diye sorduğunda omuz silktim. Onunla konuşmak istemiyordum.

"Sevindim çünkü evdeki baterimin anasını ağlattım." kendi kendine güldü, az önceki durgun halinden biraz sıyrılmış gibiydi. Söylediği şeyle kaşlarımı kaldırdım. 

"Ne yaptın da ağlattın?" diye sorup ona kısa bir bakış attığımda gözlerinin parıldadığını gördüm. 

"Ben bazen çok gaza geliyorum Ege." yine kendi kendine güldü, hatta gülüşü küçük bir kahkahaya evrildi. Bagetlerini baterinin üstüne koyup ellerini yüzüne koyarak bir süre daha güldü. "Patlattım bateriyi." 

Gülmemek için dudaklarımı dişledim. Bateriyi patlattım mı demişti o?

"Patlattın?"

"Güm diye." 

Gülmemi bu sefer tutamadım ve nefret ettiğim çocuğun söylediği şeye kocaman bir kahkaha patlattım. Sene sonunda üniversiteye gidecekti bu adam. Çocuksu halleri ona sinir olsam da şimdi yalnız olduğumuzdan mıdır bilmem komiğime gitmeye başlamıştı.

Gülüşümü izlediğini fark ederken kendimi durmak için zorladım ve ciddi halime geri döndüm yavaşça.

"Yani, şaka...Güm falan demedi." elini ensesine atıp boğazını temizledi. Başımı yavaşça salladım. Bu çocuğa böyle böyle alışacaktım sanırım.

DUSUNCELER!?!?!

baterist (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin