İlke 9

45 8 6
                                    

İlke 9: ilkelerine sadık kal.

Ayaklarının altında Londra manzarası barındıran kocaman bir binanın özel katında günler sonunda Gucci Ceo'su olarak işbaşı yapıyordu.

Aslında tek yaptığı bulutları izleyerek düşünmekti. François, Harry'nin Gucci'yi satın aldığı paranın yarısını ödeyerek paçayı sıyırmıştı lakin Harry kararlıydı. Peşini bırakmayacaktı.

Şirket bütçesinden kısarak bilgisayar uzmanı işe alıp şirketin geçmiş veri tabanına girmesini istemişti. Yaklaşık beş saatin ardından sarışın, gözlüklü, adı Neil veya onun gibi bir şey olan İrlandalı yanına gelerek istediği verileri bulduğunu açıkladı.

Parfümün talimatlarını el yazısıyla yazıp mı vermişti?

"Benden bu kadar dostum, üretimini sen yaparsın." Tam gideceği sırada kolundan tutup durdurdu. "El yazını okuyamıyorum."

"Zekilerin yazısını ancak ve ancak kendileri okur." Harry tip tip bakınca devam etti. "Ekranın sağ alt köşesinde görürsün."

"Kimseyle paylaşmayacağını nereden bileceğim?" Kolunu kurtaran Niel, "yemek ısmarlarsan bilirsin." dedi.

Harry cebinden çıkardığı özel kartını imzalayıp uzattı ve, "şirketin restoranına git. Bu kartı Dylan'a göster Neil -Dylan bu şirketteki sağ kolum olur."

"Niall" diye düzeltip yoluna devam etti sarışın.

Harry'nin yapacak son iki hamlesi kalmıştı. Parfümü üretmek için fabrikaya sunduktan dört gün sonra aldığında ise son bir.

François'in Londra'nın ücra köşesinde bulunan evine vardığında aklında gerçekten ne düşündüğünü bilmiyordu.

Gösterişli paketi açtığınızda üzerinde Mémoire d'une Odeur yazısını görüyordunuz. Talimatlarında cinsiyetsiz koku, yenilikçi ve yaratıcı yönetmen Alessandro Michele'in kendi coşkulu dünyasını yansıtıyor... gibi gibi laf kalabalığı ediliyordu.

Bir kokunun cinsiyeti olduğuna aklı başında kim inanırdı ki?

İlk o an aldı parfümün çiçeksi kokusunu. Güzel esansını kabul ediyordu lakin dünyada herkeste olabilecek bir koku gibiydi.

François'i tam da bahçesinde kızlarla gülüşürken bulmayı bekliyordu. Harry'yi görünce gülümsemesi kesilen adam ayaklanarak bahçe takımından uzaklaştı.

"Senin ne işin var burada?"

"Aynısını sana sormalıyım. Cezaevinde olman gerekmiyor muydu? Biliyorsun hırsızlık affedilebilir bir suç değil."

"Evime kadar gelme cesaretini nerenden buldun bilmiyorum ama hemen şimdi gitmezsen..."

"...her zamanki gibi aptalsın François. Yüz ifadeni kaçırmak istemediğim için pis evine kadar gelmekle zahmet ettim" dedi gözüyle pür dikkat onları izleyip kokteyllerini yudumlayan kadınlara iğrenerek bakarak. Sırf parası olduğu için bu adama katlanılamazdı.

Kendi tasarımı olan çantasından parfümü çıkarıp üzerine sıkarak adamın kırmızıya dönmesini keyifle izledi. "Sizin işleriniz vardır ben durmayayım. Bu arada kondom kullanmayı unutmayın. Bilirsin üretim gerçekleşmese bile hastalık bulaştırabilirsin." Eliyle kısacık bir el sallama işi yapıp güneş gözlüklerini gömleğinden gözlerine takarak arabasına yöneldi.

François kıpkırmızı olmuş yüzüyle evinden içeri girerken Harry çoktan yolunu tutmuştu.

Principle ProblemsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin