BÖLÜM 26(FİNAL)

169 11 15
                                    

İyi okumalar..

~3 yıl sonra~

-"hank! Oğlum gel buraya anneyi rahat bırak!"

-"bu küçük şey asla oyuna doymuyor karıcığım"

Yatakta yeni yeni uyanan sevgilimin üzerine havlayan hank yine sabah neşemiz olmuştu fakat şu an konumuz hank değildi. Size aradan geçen 3 yılda neler yaşadığımızı anlatacağım.

Öncelikle o akşam orada verdiğimiz karar hayatımızda verdiğimiz en iyi karar alabilirdi. O günden sonra bir hafta boyunca taşınma işlemleriyle uğraşmıştık. Yıllarımızı, ilklerimizi geçirdiğimiz o eski harabe evden çıkmış, onun yerine daha büyük ve kimsenin bizi bulamayacağı o sahil evine taşınmıştık. ilişkimizi orada açıktan yaşayabiliyorduk ve kimse engel olamıyordu. O soğuk ve bütün duvarlarında acının saklandığı küçük ev biz taşındıktan bir ay sonra nedenini bilmediğimiz bir sebepten dolayı kül olmuştu. O gün, o evde yanan tek şey duvarlar ve kapılar değildi. Ben o gün o evde kaybolan hayallerimi ve acımı da yakmıştım. böyle kurtulmuştum bu düşüncelerden.

Yandığını düşünerek..

Gelelim sevgilimin eski ailesine; onlar o gün bütün şirketleri bizden aldıktan sonra bize karışmamışlardı. Bay Richard'ın oğlu Alex, yine bir kıza musallat olmuş fakat günün sonunda kızın abileri tarafından canice öldürülmüştü. bay Richard ne kadar Adalet arayışı içine girse de tek yapabildiği katilleri içeri attırmak olmuştu. Hatta bir ara pişman olmuş rosé'den kıytırık bir özür dileyip şirketlerin başına geri geçmesini istemişti. rosé'de tabii ki de doğal olarak reddetmişti. O günden sonra da daha hiç görememiştik onları. gerek de yoktu zaten.

Ve jennie, onun şu anda 1 yaşında bir oğlu vardı. Kai ile hayatlarını birleştirmiş bana çok yakışıklı bir yeğen sunmuşlardı. Arada bazen hâla onu görmeye gidiyordum. O da geliyordu bize fakat kocasının bizim ilişkimizden haberi yoktu. Jennie'nin yerinde başka biri olsa şu an arkadaş bile kalamazdık ama o bırak gitmeyi sırrımı sırrı bellemişti.

Eskiden çalıştığım fabrikadaki arkadaşlarım olan jisoo ve lia kardeşler ise hala aynıydı. Bazen onlarla da vakit buldukça görüşüyordum. İkisi de evlenmişti ve mutlulardı. Hatta sevgili jisoo'm hamileydi. O güzel yüzüyle zengin bir koca bulmuştu kendine. İşte benim jisoo'm demeden edemiyordum. Sonuçta o benim en kıymetlilerimden biriydi. İkiside öyle. Mutlulukları mutluluğumdu.

Beni aldatan eski sevgilimi sorarsanız, inanın ona ne oldu hiçbir fikrim yok. ama umrunda da değil açıkçası.

Yerin'e gelirsek, o çalıştığım eski hastanede yerime geçmişti. Zaten fazlasıyla yetenekliydi ve boşluğumu hissettirmiyordu. Ben de şu an oturduğumuz yere yarım saat uzaklıkta bulunan bir hastanede çalışıyordum. Maaşımda bir değişim olmamıştı. Rosé'de oturduğu yerden onun yerine bakan kişiyle, telefondan bütün işlerini hallediyor, nadiren şirkete uğruyordu. Evde kaldığı zaman zarfında ise asla beceremediğim ev işlerini yapıyordu. Her sabah öpücüğü ile uyanıp, kokusu ile yatıyordum ve bu halimden çok memnundum.

Hafta içi işe gidiyor eve gelince akşam yemeği yiyip birlikte sahilde hank'la yürüyorduk. Hafta sonu da geleneklerimizden olan gezme işini yapıyorduk. Kimse el ele gezmemizi veya sarılmamızı umursamıyordu. Çünkü bizi kimse tanımıyordu ve bana kalırsa bu mükemmel birşeydi.
Bizim çocuğumuz yoktu. olamazdı da fakat onun yerine bir hank'ımız vardı. O bize yeterdi.

Yine her zaman olduğu gibi bu hafta sonu da erkenden kalkmış ve sürekli benden sonra kalkan sevgili mi hank yardımıyla uyandırmaya çalışmıştım ama o kadar derin uyuyordu ki hank bile sadece bir cümle konuşturabilmişti. O da: 'bu küçük şey asla oynuna doymuyor karıcığım' olmuştu. O kalkmadığı için iş bana düşmüştü. Onu zayıf noktasından vuracaktım. Bu yüzden yatağa doğru ilerlemiş, üzerime giydiğim pembe kısa şortla, üstü açılmış olan sevgilimin kısa eteğinin üstüne, yani kasıklarına oturmuştum. Oturduğum gibi kısık sesle inlemiş gözlerini aralamıştı. Her hafta sonu aynı şeyi yapıyordu işte.

KAFESLENMİŞ KALBİM (CHAELİSA +18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin