(Şarkı tavsiyesi;KÜL)
Hayat gerçekten çok garip ve asla küçümsenmeyecek kadar zaman tanıyor yaşamamız için.Belki çok şans tanıyor iyi ve güzel bir hayata, geleceğe sahip olman için fakat ödenmesi gereken bedeller de sunmaktan kaçınmıyor.Hayatımda karşıma ne kadar şans çıkarsa çıksın hepsini kaçırdım ve hatta bu şansları değerlendiremeyeceğimin farkında olduğumdan kovalayarak kaçmasını sağladım.Ben yıllardır süren bu muhteşem (!) hayatımı sonlandırmak istiyorum.
Kol saatim gece 11.50'yi gösteriyordu. Saatler önce gelmiş olduğum bu harabe benim hep en kötü zamanlarımda sığınağım olmuştu.Kırık dökük yer döşemelerinin çıkardığı sesler,olmayan kapının gıcırtısı,benim iliklerime kadar üşümemi sağlayan soğuk hava, kırık camlar...
Her şey bir işaret gibiydi.Aslında uzun zamandır nefes alamıyorum ve boğuluyormuşum gibi geliyordu.Derince bir iç çekip oturduğum yarı kırık döşemeden kalktım.Evet ölüm belki bir kaçıştı belki de sadece korkakların seçtiği bir yoldu ama ben artık kaçmak istemiyorum.Açlıktan ağlamak çok zoruma gidiyor artık.kolumdaki ikinci el âhı gitmiş vâhı kalmış dijital saat 11.58'i vurduğunda, boş odanın ortasında duran tabureye çıktım.Gözlerim uykusuzluk ve ağlamaktan şişmişti ve son günlerde bayağı bir kilo kaybı da yaşamıştım.
Ölmek istememin sebebiydi annem.
Eğer ben de ölürsem zavallı yatalak annemin bu hayatta ona bakacak hiçbir yakını kalmaz ve devlet onun tüm masraflarını karşılar.Ona kimse benim kadar iyi bakamaz biliyorum fakat artık ben de bakılmaya muhtaç bir hâle geliyordum yavaş yavaş.Of! Vazgeçmeden şu işi bir an önce halletmem gerek diye düşünüyordum.Sistemde çalışan bir köleydim,hasta annesinin bakımını üstlenen 17 yaşında zavallı bir kız,okuldan arta kalan zamanlarını ya spor salonunda ya da gece yarısına kadar çalışarak geçiren aptal bir ruh...
Saat tam 12.00'da çatlamış tavana astığım halatı boynuma geçirdim. -Allah'ım sen beni affet- Ayaklarımın altındaki sandalyeyi iterek devirdiğimde halka sıkılaştı ve boğazıma çok güçlü bir ağrı oturdu.
Saat 12'ydi tam 12 bu benim masalımın bitişi olacaktı, kül kedisi misali.Ellerimi acıdan dolayı halata geçirdim fark etmeden.Çok acıyordu canım, artık dayanacak gücüm de sabrım da kalmamıştı.Tanrı benimle gurur mu yoksa utanç mı duyuyordu bir fikrim yoktu.Umarım daha fazla canım yanmadan sona ererdi bu acı verici hayat.
Geçen birkaç dakika asırlar kadar uzarken hâlâ havada sallanıyordum.
Gözlerim çıkacakmışçasına yuvalarında oynuyor, hayatım ben bilimcimi kaybederken ağır ağır gözlerimin önünden geçiyordu. Pişmanlıklarım,kaybolan umutlarım,yitip giden çocukluğum...(Merhaba sevgili okuyucularım.Ben Hasret Yiğit,17 yaşında,lise 3'te dil bölümünde okuyan, kendi hâlinde bir kızım.Bu kitap 5.kurgum fakat ilk defa böyle bir mecrada sizlerin huzurunda bir kitap sunacağım inşallah. Tek dileğim beğenmeniz.Okuyacağınız için şimdiden teşekkürler.Umarım sayenizde eksikliklerimi tespit edip kendimi gereken konularda geliştirme şansını yakalarım ve lütfen bolca yorum yapın.Şimdilik hoşçakalın.oylayıp yorum yapmayı unutmayın...❤️)(Elimden geldiğince yazacağım.Yani bölümler haftada 1 değil de ne zaman müsait olursam o zaman gelecek)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın kanatları
General Fictionüst üste darbe yiyen Rüya kendini bir anda çıkılmaz bir kâbusun içinde bulur. Ağlamaya bile gücünün kalmayacağı zamanlarda yanında olmaya hazır olsanız iyi edersiniz. Çoğumuzun keşke benimde başıma gelseydi diyeceğimiz bu hayat hikayesini bizzat ya...