Aracın içinde arka koltuğa oturmuştum şüpheyle göz attığımda
biri yanımda ikisi önde 3 kişilerdi.
Yaşları 20 ya var ya da yoktu. Olay
mahallinden bayağı uzaklaştığımıza
kanaat getirince göz ucuyla onları izlerken elim kapı koluna gitti. Tam o an kapılar kilitlenince f**ka bastığımı
anladım. "Kimsiniz lan siz!" Bu sorunun ardından bana aptalmışım
gibi bakmaya başladılar.Sessizlikten rahatsız olup "Yoksa böbreklerimi mi satacaksınız? Bakın benim böbreklerim 10 kuruş etmez zaten 48 kiloyum.Hem benim böbreklerimde taş var eğer alırsanız
yemin ederim hakkımı helal etmiyorum haberiniz olsun-" sözlerim
boğazıma dizildi çünkü bu 3 aptal
sanki söylediklerim komikmiş gibi
gülmeye başladılar. Bunun üzerine
kendime daha fazla engel olamayıp
"Komik mi!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım.Serzenişimle susup,gülmemeye çalışırlarken hem dışarının hem de aracın içinin ne kadar karanlık olduğunu yeni yeni fark ediyordum.
Yüzlerini araba sokak lambasının altından geçerken ışığıyla zar zor
seçebiliyordum. Son bir umutla dönüp "Beni öldürmeyeceksiniz
değil mi?" diye sorunca direksiyondaki çocuk cık'ladı ve böylece şimdilik rahat bı nefes aldım
ama bir daha tehlike anında mantığımı kullanırsam iki olsun.Bulunduğum koltuğa iyice sinip
sessizce düşünmeye başladım. Ana caddeden bayağı bir ilerlemiştik. Eğer
bende Rüya isem o kadar filmi boşuna
izlememişimdir ve bunu göstermek
istiyorsam,bu kriz çok iyi bir fırsat
olabilirdi.Her şey hangi açıdan bakıldığına göre değişir. Büyük ihtimalle ormanlık bir alana doğru
gidiyorduk....Bir süre sonra patika, iniş çıkışlı bir yola girince'bingo' dedim kendi kendime.Kendimi kurtlar sofrasına düşmüş bir kuzu gibi hissediyordum. Uzaktan görüldüğü kadarıyla iki katlı,ormanın
içinde geniş bir binayı görür gibi oluyordum. O kadar tepkisiz kalmıştım ki arada benim orda olduğum kontrol ediliyordu. Araba
binanın önüne park edince fırsattan istifade ederek kapıya atıldım. Yanımdaki çocuk neye uğradığını şaşırdı ve anlık dalgınlıkla kazağımın
ucundan tutabildi.Bense diğerleri inmeden elinden kurtulup ormana doğru koşmaya başladım. Gecenin karanlığından
nasiplenen orman dışardan ürkütücü görünse de saklanıp kaçabilmem adına büyük önem taşıyordu. Arkamdan "Dur, kaçma!"veya "Seni küçük..."...gibi hitaplar duysam da dönüp bakmadan doğruca çalılıkların
bulunduğu bölgeye ilerliyordum. Biraz sonra küçük bir çukur görünce içine girip iyice toprağa sindim.El fenerlerini açmayacak kadar akıllı olsalar da basıp kırdıkları her dal parçası bana tam olarak yerlerini
bildiriyordu. Olduğum yerden çıkıp
yavaş ve temkinli adımlarla açıklığa
doğru yürüdüm.Araba gözüme çarpınca asfalt yola çıktım. Aramızda yaklaşık 15 metre vardı. Bir an önce koşarak bindim ve kapıyı kapatıp
anahtarı çevirdim.Hayır ya! Arabadan
ses çıkıyordu fakat çalışmıyordu,moturu soğumuştu.İlk çevirişimde çalışmasa da ikince denememde çalıştı.Ampulü icat etmiş gibi mutlu olup ağlarken gülmeye başladım. Ayağımı gaz pedalına yerleştirip kafamı kaldırdım ve bana silah doğrultan sarışın bir çocuk gördüm. Allah kahretsin! Ellerimi ve kafamı direksiyona vurup hırsla bağırdım.Direksiyondan uzaklaştığım
an yanımdaki kapı açıldı ve bi diğer çocuk silahının kabzasıyla enseme vurdu,gerisi baygın geçen dakikalar...(Lütfen yorum yapar mısınız?)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın kanatları
General Fictionüst üste darbe yiyen Rüya kendini bir anda çıkılmaz bir kâbusun içinde bulur. Ağlamaya bile gücünün kalmayacağı zamanlarda yanında olmaya hazır olsanız iyi edersiniz. Çoğumuzun keşke benimde başıma gelseydi diyeceğimiz bu hayat hikayesini bizzat ya...