Bölüm 5 》zaman《

20 3 31
                                    

(1.5 - 2 ay sonra)
Saat: 02.15 civarı
Burada ne zamandan beri olduğumu bilmiyorum. Zaman algım ölmüş durumda aynı şekilde vücudumda çökmüş, yıpranmış durumda. Vücudum sık sık titreme, bunalma, kendine zarar verme eylemleri gösteriyor. Kendime engel olamıyorum çünkü beynim, ellerim bir birine kodlanmış halde. Bazen dışarıdan tiz çığlıklar geliyor ve sanırım kimse yaratıklardan kurtulamıyor. Connell'de artık fazla dışarı çıkmıyor, mal getirmiyor, İhtiyacımız olursa çıkıyor. Alex'in güncel durumu aynı. Hâlâ soğuk, somurtkan ve vurdumduymaz. Bazen canı sıkılırsa Connell'in getirdiği santraç kutusunu alır. Karşı tarafı yenene kadar oynar. Burada okulda olduğum sürede kendime ne kattım? sanırım hiçbir şey. İşte klasik okul değil mi?. İlk zamanlar babam aklıma gelmesede, zaman geçtikçe kalbimde özlem uyanıyor. Babam şuan okulda yatılı bir şekilde okuduğumu sanıyor ama ben hayatımı kurtarmaya çalışıyorum. Her gece gözlerimi kapatıp, ruhumu dinlendirmeğe çekildiğimde. İlk günkü kızlar aklıma geliyor, güzel uykum kâbusa dönüşüyor ve gün geçtikçe bizim buradan çıkma olasılığımız düşüyor çünkü yeni kişiler ekleniyor. Bu düşünceler beynimi uyuşturuyor, beni çıkmaza sokuyordu. Her gün aynı patırtılar, günlük işler. Burası artık kısır döngüye girdi. Bir gün ben de dönüşeceğim hissi içimi yakıp kavuruyor. Babama sarılmayı, arkadaşlarımla sohbet etmeği, güneş ışınlarının ilk yüzüme çarpıp sonra iliklerime kadar işleyip beni ısıtmasını, denizlerin, nehirlerin şırıltısını, ıslak toprak, çimen kokusunu o kadar çok özledim ki. Ciğerlerim bodrum katında oluşan tozlu, nutubetli kokuya alıştı. Yabancılık çekmiyor ama beynim için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Gün geçtikçe Connell ve Alex'in duygularını daha iyi anlıyorum. Beni bu düşüncelerden kız çığlığı uyandırdı. Yardım istiyordu, diğer kızları kurtaramadım ama belki bu kızı kurtara bilirdim. Connell ve Alex kenarda uyuyorlar. Zaten onlara söylesem büyük ihtimalle beni göndermeyecekler. O yüzden onlar uyanmadan sesin geldiği yöne doğru fırladım. Kızın sesi üst kattan geliyordu. Merdivenlere giderken arkamdan çok hızlı bir şey geçti ki anladım, yakalandım. Hızlı ve olabildiğince sessiz biçimde yukarı çıktım. Kız koridorun diğer ucundaydı. Kızın beni görüp yanıma gelmesi için hareket ettim. Görmüş olucak ki yanıma doğru koştu. Yanıma geldi ve hemen o kattaki depoya soktum. İyi ki Alex bana deponun ikinci anahtarını vermişti.

F- İyi misin? Yaralandın mı?
Eğer yaralandıysa o değil ben tehlikedeyim demektir.
K- İyiyim, sanırım.

Sanırım kelimesi ile içime kurt düşürmüştü. Kıyafetlerinde yırtıklık, kan izi hiçbir şey yoktu.

F- Müsadenle üzerini kontrol etmem lazım.
Kız dediğimi iki etmeden kollarını yana kaldırdı. Bende kontrol etmeye başladım kıyafet üstünden bir şey yoktu.

F- Üstündekileri çıkartırmısın?
Kızın yüzün garip bi hal almıştı. Anlam veremiyordu.

F- Merak etme sapık değilim. İstersen arkamı döne bilirim.
Kız kafasını olumlu şekilde salladı. Arkamı döndüm ama bir yandan da elimdeki feneri yere yansıttım gölgesini göre bileyim diye.

K- Kontrol edebilirsin.

Utanmıştım çünkü kız karşımda sadece iç çamaşırları ile duruyordu. Hemen kızın uzullarında çizik olup olmadığını kontrol ettim.

F- Tamam. Sorun yok, temizsin. Bugün burda kalıcaz.

Bugün bana uyku yoktu. Karşımda ki kız temiz çıkmış olabilir ama beni de diğer canavarlardan sanıp beni öldürme olasılığı da var. Kız daha deminki stresten olucak ki hemen uykuya dalmıştı. Kapının ardındaki canavarların hâlâ sesi geliyordu. Yarın sabahı beklemekten başka çarem yok. Alex ve Connell'in bizi burdan çırmasını bekleyeceğim. Belki sabahı bile beklemeyiz. İkisinden birisi uyanırsa, beni arayacağı kesindi ve düşündüğüm gibi oldu. Kapının anahtar deliğinden tıkırtı geldi. Beş on adım ötemde duran silahı alıp kızın yanına gidiyordum ki kapıdan on metre öteden bile belli kızıl saçlı Alex ve arkasında hâlâ ayılmamış etrafa uykulu gözlerle bakan Connell. İçimde ki mutluluk tarif edilemezdi.

F- Hemen içeri girin. Konuşacaklarımız var.
Connell bir çırpıda kapıyı kapattı. İkiside yüzüme bakıyordu. Kızı göstererek misafirimiz var artık.

C- Adı ne? Temiz mi?
F- Adını bilmiyorum ama temiz.
Kız bizim konuşmalarımıza uyanmış olucak ki yüzü kızarmış, çekingen bir hal almıştı. Connell kızın yanına gitti.

C- Adın ne?
K- Klara. Sizin?

Adımı söylemek için ağzımı açmıştım ki Connell hepimizi tanıttı.

C- Ben Connell. Kızıl saçlı olan Alex. Kız arkadaşımızda Freya.
K- Tanıştığıma memnun oldum.

Alex pekte memnun olmuş gibi görünmüyordu. Kızın her konuşmasında ya göz deviriyor ya da derin bir iç çekiyordu.

A- Artık konuşmanız bittiyse aşağıya inelim mi?
Herkes kapıya doğru ayaklandı. Alex kapıyı açtı etrafa baktı.

A- Connell, Klara siz önden. Parça parça gidelim. Connell dikkat et bir şey olursa ne yapacağını biliyorsun.

Connel kafasını yukarı aşağı salladı ve Klara'nın bileğinden tutup aşağıya götürdü. Bizde biraz bekledik. Tabi Alex tarafından sorgulanmasam şaşardım.

A- Niye tek başına çıktın?
F- Sanki sizi uyandırsaydım izin verecektiniz.
A- Kendini bu şekilde riske atma bir daha.!

Alex bana sanırım baya kızmış olucak ki kapıyı kilitleyip. Bileğimi çok sıkı biçimde kavradı. Hızlıca merdivenlerden iniyorduk ki. Hızlı hareket eden yaratığı görünce Alex beni sırtıyla duvar arası sıkıştırdı. Kafamı kaldırdığımda yaratık ile göz göze gelmiştik. Gözleri kırmızıydı. Yüzünün bazı bölgelerin yeşil pullanmalar ve bu pullar vücuduna doğru yayılmış haldeydi. Connell sınıfın camından bizi görmüş olucak ki. Daha demin Alexle konuştukları planı devreye sokuyordu. Elindeki işaret fişeğini koridorun en uzak kesimine ateşledi. Yaratık başımızdan gidince sınıfa doğru koştuk. Sınıfın kapısını kapatırken arada pullu bir el ve kapanmayan kapı arasından daha demin ki kırmızı göz ile tekrar göz göze geldim. Klara yerdeki beyzbol sopasını alarak. Kapının kapanmasına engel olan pullu ele vurmaya başladı. Yaratığın canı acıdıkça bağırıyor ve daha fazla yaratık topluyordu. En sonunda Alex yaratığın eline ateş etti. O acıyla yaratık elini çekti ama dışarısı cehennemden farksız. Etrafa yaratığın sıvısı sıçradı. Sıçrayan yerler aşınmaya başladı aynı şekilde üstümüzdeki kıyafetlerde. Klara şoktaydı. Elindeki beyzbol sopasını çok sert kavramış ki çekmeye çalışsamda alamadım.

A- Freya, kızı rahat bırak, birazdan kendine gelir.

Alex'in bu cümlesinden sonra, Klara dizlerinin üstüne çöktü. "Niye" diyerek ağlayıp haykırmaya başladı.
Yanına gidecekken. Alex kolumdan tutup "bırak sakinleşsin, içini döksün" dedi.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Aman Allah'ım bu aksiyon da neyin nesi neler oluyor buralarda

Klara ilk defa sizlerle. Umarım Klara karakterini beğenirsiniz. :)

Aklımda birkaç fikir var karakter için ve bunu size final bölümünde sorucam sizde fikirlerinizi sunarsanız sevinirim

(Bu arada konuşma kısmına sizlere gelecek kitap hakkında sorular sorucam onlarıda cevaplarsanız)

Kendinize iyi bakın :) <3

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin