3.Bölüm

196 33 66
                                    

Yazıyooor, yazıyor!

1970 yılı Feraye'nin yılı olacağı yazıyor!

Yazıyoooor, yazıyor!

Feraye Hanımların Anadolu'ya gideceği yazıyor!

Yazıyooor, yazıyor!

Feraye'nin kaderinin şimdi döndüğü yazıyor!

■■■

Başvekil'in kalemine ''Düşünmem için zaman tanıyın,'' demişti Feraye. ''Size kararımı bildireceğim.''

''Uzun mühlet tanıyamam, yarın akşam Ankara'ya geri döneceğim.''

''Kaç seferiyle?''

''Güneşi batırmadan adadan ayrılmak üzere yola çıkacağım. Öğleden sonraya kadar mühlet sunabilirim.''

''Çok kısa ama bu beyefendi. Zannımca sabaha kadar uyumamam gerekecek.''

''Splendid'de istirahat edeceğim,'' dedi başvekilin kalemi. ''Dilerseniz oradan iletişime geçebiliriz. Notunuzu bırakmanız kafi. Telefonunuz var değil mi?''

''Pek tabii.''

''O halde sizden geri dönüş bekliyor olacağım Feraye Hanım,'' diyerek tokalaşmak için elini uzattı. ''İyi akşamlar.''

Feraye de elini uzattı. ''İyi akşamlar.''

Başvekilin kaleminini, bahçe kapısını örttükten ve arabasının sesini duyana kadar seyrettiler. Onu izleyesileri elbet yoktu da, Feraye'ye ne dileyeceksin diye sormaktan ve alacağı cevaptan korkan anne ve babasının yapacağı tek yararlı iş maalesef ki buydu. Nalan abla, Feraye'nin elindeki poşeti almıştı bir çırpıda. ''Yemek hazır kuzum, gel de afiyetle ye.''

Gözlerini sabitlediği noktadan çekti Feraye. ''Yok,'' dedi. ''Ben bir Leyla'ya uğrayayım. Geldiğim vakit yerim.''

''E onlarla değil miydin?''

''Leyla, İlhan'a bir hediye aldı. Olur da iade ederse diye makbuz tutuşturdular elimize. Ben de kalmıştı, onu vereyim ben.''

Kol çantasını da Nalan ablasına verip anne babasına bir şey demeden çıktı Feraye. Ellerini pantolonunun arka cebine yerleştirip avare avare yürüdü Leylaların evine kadar. Kendi konaklarının dört yanıydı Leylalarınki. Bir arka sokağa geçip Cahit'i de görebilirdi ama ev kalabalıktı. Konuşamazlardı.

Feraye zili çaldı iki kez, Leyla açtı kapıyı. ''Hayrola?'' dedi merakla. ''Akşam vakti kötü bir şey yok ya?''

''Yok yok,'' dedi Feraye. ''Bir mektup yazmam ve onu Cahit'e ulaştırman ve cevabını da hemen almamız icap ediyor.''

''Ne mektubu hemşire? Çocuk hemen az ötemizde! Dilini mi yutturdu sana bugün? Öpücüklü aşk mektubu mu yazacaksın yoksa?'' diyerek kıkırdamıştı.

''Leyla!'' dedi Feraye kızgın bir sesle. ''Çok ciddi şeyler oldu, sen burada lakırdı yapsan anca!''

''Neler oldu?''

Başvekilin kalemi geldi kapısına Feraye'nin. Adam Alaaddin'in lamba cini çıkmasın mı? Dilek dile dedi Feraye'ye gitti. İnsancıl yanı cüzi istekler konusuna sıcak bakarken çatal dilli tarafıysa bizzat Anadolu'ya görevlendirme talep etsin diyordu. Ahmak değildi ya bu kız, tabii kullanacaktı aklını. Ama nasıl kullanacaktı? Ailesini üzerinde sıçratmaması gerekirdi. Bundan sebep Cahit'e yazmak istiyordu. Arasa evin kalabalığından konuşamazlardı. Buluşsalar, gören olurdu neme lazım! Akşam vakti, hoş değildi. Gençler olarak toplaşıp bisiklet gezisine çıksalar e Mehveş ve Samet aradaki münasebeti bilmiyordu!

Şark EkspresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin