6.Bölüm

174 21 30
                                    

İnsan denen mahlukat doğduğu toprağı mı içinden bilirdi yoksa en çok benimseyip sahip çıktığı toprağı mı? O topraklarda yaşayabilirim hissiyatını veren hatıra biriktirmekten miydi yoksa faydalı bir işte bulunmaktan mıydı? Feraye'nin aklını kurcalayan sorular da bu ikisinden geçiyordu. Gazi Hüseyin amca yanı başında otururken gizli gizli damlayan yaşlarını saklamaya çalışıyordu. Başına örttüğü eşarbın iki tutamıyla yanağının ıslaklığını şöylece bir yoklarken iyiyim mesajı verebilmek için muhabbet eden şoför Ekrem, janti Cahit ve Hüseyin amcanın muhabbetine dahil olmaya gayret etti.

''Elif'i iyi gördüğüme sevindim,'' diyordu Cahit. ''Derslerine yönelmiş, aferin. Elinde pankart taşımakla okul bitiremezdi yoksa.''

Hüseyin amca güler gibi ses çıkartmıştı. ''Sen onun boş durduğunu mu sanırsın?''

''Ya ne olacaktı?'' diyerek arkasını dönerek başını arka koltuğa uzatan Cahit, kaçamak yollarla Feraye'sine baktı. Gözlerinin yaşı gitmiş ancak nemi yerli yerince duruyordu.

''O bulmuştur fikrine zikrine yönelik bir topluluk,'' dedi Hüseyin amca. ''Gündüz hukuk okuyor, geceleriyse memleket meselesi peşinde koşuyordur. Oğlan kızım gibi, kızım oğlan gibi...''

Feraye'yi Ankara'dan itibaren yola koyuldukları zaman diliminde ilk kez yüzü gülerken gördü baba oğul. ''Janti Cahit'e öyle demeyin Hüseyin amcacığım,'' demişti. ''Kibarcıklığı tercih etmek beyefendiliğinden geliyor. Siz onu kavganın ortasında görseniz yadırgamaz mısınız? Fıtratına uymuyor.''

Hüseyin amca elini Feraye'nin dizinin üzerine koydu. ''Kavganın ortasına düşse benim oğlum dayak kötek yer!''

Feraye parmak uçlarıyla ağzını kapatarak küçük küçük kıkırdadı. Cahit ise gözlerini hayretle büyüttü. ''Feraye'nin diline düşmem yakıştı mı baba? Ne ayıp!''

''Yabancı değil ya,'' dedi Hüseyin amca. ''Kardeşin sayılır.''

Feraye ve Cahit'in duydukları iki kelimelik cümlenin ardından bakışları birleşirken Cahit'in boğazına tükürüğü kaçtı da dağ gibi delikanlıyı öksürük tuttu. Feraye öne yaklaşıp sırtına hızlı hızlı vururken ''Helal helal,'' dedi ve daha çok boğazına tükürük oturttu Cahit'in. ''İyi misin Cahit abi? Az daha vurayım ister misin?''

''Feraye,'' dedi diliyle dişinin arasında. ''Ciğerimi düşürdün, geç otur yerine.''

''Peki abiciğim,'' diyerek Cahit'in damarına basmaya devam etti ve Hüseyin amcasına baktı. ''Biliyor musunuz Hüseyin amca? Kağızman'da yanımda Cahit abinin de oluşu üzüntümü bastırmama destek oluyor. Sayesinde ailemi yanımda götürmüş gibi hatta yeni bir aile kurmuş gibi hissediyorum.''

Cahit'in dudağı kıvrılır gibi oldu o en son bağlaçla beraber kurulmuş cümleyi duyduğunda. ''Kurarsınız elbet,'' demişti Hüseyin amca. ''Bir derdin olduğunda yardımına koşmazsa bük hemen kulakçığını Cahit'in, benden sana vekalet! Eti de senin kemiği de senin!''

''Yaşa be gazilerin gazisi!'' dedi Feraye coşkuyla. ''Duyuyorsun değil mi Cahit abi? İlerleyen vakitlerde duymadım görmedim yapma sakın!''

Cahit'in abi kelimesini duydukça şirazesinden kayan beyefendiliğini kravatını açarak gösterdi. Adamın sanki cımbızla kılı tüyü yolunuyordu lanet sıfatı bizzat Feraye'nin ağzından duyunca! ''Duydum duydum,'' dedi tatsız bir sesle. ''Aklın kalmasın.''

Feraye arkasına yaslandığında cüzi miktarda aralık bıraktığı pencereyi biraz daha araladı. Sol kolunu dışarıya çıkarıp ellerini açtı. Başını da koluna yaslayarak dışarıyı seyretmeye başladı. Ankara sınırları içerisinden çıkalı çok olmuş, demir yoluna tesadüf ederek otoyoldan gidiyorlardı. Üzeri dumanlı kara tren düdüğünü öttürerek varlığını belli ederken ''Şark treni mi bu?'' diye sordu Cahit'e. Başını ve kolunu içeriye sokarak arkalarından gelmekte olan trene baktı. ''Mektuplarında bahsettiğin, yolculuk yaparken bindiğin tren bunlardan mı?''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 16, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Şark EkspresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin