Final

1.2K 96 7
                                    

Geçip giden zamana şöyle bi baktığında aslında zor ama güzel şeyler yaşadığını biliyordu Jimin. Ailesi yoktu, sürüsü yoktu ama arkadaşları vardı. En önemlisi Jungkook vardı. Zorlanıyor muydu? Evet. Mağazada satış elemanı yani tezgahtar olarak part time iş bulmuştu. Canı çıkıyordu bazenleri ama günün sonunda sevgilisiyle ya da arkadaşlarıyla olunca bütün yorgunluğu gidiyordu sanki. Bu süre zarfında Jaemin'le görüşmeye devam ediyordu. Yakında kızı olacaktı ve Jimin bunun için oldukça heyecanlıydı. Jungkook ilk başlarda bunu sorun etse de daha sonradan bu gayet olağan bir şeye dönüşmüştü. Jungkook onun gibi çalışmıyordu çünkü babası ona fazlasıyla her türlü imkanı sunuyordu. Eh, Jungkook'a kalsa Jimin de çalışmamalıydı ama onu bu konuda dinlemiyordu. 

Zaman ilerlerken Seokjin ve Solar, okul biter bitmez bir anda evlenmeye karar vermişlerdi. Evlilik hayatlarında pek bir şey değiştirmemişti ve bunu bir yük olarak görmüyorlardı. Jungkook, onların düğününde gizli gizli ağlarken Taehyung'a yakalanmış ve uzun süre dalga malzemesi olmuştu. Ardından ise Hoseok ve Namjoon nişanlanmıştı. Jimin maalesef ki yanlarında olamamıştı çünkü sürüye alınmıyordu artık fakat Seul'de asıl kutlamayı yapmışlardı. Bu bir nebze kendini iyi hissettirmişti. Taehyung ve Yoongi ise ne yapacaklarına karar veremedikleri için sevgili olmaya devam ediyorlardı. Bir şeylerin ciddileşmesi onları korkutuyordu. 

Hayat kolay değildi bunun farkındaydı Jimin fakat mutluydu yine de. Jungkook her şeye bedeldi onun için. Emindi şu an işten eve döndüğü anda harika yemek kokuları burnuna dolacak, sevgilisi kocaman gülümseme ile onu bekliyor olacaktı. Nitekim de öyle olmuştu. Eve girer girmez sevgilisinin iri cüssesine sığınmıştı. 

''Hoş geldin, bebeğim.'' diyip saçlarından öptü Jimin'in. 

''Hoş buldum hayatım.'' tatlı tatlı gülümseyince dayanamayıp burnunu da öpmüştü Jungkook. Asla dayanamıyordu sevgilisine. 

''Hadi üstünü çıkar gel. Mutfaktayım ben.'' hızlıca elini yüzünü yıkayıp üstünü değiştirdi Jimin. Uzamış saçlarını bandana sayesinde gözlerine gelmesini engelledi. Mutfağa geçtiğinde sevgilisinin yanağını öpüp yerine geçti ve yemeğe başladılar. 

''Nasıl geçti günün bakalım?''

''Klasik. Yorucu ve sıkıcı. Bazı müşteriler gerçekten sorunlu oluyor.'' Jungkook kaslarını ön plana çıkararak sordu. 

''Alfanın gelip onlara hadlerini bildirmesini ister misin?'' kıkırdadı Jimin. Jungkook'un bu şapşal hallerini seviyordu. 

''Gerçekten çok yüce gönüllü bir alfam var sanırım.'' 

''Ya ne sanmıştın, omegam.'' Jungkook'u dışarıdan gören birisi ondan korkabilirdi. İri, her an çatılı kaşlarla gezen, dövmeli bir alfa herkese korkutucu gelirdi. Dış dünyaya kendini öyle gösterse de eve girdiği an dünyanın en şapşal alfasına dönüşüyordu ve Jimin onun bu özelliğine bayılırdı. 

Birlikte yemek yedikten sonra bulağı toparladılar ve ardından Jimin duşa girdi. Jungkook ise yatak odalarında telefonuyla uğraşıyordu. Bornozla odaya giren Jimin'le uzun bir ıslık çaldı. 

''Güzelliğin beni deli edecek.'' kıkırdadı Jimin. Sevgilisinin iltifatlarını seviyordu. Ayağa kalkan Jungkook'la geri adımladı. Elbetteki tanıyordu sevgilisini onu tahrik etmeye çalışacaktı. 

''Hayır hayır Jungkook. Daha yeni duş aldım ve cidden yorgunum. Yarın sabahçıyım biliyorsun.'' surat asarak geri yatağa döndü Jungkook ve arkasını döndü Jimin'e. Jimin ise onun bu haline gülüp hızlıca giyindi ve yatağa sevgilisin yanına uzandı. Arkasından sarıldığında sıkıca Jungkook'un güldüğünü hissetmişti. 

''Yarın bunun telafisini kat kat yapacağım aşkım.'' Jungkook ona dönmeye çalıştığında ise bir an ayarlayamamışlardı.

''Yah! Beni eziyorsun Jungkook çekil!'' panikle yuvarlanarak çekildi Jungkook. 

''Aşkım çok özür dilerim bi an ayarlayamadım kendimi.'' özür mahayetinde yüzünün her yerini öptü Jimin'in. 

''Böyle her ezdiğinde öpeceksen ben okeyim ya,'' diye mırıldandı Jimin. 

''Sevgilim, biliyorsun ben seni başka yöntemlerle ezmeyi seviyorum.'' koluna vurdu sevgilisinin Jimin. Asla vaz geçmeyecekti. Gülerek sırt üstü yattı Jungkook ve yanında yatan Jimin'i kaldırdı. 

''Hadi spor zamanı!'' ikisinin de çok sevdiği bir aktiviteydi bu. Jungkook, ayakları ile Jimin'in karnından, elleri ile de ellerini tutuyor kaldırıp indiriyordu onu. Jimin'in yüzündeki gülümseme için bunu her gün 1000 defa yapabilirdi. 

Günlük hayatlarında bile bir şekilde mutlu olmayı beceriyorlardı. Asıl birbirlerini sevmek mutluluktu onlara göre. Zorlanmışlardı, zorlanmaya devam edeceklerdi ama birbirlerine verdikleri söz  ve aşkları her zaman onları ayakta tutacaktı. 

''Yer ve gök birleşse bile seni sevmeye devam edeceğim. Güneş batıdan doğsa bile seni sevmeye devam edeceğim. Cebimde bir kuruş kalmasa bile seni seveceğim. Her zaman ve her an senin için burda olacağım.''

--

Son kez merhaba.

 Beklenmedik bir finaldi evet ama yapmak zorundaydım. Final vermezsem eğer bu hikaye ya yarıda kalacaktı ya da yayımdan kalkacaktı. Eksik kalsın istemedim. Zaten hiç bir zaman uzun bir hikaye olacağını düşünmemiştim ama yazacaklarım da vardı. Kısmet değilmiş. Bu zamana kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Başka hikayelerde görüşmek üzere.

Sevgilerle Arielle Parker

Nisan,2023

Need Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin