Kurd adam ve kız

34 3 20
                                    

                                                                                                2-ci bölüm

Tesadüf karşılaşma

Christinadan:
Sabah erken kalkmışdım. Rütin işlerimi görüb aşağıya uykulu vaziyyetde iniyordum. Gözlerimi elimle sile-sile merdivenlerden iniyordum ki,karşımdaki manzara beni şoka saldı. Bu zaman kadar bir evi bu kadar kötü durumda görmemişdim. Kendime kolay gelsin söyleyib evi temizlemeye başladım.
Kurd adamda:
Dün o kız beni görmesin diye tüm gücümü kullanmışdım. Sanırım tüm gücüm bitib. Kurd diyarına da geç kalmışdım.Aman boş versene.Evimde kaldım söylerim olub-biter. Zaten evimde kaldığım için hiç kimse bana bi şey söylemiyecekdi.Kendimi toparlıyıb ormanda karnımı doyurmak için yiyecek bi şeyler aramağa çıkdım. Ama bu ormanda meyve bulmak bir dağın zirvesine çıkmak için kullanılan zamana eşit idi ve bu yüzden meyve bulmak zamanımı alacakdı. Bulamasamda bir hayvan avlıyıb yiyerem.
~saat 2~
Christinadan:
Of of offf her yerim ağıtıyor. Eh kalanı dayarın yaparım. Bu günlük bu kadar yeter.Sıradaki iş ne?(listeye bakar)Ormanda meyve toplamak. İyi bari bir az hava almış olurum(hazırlanıb evden çıkar)Sağ mı sol mu? Aaamaan kafandan bir yol seç ,git işte. (sol tarafı seçer)
~2 saat sonra~
Christina: Offf.Ormanda meyve toplamak ammada zor işe çevrildi. 2 saatdir dolanıyorum ama bir tane meyve ağacına yüzleşmedim.Saat da geç oldu.Bari elma toplayıb  eve döniyim daha da geç olmadan. (biraz ireliye gider)
Christina: Yok, yok,yok. Bir tane elma ağacı bile yok. Bu nasıl orman be.(uzakdan uluma sesleri gelir ve gitdikce yakınlaşıyordu)
Chistina:L-lan o neydi? Yoksa bu sesler tilkilerin sesleridir? Yoksa buraya mı geliyorlar?Sakin ol,sakin ol Christina. Buraya gelen yok. Sadece bi ses duydun. (tilkiler christinanın karşında durarlar)
Başkan tilki: Bu gün büyük ziyafet var dostlar.
2-ci tilki: Evet başkanım. Ben bu aralar insan eti yemek istiyordum ve galiba yiyeceyim.
3-cü tilki: Çok leziz görünüyor. Neresinden başlasak acaba?
4-cü ve 5-ci tilki: Dalsak mı üzerine?
Başkan tilki: Ne duruyorsunuz dalın. İstediyiniz yerden başlayın ne de olsa büyük av bu. (20 tilki christinanın üzerine koşmağa başladı ve bu zaman christina da zaman kaybetmeden hızlı koşmağa başladı)
Christina: İmdat yardım edin. Kimse yok mu? Sesimi duyan lütfen bana yardım etsin. İmdat!!(bağırarak söyler)
Christina: Koş,koş christina. Yoksa şu hayvanlara yem olacaksın. İmdat!!!İm....   Ahhh ayağım. (ayağı taşa takılıb düşer)Ahhh.(çaresizlikden ağlamağa başlar) Lü-lüt-fen beni yemeyin. Ben sizin için yemek değilim. İmdat!! Yardım edin.!!
Kurd adamda:
Ohhh çok leziz. Pişmemiş etin de tadı çok güzel oluyor. (duyduğu ses yüzünden et tikesi boğazında kalır)
Öhm.. öhm .... ÖHM! O ne ses idi? Birisi mi bağırıyor yoksa? Evet evet birisi bağırıyor. Yardıma gitsem mi? Aman ne hali varsa görsün. Yok yok en iyisi gidib yardım etmek. Belki yardıma ihtiyacı var?
Christina: İmdat yardım edin!!!
Başkan tilki: Nç.. nç.. nç .. Yazık çooook yazık. Kaçıb gitmeye bile yerin yok. Kapana sıkıldın. Eeee nerde kalmışdık biz?
Kurd adam: Sizin buradan defolub gitmeyinizde kalmışdık.
Başkan tilki: Kim konuşdu? Kim var orda?
Kurd adam: Tanımadın mı beni Goblin?
Goblin(başkan tilki): Senmisin Christofer?
Christofer(kurd adam): Afferin sana Goblin. Beni bulduğun için ödülün buradan defolub gitmen.
Goblin: Asla. Yemeden gitmem asla. Haaaaa sen benim avımı mı götürüb yemek istiyorsun. İstersen bölüşe biliriz. Ne de olsa av büyük.
Christofer: Sen ne zaman gördün ki ben senin avını götürüb yemeyimi?
Ben aclıkdan ölsem de asla senin yemeyini götürmem. Şimdi her yerin kanamadan tüm tilkileri götürüb nasıl geldinse öylede git. Yoksa....
Goblin: Yoksa ne? Öldürecekmisin beni? Öldür o zaman. Eğer öldürsen kız senin olacak. Zaten öldürmeye gücün yetmez.
Christofer: Sen öyle san.
Christinadan:
Tilkiler başka bi şeyle ilgilenerken benim de buradan koşub uzaklanmam geririkdi ki. Ama beceremedim. Bir siyah tilki önümü kesib dili ile ağzını silerek bana bakıyordu. Korkudan titriyordum. Caresizlikten hiç bi şey yapamıyordum. Kaçmağa yol ararırken tilkilerin hepsi üzerime koşmağa başladı.  Öleceyimi zannediyordum ,amma çalıların arasında gözleri mavi her yeri benbeyaz sadece kulakları siyah kurd tilkilerin üzerine atıldı. Ah nasıl da güzel kurdu. Hem çok güzel hem de acayib kurd idi. İnsanın  sevmeyi geliyordu. Kurdun güzelliyine takılı kalmışdım ki, arkamdaki büyük kilolu tilki bana bakarak acayib sesler çıkardığında birden-bire gerçek dünyaya kayıtdım. Hiç beklemeden tilki üzerime atıldı .Ben de hiç beklemeden aniden yanımdaki kalın sert ağac dalını yerden kaldırıb tilkiye vurdum. Tilki ağrıdan yüksek sesle yerde  inliyordu. Arkama yani kirda taraf tekrardan döndüm. Olamaz kurd tilkilere karşı kaybediyordu ve gitdikce gücünü kaybediyordu. Kurd aniden ona yapılan vuruşdan somra yere halı gibi serildi. O artık gücsüzleşmidi ve gücü yetmediği için doğru-düzgün nefes alamıyordu. Tekardan tilkiler bana bakdılar ve çok kötü sırıtdılar. Ah napacakdım? Öyle bi şey bulmam gerekirdi ki, tilkilerin dersini en iyisinden vermeliydim. Bir yandan geriye doğru giderken bir yandan ise vurmak için bi şeyler arıyordum. Malesef hiç bi şey bulamıyordum. Ama yanımda iyi ki çantam var. Elimi çantamı içine atdım. Ahh şürükler olsun. Bir silah buldum.Üvey anneme teşekkür etmeliydim. Çünki silahı çantama çıkmadan önce üvey annem koymuşdu.Silahı tilkilere doğru tutdum. Ama tilkiler silaha karşı bir damcı haraket etmediler hatta kormadılar bile. Bence silahın ne olduğunu bilmiyorlardı. Sol gözümü kapatdım ve nışan aldım. Acımadan başkan tilkinin ayağına ateş açdım. Yüksek sesle ulamağa  başladı. Sonra diğer tilkilere de ateş etdim.
Christoferden:
Ahhh!!! Galiba şimdi burada öleceyim. Ya o kız ne olacak? O da benimle burda mı ölecek? derken ateş seslerini duydum. Kafamı azacık yana kaydırdım ve o kızın elinde silah olduğu ve o silahla tilkilere ateş açdığını gördüm. O da diğer insanlar gibi acımadan tilkilere ateş açmışdı. Belki de kendini kurtarmak için ateş açmışdı. Ah galiba ölüyorum. Gözlerim yavaş-yavaş kapanıyordu. Gözlerim kapamadan önce tek şey gördüm. O da kızın bana koşduğunu.
              
                  BÖLÜMÜN SONU

                          3-cü bölüm.

Christoferden:
Ah nasıl da güzel sıcak yumaşacık bir yer. Sanki pamuğun üzerinde uyuyorsun. Sıcak? Yumaşacık? Pabukların üzerinde uyumak? Dur! Ne?! Ben biraz önce bunları mı söyledim? Ama ben öldüm. Yoksa ölmedim mi? Öldedimse o zaman ben nerdeyim?(gözleri açar ve etrafa bakar) Hakketen ben nerdeyim? Burası neresi? Ahh bacağım. Peki ya beni kim kutardı? (christina gelir)
Christina: Ooo beyaz kurd kahramız da oyanmış,kendine gelmiş. Nasılsın şimdi?
Christofer: Kahraman? Ben mi kahraman?
Christina: Al,götür et ye. Bu et yediyin etlere benzemiyor. Bu kuzu eti. Beğendinse tekrardan yaparım.
Christofer: Ahh çok leziz et. Demek kuzu eti. Mutlaka bu güzel eti tekrardan tatmalıyım.
Christina: Bak ben kötü insan değilim.Ben bir baytarım ve seni kurtarmak benim bir görevim sayılıyordu. Yani korkmana gerek yok. Sahibin var mı?
Christofer: Ben hayvan değilim ki birisi beni sahiblensin.
Christina: Çok güzel bir sahibin yok. Bunu öğrenmeyime sevindim. Ve rahatlıkla söyleye bilirim ki,artık burada yaşacaksın. Yeni sahibinle bu evde ömrünün sonuna kadar yaşayacaksın.
Christofer: Ne?! Olamaz hayır! Bu imkansız bi şey. Ben nasıl bir insanla özüde bir kızla nasıl aynı evde ömrümün sonu kadar birlikde yaşaya bilirim ki? Fırsat bulub buradan kaçmalıyım. Yoksa sonu kötü olacak.
Christina: Sen güzelce dinlen. Ben mutfakdayım. Bi şey istesen "hav" et yeter.
~2 gün sonra. Öğlen saati 2~

Christina: Afferin kurdcığaz. (Christina tabağı alıb gider)
Christofer: Kurdcığazmış. Asıl kurdcığaz sensin.Üfff. Fırsat da bulamadım. Nasıl kaçıcam? Fırsat bulub kaçmak istiyorum ama bir türlü fırsat yaranmıyor. Kız keşke dışarıya dolaşmak için çıksaydı.O zaman ormanaşdaki özgür hayatıma dönmüş olurdum.
(Christina gelir)
Christina: Cozef ben dışarıya çıkıyorum. 1 saata dönerim. Sen uslu-uslu oturub beni bekle. Tamam mı? Tamam o zaman görüşürüz.(Christina dışarıya çıkar)
Christofer: Oh şürükler olsun. Sonunda gitdi. Ben de yavaş-yavaş burdan kaybolum. (Christofer cam kapını patileriyle,açıb arka bahçeden orma koşar)(10 dakika sonra bir tepeye gelir ve arkasını dönüb eve bakar)
Christofer:Hoççakal güzel iyi kalpli kız. Görüşmemek üzre hoççakal.(ve gözden kaybolar)
~1 saat sonra~
Christina: Ben geldim. Eee nasıl keçdi günün? Cozef? Cooozefff. Nerdesin güzelim?(evi dolaşar ama cozefi bulamaz)
Christina: Nerededir bu ya? Yoksa gitdi mi?Yok yok gitmez o. (csm kapıya bakar)Allah kahretsin. Gitmiş. Ben onsuz birbaşıma napacam?
(bu zaman dışarıdan ses gelir)
Christina: Yoksa o mu? Cozef geldi kesin. (dışarıya çıkar)
Christina: Cozef? Olmaz bu imkansız. Senin ne işin var?
              
               

BÖLÜMÜN SONU

kurd adam ve kızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin