Bölüm - 3

91 8 1
                                    

(Aura, mea amicus)

28.Mayıs.2015

En iyi Arkadaşım.

Sanırım kendimi, hayatımı anlatırken, anlatmam gerekenlerin başında arkadaşlarım geliyor. Arkadaşlarımızın bizim biz olmamıza olan katkıları yadsınamaz.

Aslında hiçbir zaman bir şeyler öğrenemeyeceğimi yada onun bir şeyler öğrenmesine katkıda bulunamayacağımı düşündüğüm insanlarla arkadaşlık kuramadım ben. Ancak şu var ki kimsenin karşımıza boşu boşuna çıkartıldığına da inanmıyorum. Yolumuzun kesiştiği herkesle bir alış-verişimizin olması gerektiğine inanırım. Birbirimize söylememiz yada duymamız gereken bir söz olduğuna, birbirimize yaşatmamız gerekenler olduğuna inanırım. 

Bu, ne olursa olsun, muhakkak bir alış-veriş olması gerekiyor ki hayatta yollarımız kesişiyor. Şöyle bir durup geriye doğru baktığınızda, hayatınıza bir şekilde girmiş olan herkesin size bir şeyler yaşattığını ve sizin bu yaşadıklarınızdan iyi yada kötü pek çok şey öğrendiğinizi fark edebilirsiniz. Aynı şekilde sizin hayatına girdiğiniz pek çok insana da bir şekilde bir katkınız muhakkak olmuştur. Sizden bir şeyler öğrenmiş yada sizinle bir şeyler yaşamış olabilirler.

Şimdi en iyi arkadaşımdan bahsetmeliyim biraz.

Kreşten beri gelip gittiğimiz bu okulda ki ilk günümden beri bir şekilde hep yolumun kesiştiği biriydi Rüzgar. 

Sağlam bir çocuktur; hem yapı olarak, hem karakter olarak. Sinirli bir yapısı vardır, hani şu ne zaman ne yapacağı önceden kestirilemeyen tiplerdendir. Çocukluğundan beri böyleydi. Yalnız onu değerli kılan arkadaşlığın anlamını kavramış olan ender insanlardan olmasıydı, iyi bir arkadaştı.

Aslında onu daha iyi anlamanız, tanımanız için sizlere onunla olan bir anımı anlatmak isterim.

Okulun yatılıları arasında olan, küfürbaz babaların küfürbaz oğullarından gelen müthiş bir küfür furyası okulu kasıp kavuruyor, salgın hastalık gibi biz dahil herkese yayılıyordu. Rüzgar'la ben de maalesef hafiften kaptırmıştık kendimizi. Ne olsa basıyorduk küfürü. Ancak öyle istemsiz bir hale gelmeye başlamıştı ki artık kendimizden tiksinir noktadaydık. Artık bundan rahatsız oluyorduk.

Ben her zamanki gibi önceleri çok büyük bir problem gibi görmemiştim. Ancak zamanla beni de rahatsız etmeye başlayan bu sorunla kendi kendime başetmeye çalışırken, Rüzgar bu gidişata daha fazla dayanamamıştı! Bir teneffüste yine ağzımızdan kaçırdığımız birkaç küfürden sonra;

- "Oğlum yakışıyor mu lan bizim gibi adamlara böyle laflar, düpedüz terbiyesizlik artık bu, buna derhal bir son vermemiz lazım," dedi teneffüste.

- "Tamam, Ne yapacağız, Nasıl yapacağız?" dedim.

Rüzgar da;

- "Ya çok uğraştık, birbirimizi uyardık, ikaz ettik yok durmuyor, artık daha sert tedbirleri devreye sokmamız lazım..." dedi.

Dedim "Tamam, sen sadede gel ne yapacağız?"

- "Önce ver bakalım elini" dedi.

Tokalaştık.

- "Bundan sonra kim küfür ederse, diğeri ona yapıştıracak tokadı!"

Ben bu fikri duyar duymaz,

- "NE!!!" demişim.

- "Başka çaresi yok Yağmur, durduramıyoruz. Dursak sağdan soldan yine bulaştırıyorlar ağzımıza, böylesi en iyisi bedel ödeyelim, böylece canımız yanarsa kesin vaz geçeriz." dedi.

FIRTINA, Sezon IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin