bir

1K 74 93
                                    

tamino - sun may shine

"Patates kızartması kokuyor."

"Evet, cuma günleri diyete ara veririm."

Çocuğun onun cevabına söyleyecek bir şeyi yoktu, sadece, patates kızartmasını severdi işte. Pencere önünde dikilmeye devam ederken parmaklarını pantolonunun cebinde oynattı.

"Otur lütfen." dedi tam karşısındaki lüks berjerde oldukça rahat biçimde oturan genç adam.

Sarışın çocuk yerinde kıpırdanıp ona döndü. Yüzündeki alaycı bakış on metre öteden bile seçilebiliyordu. "Ancak duygusal saçmalıklardan sonra gitmeme izin vereceksin, değil mi?" dedi.

Lee Minho, gri rengine boyanmış parlak saçlarını damarlı parmaklarıyla geriye tarayarak güldü. "Aslına bakarsan," dedi. "Duygusal saçmalıklara bayılırım."

"Peki, hemen söyleyeyim..." Sesindeki ironiye karışmış yorgunluğu fark etmemek olanaksızdı. Kuaförde kesilmediği fazlasıyla belli olan sarı, uzun saçlarının gözleri önüne düşüp durmasını umursamadan derin bir nefes alarak konuştu.

"Birkaç yıl önce annem bizi terk edip yurt dışındaki bir adama kaçtı ve babam kendine bakmaktan aciz, alkolik puştun teki. Buna içine kapanık, akademik hayatı ve tüm ilişkileri boka batmış beni de eklersek berbat haldeyim. Tamam mı? Oldu mu?"

Adam onu yanıtsız bıraktığında sarışın genç, ellerini eskimiş kot pantolonunun cebinden çıkardı ve öne doğru uzatarak öfkeli, sert bir jest yaptı.

"Sürekli kabus görüyorum, kendimde değilim işte! Bana ilaç yaz da gideyim!"

"İlaç mı?"

"Aynen," dedi alayla yoğurulmuş tuhaf bir renkte. "Senin işin bu değil mi zaten?"

Genç adam istifini asla bozmadan onu süzdüğünde Felix göz devirmekten çekinmeyerek açıkladı.

"İnsanlara acılarını anlattırıp sonra da ilaç yazmıyor musun?" dedi.

"Ritalin, Prozac, Adderall, Dexedrine. Yaz birini işte." diye de ekledi sabırsızca.

"Daha önce psikiyatriste gitmişsin."

Felix onun bu harika ve yanlış çıkarımına karşın yeniden göz devirdi. Terapist ise bozmadı, merakını giderir umuduyla tükenmez kaleminin neredeyse kopmak üzere olan sapını olabildiğince gererek sordu.

"İlaçlar işe yaradı mı peki?"

Çilleri belirginleşmiş çocuk düşünmeden yanıtladı. "Onları hiç kullanmadım."

"Peki şimdi," dedi genç adam. "Sana bu ilaçlara ihtiyacın olduğunu düşündüren ne?"

Felix gerçekten bıkmıştı. Zaten parasını alacak, diye düşündü, ne diye bu kadar ısrar ediyordu? Sinirlerine hakim olmak ister gibi derin bir nefes saldı.

"Abim sağ olsun." deyiverdi.

"Seni bana o mu yönlendirdi?"

Felix onayla başını salladıktan sonra gözlerini duvarlardaki değişik desenli tablolarda gezdirmeye başladı. Bunları odaya girdiğinden beri ilk defa görmesini tuhaf bulmuştu. Yeterince dikkat çekici olduklarını söyleyebilirdi çünkü.

"Oturmayacak mısın?"

"Bence ben daha iyisini sorabilirim," diyerek başını yana eğdi sarışın olanı. "Beni bırakmayacak mısın?"

Psikoterapist hafifçe gülümseyerek doğruldu ve uyluklarından destek alarak elinde tuttuğu büyük not defterini ortadaki masaya bıraktı. Şimdi Felix ile -aralarındaki geniş koltuk olmasa- karşı karşıyaydılar.

sun may shine - minlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin