Batuhanın gelmesini bekliyordum. Hava buz gibiydi. Depodan uzaklaşmıştım. Sokağa çıkıp ana caddeye taraf yürümüştüm. Batuhan neden böyle bir yerde olduğumu soracaktı. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
Şarkıcı olarak işe başladım, demekten başka bir çarem yoktu.
Çocuğa ablam uyuşturucu teslimatı yaparken yakalandı. Bu yüzden hapiste. O hapiste olduğu için bütün borç bana kaldı ki bu da ablamın beni gizlice dolandırmasında kaynaklanıyor. Ha birde Uçurumun, Dipin ve Çemberin sahibi olan Alaz Altunel'in bu aralar nefret ettiği insanlar listesinin ilk sırasındayım ama sabahları onun için madde satacağım akşamları da mekânında şarkı söyleyeceğim diyemeyeceğime göre sadece şarkı söyleyeceğim demek daha mantıklı geliyordu.
Ne kadar da güzel bir hayat(!).
Sokağın başında Batuhanın arabasını görünce rahatladım. Ailesi zengindi. İzmirde yaşıyordu ailesi. Anne babası da diş hekimiydi ve kendilerine ait klinikleri vardı. Batuhan ailenin tek çocuğuydu. Ailesi maddi manevi yanındalardı. Bazılarımızın hayatı doğduğunda bellidir neler yaşayacağı. Batuhan ise mükemmel hayatı olacak insanlara giriyordu ve itiraf etmem gerekirse imreniyordum onun hayatına.
Araba yanımda durunca hemen binmiştim. Adeta donmuştum. Ellerimi birbirine sürtüp ısıtmaya çalıştım. "Kusura bakma biraz geciktim. Arkadaşım arabayı benden ödünç almıştı. Getirmesini bekledim." Mahcup bir şekilde gülümsedi. Benim tarafımdaki ısıtıcıları ayarladı. "Şimdi ısınırsın canım." Direkt konuya girecektim. Ne utancı kalmıştı ne de çekinmesi. Sadece çaresizdim. "Bu gece sende kalabilir miyim? Tabii müsaitsen!" Batuhan şoka girdi. Direksiyondaki elleri daha da sıkılaştı. Boğazını temizledi. "Tabii ki de bende kalabilirsin." Sol eli ensesine gitti. Batuhan utanmadı değil mi? "Teşekkür ederim. İyi ki varsın!" Batuhan bana döndü. Adeta gözleri parlamıştı. Kafasıyla önemli değil gibi harekât ettirdi. Birkaç dakika geçmişti ki Batuhan müzik açtı.
Peşindeyim, alana kadar peşindeyim
İşimdeyim gücümdeyim, ama düşündeyim
Yakıca'm buraları, o derece yani başındayım
Gülünce yazında, ağlayınca kışındayım
Daha iyisini mi buluca'n?
Bi' gel, neler anlatıca'm
Ben seni öyle bi' sevice'm ki
Aklını oynatıca'n
Aç koynunu, girice'm
Girice'm, dellenme
Dudağından öpüce'm
Öpüce'm, söylenme
Batuhan müziği kapattı. O kadar hızlı kapattı ki bunu neden, niçin yaptığını anlayamadım bile. Bir süre sonra Batuhan arabayı durdurdu. O an anladım geldiğimizi. Umarım Batuhan uzatmaz da ben de hemen uyurdum. O kadar yorgundum ki...
Batuhanla birlikte apartmana girdik. Asansör üçüncü kattaydı. Asansör gelene kadar arada Batuhanla göz göze geliyorduk. Ben de hafif tebessüm ediyordum. O da aynı şekilde bana karşılık veriyordu. Tabii onun tebessümleri daha canlıydı.
Asansör gelince Batuhan ikinci kata basmıştı. "Öncelikle evimin öğrenci evi olduğunu bilmelisin. Biraz dağınık kusura bakma prenses!" Batuhan mahcup ama şakacı bir tavırla konuşmuştu. Güldüm. "Sakin ol! Bir şey demem. Merak etme sen!" Tekrardan güldüm.
Asansör durunca beraber çıktık. Batuhan sağ tarafa doğru gidince ben de onu takip ettim. Kapıyı açtı ve benim içeri geçmemi bekledi. Ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim. Batuhan ışığı açıp beni oturma odasına yönlendirdi. Dediği gibi biraz dağınıktı ama rahatsız edecek şekilde değildi. Gerçi rahatsız olsam ne olacak? Benim evim yok şu an artık! "Bana bence bir açıklama sorumlusun!" Maalesef! "İşe girdim. Patronumla konuşuyorduk iş yerinde. Öyle yani?!" Batuhan tek kaşını havaya kaldırdı. "Öyle bir yerde?" Hemen kafamı salladım evet anlamında. Batuhan dudağını büzdü. "Peki. Ne işi bu?" saçımı kulağımın arkasına koydum. "Şarkı söyleyeceğim!" İşte şimdi Batuhan şaşırmıştı. "Sen ve şarkı söylemek? Yani... Iıı... Bana hiç böyle bir şeyden bahsetmemiştin. Arkadaş olduğumuzu sanıyordum." Yutkundu. Üzülmüştü. "Kimse bilmiyordu zaten. Çok önceden şarkı söylemeyi bırakmıştım. Ama ablamın başı bu aralar biraz darda bu yüzden gerçekten para kazandıracak bir iş yapmam gerekiyordu. Bak! Çok yorgunum. Yarın ilk iş günüm ve konuyu burada kapatsak olmaz mı?" Sesim gerçekten çok yorgun çıkmıştı. Batuhanın yüzündeki sorgulayıcı ifade yerine şefkate bıraktı. "Tamam öyleyse. Yarın seni dinlemeye gelemem. İzmir'e gitmem lazım. Kuzenim evleniyor ama sen istediğin kadar burada kalabilirsin ayrıca ilk işim seni dinlemeye gelmek olacak prenses! Benden kaçamazsın!" Gülümsedim. Onlayken sadece gülümsüyordum.
Yorgun ruhumun dingin deniziydi o.
"Senden kaçmam, kaçamam ben!" Batuhanın gözleri hafifçe büyüdü. Yanakları kızardı. Yutkundu. "Eee... Şey... Koridorun sonunda kullanmadığım bir misafir odası var! Sen istersen git ve dinlen prensesim!" Kafamı salladım. Odaya gittim. Yatak çift kişilikti, yanında beyaz bir komodin vardı. Odada bir de iki kapaklı beyaz bir dolap vardı. Kapı çaldı. "Gir, lütfen!" Batuhan kapıyı açıp kafasını uzattı. Elinde kıyafet vardı. "Şey, kıyafetlerinle rahat etmezsin diye benden kıyafet getirdim. Temizler hepsi bu arada!" Elindeki kıyafetleri aldım. Teşekkür ettikten sonra o da hemen gitmişti. Kıyafetlerimi çıkardım ve getirdiği koyu gri yumuşacık olan tişörtü giydim. Batuhan kokuyordu. Ferah kokusu içimi ısıttı. Dudaklarımda istemsizce bir tebessüm oluştu. Sonra kafamı aniden salladım ben ne yapıyordum ya? Hemen altıma da Batuhanın getirdiği gri eşofmanı giyip iplerini sıkıp bağladım. Yatağa girdim. Saçmaydı ama şu an mutluydum. Neden bilmiyordum ama baya mutluydum. Belki de hayatın bana gülümsediği zamanlarda oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA SENFONİSİ
Mystery / Thriller"Ablamı kurtarmak için ne kadar ileri gidebileceğimi bilmiyordum. Bunun felaketimi getireceğini de."