5

999 94 38
                                    

#Yoongi'den

Sabah olmuştu. Her geçen gün eskisinden daha zor hareket ediyordum. Hala eski sevgilimle olsaydım belki yüzüme bile bakmayabilirdi. Belki de istemeyerek yardımcı olur, bunu yaparken de söylenebilirdi. Ondan kurtulduğum için Tanrı'ya şükrediyordum.

"Omega uyandın mı? Bize kahvaltı hazırladım." Odamın yakınlarından gelen sesi duyunca gülümsedim. Alfa her zaman beni ve bebeğimi düşünüyordu. "Uyandım!" Odama girerken üstümde ki örtüyü çektim. Ayaklarımı da yataktan indirdim. O da yardım ederek yataktan tamamen inmemi sağladı.

"Omlet yaptım." Dedi. "Yumurta da hiç sevmem." Desem de beni dinlememişti. Önümde ki tabakta koca bir omlet vardı. "Bu bitecek Yoongi. Bitmeden kalkmaya kalkışırsan sonu çok kötü olur." Beni tehdit mi ediyordu o? "Aaa! Beni sinirlendiriyorsun alfa." Bu sırada omletten küçük bir parça kesip ağzına atmıştım. Gayet güzel olmuştu.

"Sen uyurken geçen sipariş ettiğimiz kıyafetler gelmiş. Uslu bir şekilde omleti bitirirsen sana onları gösterebilirim." Karşısındakini çocuk zannediyordu herhalde. "Omleti bitirmesem bile onları her türlü göreceğim ki." Dedim. "Yani bebek doğduktan sonra göreceksin. Peki, tamam."

"Bak tekme atıyor. O da benim gibi sana sinirlendi."

"Bence o sana sinirlendi. Sana tepkisini göstermeye çalışıyor. Biliyorsun bebeğim seni benden daha çok seviyor." Alfa kendisine gıcık olmama bayılıyordu bana kalırsa. "Yumurtayı da sevmediğin çok belli. Önündeki omlet neredeyse bitmiş." Havalı tavrını önemsemeyerek bir parça daha attım ağzıma. Güzel olmuştu. O yüzden yiyordum. Yoksa asla ama asla yemezdim.

"Bak bitirdim. Hadi bana göster gelen kıyafetleri." Dedim heyecanla. O ise kendi tabağını işaret etti. "Daha ben bitirmedim ki." Tamam, biraz daha bekleyebilirdim sanırım. Hoseok yavaş yavaş önündekini yerken sabretmeye çalışıyordum. Bilerek yapıyordu kesin. Ben sinirleneyim diye yavaşça yiyordu.

Düşüncelerimin arasında alfanın telefonu çalmıştı. "Efendim." Diyerek açtı. Karşı tarafı duymadım. Zaten duysam ne yapacağım ki? "Gelsin." Diyerek kapattı ve masada ki peçeteyle ağzını sildi. "Ne oldu?" Dedim. "Yok bir şey. Sen otur. Ben geliyorum." Merak etmiştim ama.

Alfa üstünü başını düzeltip kapıya yöneldi. Ben ise hiçbir şey göremiyordum artık. Sadece sesleri duyabiliyordum.

Hoseok kapıyı açtı ve bir şey demeden geri kapattı. Sonra da elindeki poşetlerle kadrajıma girdiğinde gözlerim kocaman oldu. "Bana yalan söyledin!" Sandalyeden hızlıca kalkıp yanına gittim. "Hani kıyafetler gelmişti!" Kızgın bakışlarımı göndermeye çalışıyordum. "Sadece tatlı görünüyorsun omega. Boşuna çabalama." Diyerek işaret parmağını burnuma dokundurup hemen çekti. Sonra da ciddileşti. "Bir daha bir yerden kalkarken ani şekilde hareket edersen sana çok kızarım. Yanıma gelirken sanki karnında bebek yokmuş gibiydin. Daha dikkatli olmalısın Yoongi."

"Biliyorum. Sadece sen yalan söyleyince ben de birazcık sinirlendim." Gözlerini kıstı. "Hiçte birazcık gibi değildi."

Yağmur yağdıktan sonra etraf toprak kokardı ya. İşte tam şu an öyle kokuyordu. Bu koku öyle güzeldi ki... "Şimdi sen odaya git ve beni bekle. Ben de poşetlerle arkandan geliyorum." Dedi. "Ama daha kahvaltını yapmadın."

"Sonra da yaparım. Önce bunları yerleştirelim." Kahvaltısını yapması için ısrar edecektim ama Hoseok benden daha hevesli göründüğü için bir şey demekten vazgeçtim. Yerleştirdikten sonra ısrar ederdim artık. Alfa poşetleri alırken ben de hızlı adımlarla odama geçtim. Bebeğimle burayı birlikte kullanacaktık.

Aynalığın önündeki çekmeceyi açtı. Poşetleri de yere koydu. İlk poşeti açtı ve içinden bir zıbın çıktı. Bunu seçtiğimizi hatırlıyordum. "Düşündüğümden daha küçük." Sandalyeyi daha çok yakına çekip alfanın elindeki zıbını aldım. "Çok tatlı!"

Pregnant Omega |Sope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin