"Elbiseler benim odamda. Etraf düzenli. Tamam. Her şey tamam." Alfa etrafa dikkatlice bakarken ben gerginlikten bir oraya bir buraya gidiyordum. Ailesi gerçekten çok iyi insanlardı fakat ben fazla gergindim. Her an pot kıracağım diye çok korkuyordum.
Kapı çalmıştı. Sonunda gelmişlerdi. "Hoş geldiniz." Diyerek onları içeri buyur ettim. "Hoş bulduk canım." Annesi ve babası içeri geçerken ben de arkalarından ilerledim. "Evi neden böcek basmış?" Dedi alfa. Annesi ise kızgın bakışlarını eşine gönderiyordu. "Orman köşelerinde ev olursa o yüzden basar." Sözlerini bastıra bastıra söylüyordu. Eşi ise "Hayatım orada tam 3 yıldır yaşıyoruz. Bir kere bile basmadı." Dedi. "Şimdi bastı ama. Bak evimizden de olduk."
"Seninle bu konu hakkında daha fazla tartışmayacağım." Dedi babası. Annesi ise bunu umursamadı. "Yoongi, evladım otursana." Yanında ki boşluğu gösterince mecburen oraya geçmiştim. "Babaannesinin bebeği ne yapıyormuş? Orada rahat mıymış?" Diyerek karnımı okşadı.
Onlara yalan söylemiştik. Bu bebek Hoseok'tan değildi ve bunu öğrendiklerinde çok kızacaklardı. Belki de benden nefret edecek ve bizi istemeyeceklerdi. Of! İçim böyle hiç rahat değildi. "Doğsan da seni sevsek." Bana baktı. "Bir yere mi gidecektiniz?" Kafamı olumsuz bir şekilde salladım. "Elbisen çok yakışmış." Kibarca teşekkür ettikten sonra alfa "Ben de bunları Yoongi'ye yeni aldım. Ona kalsa pijamalarla gezmeye devam edecek." Dedi gülerek. Komik miydi şimdi bu?
"Güzel bir omegasın Yoongi. Hamilelikle daha güzel olmuşsun. Hazır bu elbise elindeyken bunu kullanmalısın." Sesini biraz kısarak konuştuğunda yutkunmuştum. Bu kadın ne diyordu böyle?
"Neden bu kadar geç geldiniz?" Dedi Hoseok. "Annen bir türlü bavulunu hazırlayamadı ki. Ben sabahın köründe iki parça bir şey koyup onu araba da beklerken havanın kararmaya başladığını fark ettim. Neyse ki annen beni daha fazla bekletmeye kıyamadığı için (!) ay çıkmadan geldi." Annesi göz devirdi. "Lazım olan şeyleri aldım sadece. Niye bu kadar abartıyorsun?"
"Abartan benim yani?" Kavga mı edeceklerdi? "Anneciğim ve babacığım isterseniz siz dinlenin. Ben de akşam yemeğini hazırlayayım." Alfa gerginleşen ortamı yatıştırmak için elinden geleni yapıyordu. "Sana kaç kere şu eve hizmetçi tut dedim oğlum. Neyse siz oturun da ben kalkayım. Bu adamın yanında kalırsam kavga etmeye devam ederim." Aslında yemek yemek için çok geç kalmış olabilirdik ve ben biraz fazla acıkmıştım. Uykum da gelmişti sanki. Bebek ve ben bekleyebilirdik ama.
.......
Annesi dakikalar sonra masayı hazırladıktan sonra bizi çağırmış ve ben de yerimde duramayarak direkt olarak boş sandalyeye oturup tabağımdakileri yemeye koyulmuştum. Acıkmıştım. Hem de çok.
"Evi yarın ilaçlayacaklarmış. Bir hafta da anca geçebilirmiş dediler." Annesinin dediğini duyunca yutkunmuştum. 1 hafta burada mı kalacaklardı? Umarım yanlış bir şeyi ağzımdan kaçırmazdım. "Bana kalırsa orayı satıp burada ki dairelerden birine yerleşmeliyiz." Dedi annesi. Yakında olurlarsa benim için hiç iyi olmazdı. "Ama boş ev yokmuş." Üzgünce tabağındakileri kaşıkladı.
"Yarın bir toplantım var. Sen Yoongi'yle kalırsın değil mi anne?" Ben kendime de bakabilirdim ama çok bakamazdım. Yani kalması iyi olurdu benim için. "Tabii ki de kalırım oğlum."
"Yarın ben de seninle geleyim. Burada kalırsam deliririm." Diyen babasına annesi kötü bakışlar atmıştı. "Aman git. Seni burada isteyen yok zaten." Esneyen annesini görünce benim de esnemem gelmişti. "Uykum geldi benim." Benim de uyumam lazım. Hem de hemen.
Yemeğimi yedikten sonra gözlerimi Hoseok'a kenetledim. Kendi odamda kalmam mümkün değildi. Birlikte kalacağımız için de elbiselerimi o odaya taşımıştık. "İyi o zaman hep birlikte yatalım." Dedi Hoseok.
Herkes yemeğini bitirdikten sonra annesi ve babası misafir odalarından birine geçmişti.
"Sen benim yatağımda yat. Ben de yerde yatarım." Dediği şeye kulaklarıma inanamadı. "Hayır, bunu kabul edemem. Sakın yerde yatmaya kalkma. Yoksa sana çok kızarım." Dedim. Kendi odasında yerde mi yatacaktı bir de? "Hadi gel." Yatağa girip üstümü örttüm. Gözlerim artık kendiliğinden kapanıyordu.
"Tamam ama biraz işim var." Diyerek bilgisayarını işaret etti. "Sen uyu." Daha fazla diretmeyerek gözlerimi kapattım.
.......
"Günaydın uykucu omega." Bana gülümseyerek bakan alfaya "Sana da günaydın." Dedim. Yataktan kalktı. "Ay ben elbiseyle mi uyumuşum?" Tamamen buruşmuş görünüyordu. "İşte bu yüzden pijamaları seviyorum."
"Benim hemen çıkmam gerekiyor. Sen annemle bir şeyler yersin." Dedi. "Eee sen ne olacaksın?" Takım elbise giymişti yine. Böyle aşırı ciddi görünüyordu. "Ben yerim bir şeyler." Diyerek odadan çıktı. Ben ise üstümdeki bu elbiseden kurtularak pijamaları geri giymiştim.
"Günaydın Yoongi." Yine açtım. Çok kilo almıştım ya. Nasıl verecektim ki bunları? "Günaydın." Kızarmış ekmeklerden bir tanesini alarak içine kaymakla bal sürdüm. Böyle çok güzel oluyordu. Biraz da dondurma olsaydı onu da sürerdim. Öyle çok daha güzel olurdu.
"Sana bir şeyler vermek istiyorum." Kısa süreliğine kaybolmuş ve elinde koca kutularla geri dönmüştü. Hepsi de paket içinde olduğu için ne olduğunu da bilmiyordum. "Bunlar ne?" Dedim. "Zamanı geldiğinde açman gerekecek şeyler." Biraz korkmuş olabilirdim. "Ama istersen bakabilirsin." Elimi peçeteye silerek en üstte ki paketi açtım ve onunla birlikte gözlerim de sonuna kadar açılmıştı.
Pembe tüllü bir gecelik mi? "B-bu ne?" Dedim. "Görünce anlayamadın mı?" Anlamak istememiş olabilirdim belki. "Yoongi bunu söylemeli miyim bilmiyorum ama ben seni araştırdım." Dediği anda kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Araştırmış mıydı? Kötü şeyler olacaktı kesin. Beni istemeyecekti. Hatta bebeğimi onlara yamamaya çalıştığımı düşünecekti. Bana çok kızacaktı.
"Erkek arkadaşın seni defalarca aldatmış ve sen bunu çok geç öğrenmişsin. Bunun için çok üzgünüm ama oğlumun hayatına girdiğin için de mutluyum tabii. O çok yalnızdı. Üzgündü. Hayatında kimseyi istemiyordu ama sana küçük bir kapı araladı. Seni ve bebeğini kabul etti. İnan bana bu çok güzel bir şey. O seni kabullendiyse biz de sizi kabullendik." Düşündüklerimin tam tersini mi duyuyordum şu an?
"Sen çok güzel bir omegasın. Her alfanın isteyeceği bir omegasın ama erkek arkadaşın bunu anlayamayacak kadar salakmış. Sakın bunun için üzülme. Bundan sonra biz varız. Hoseok ve sen birbirinizi iyileştireceksiniz. Bunları da öylesine almadım. Aranız da bir şeyler olacağına inancım tam."
Gözlerimi kaçırarak başka yere bakayım derken geceliği tekrar görünce yanaklarım kızarmıştı. "Ben bir anne olarak artık oğlumun mutlu olmasını istiyorum. Nişanlısı için üzülmesi normal. Onu anlıyordum elbette ama dünyaya kendini kapatmıştı. İşten eve. Evden işe... Sürekli böyleydi. Yaşamıyor gibiydi ama şimdi böyle değil. Sen varsın. Bebeğin var. Hayatında birileri var artık."
"Bakın bu hayalinizin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu sanmıyorum. Boşuna almışsınız bunları." Dedim. "Sen bunları dolabına koy yine de." Dolaba mı koyayım? "Hatta sen karnını doyurmaya devam et. Ben koyarım." Neler diyordu böyle?
"İkiniz de mutlu olun istiyorum sadece." Tek kelime edemiyordum. Kadın kafasına koymuştu bir kere.
Kahvaltımı hızla bitirdikten sonra koltuğa uzandım. Hareket etmek o kadar zordu ki artık şu bebeği doğurup rahatlamak istiyordum ama daha çok vardı.
________
Hoseok'un annesine bu ficte biraz🤏 katlanıcaz☺️☺️💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pregnant Omega |Sope✔
Roman d'amourHoseok hastaneden dönerken genç, güzel ve hamile olan bir omega görmüştü.