26

512 62 29
                                    

"Yoongi? Yoongi uyan." Dürtüldüğümü hissederek gözlerimi açtım. "Ne oldu?" Uykum vardı hala. "Burada bir yerlerin tutulacak." Kafamı sağa sola sallayıp "Hayır, ben burada kalacağım." Dedim. "Olmaz böyle."

Kollarını kaldırarak bedenimi sarıp beni havaya kaldırmıştı. O kadar yorgundum ki karşı çıkacak halim bile yoktu. "Ben özür dilerim omegam. Üzgünken seni bir kez daha üzdüğüm için çok özür dilerim. Ben iğrenç bir eşim. Aklıma bir anda saçma sapan düşünceler doluştu." Boğazında ki çıkıntı oynamıştı. "Beni affedebilecek misin?" Beni bir yatağa bıraktıktan sonra üzerime eğildi. "Seni geç bulmuşken kaybetmek istemiyorum."

Gözümün hemen altını öptü. "Beni affeder misin?" Dedi. "Affederim. Affederim Hoseok." Elini saçlarımda gezdirdi. "Şimdi uyu. Ben ikinizin de yanındayım." Uyuma fikri şu an en son düşünmem gereken şeydi ama o kadar yorgundum ki gözlerimi zor açık tutuyordum. Zaten çok fazla da dayanamamıştım. Hemen uykuya teslim olmuştum.

......

"SİZİ! SİZİ VAR YA SİZİ ŞİKAYET EDECEĞİM! SİZ BİTTİNİZ! BU HASTANE BİTTİ!" Duyduğum sesler gözlerim kapalıyken kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Bu ses neden bu kadar tanıdıktı? "Bay Jung! Bay Jung lütfen sakin olun." Ve bir kız sesi... "Nasıl sakin olayım?!" Sesi bu sefer daha az çıkmış ve etrafa kısa bir bakış atarak doğrulmuştum olduğum yerde.

"Bay Jung tamam avukatınız geliyor. Yakında burada olacak." Bu Minji'nin sesiydi ve onun ardından duyduğum İngilizce kelimeler... Anlayamıyordum. Neler oluyordu? "Tamam, iyiyim." Yataktan kalkarak koridora çıktım. Hoseok elinde birkaç kağıtla sinirli bir şekilde duvara yaslanmış duruyordu. Tam karşısında da doktor vardı. Yoksa kötü bir şey mi olmuştu? Oğlum ölmüş müydü?

Gözlerim dolarken koşarak onların yanına gittim. "Hoseok bir şey mi oldu?" Dedim korkarak. Bunu kaldıramazdım. Gerçekten kaldıramaz ve ben de ölürdüm.

Alfa gülümsemeye çalışarak ellerini yüzüme yerleştirdi. "Yoongi oğlumuzun hiçbir şeyi yokmuş. İyiymiş. Sadece normal bir hastalıkmış."

"B-bu dediklerin gerçek mi?" Kafasını salladı. Üzerime inen rahatlık sayesinde ona sarılmıştım sıkı sıkı.

Sağlıklıydı oğlum. Hiçbir şeyi yoktu.

"Sonuçlar karışmış. Ben de onların bu ufacık (!) hataları yüzünden bir bedel ödemeleri gerektiğini düşünüyorum." Birbirimizden uzaklaştığımızda bize bakan üçlü hala duruma alışamamış gibiydi. "Hepiniz gidebilirsiniz. Çevirmene de teşekkürlerimi sunun." Dedi Hoseok.

"Peki ya İlsung nerede? İyi mi şu an? Yanlış teşhis yüzünden bir şey yapmışlar mı?" Dedim panikle. Oğlumun kılına zarar gelirse burayı yakardım. "Hayır, hiçbir şey yapmamışlar neyse ki. Şu an ateşi düşürüldü ve uyuyor." Tekrardan rahatlamıştım. Dün öyle bir şey çökmüştü ki üzerime ben konuşacak hali bile bulamamıştım.

"Onu görebilir miyim?" Dedim. "Gel." Diyerek elimi tuttu ve beni kendisiyle ilerletti ve yakında olan bir odaya götürdü.

Oğlum yatakta uyuyordu masum masum. Yanında ki sandalyeye oturup küçük elini ellerimin arasına alıp öptüm uzunca. "Oğlumuz gayet iyi." Diyen Hoseok arkama geçti. "Bir şey yapmamışlar değil mi alfa?" Kafasını aşağı yukarı salladı.

"Ne zaman çıkabileceğiz peki?" Dedim. "Onu bilmiyorum ama çok uzun sürmez bence. Sonuçta ateşi düştü." Hoseok'ta karşımda duran sandalyeye geçip otururken ailesi de birkaç dakika sonra gelmişti.

"Hoseok? Verdiğin haberleri alır almaz soluğu burada aldık oğlum." Dedi annesi. Bir hemşire gelip seruma bakıp çıkmıştı. "Avukatlarıma haber verdik. Onlar gelince detaylı bir şekilde konuşup hukuki süreci başlatacağım."

"Sen bizimle gelmeyecek misin yani?" Dedim. "Sanırım." Bu cevabı beklemiyordum. Birlikte döneriz diye düşünmüştüm. "Ne zaman geleceksin?" Dedim bu sefer de. "Bilmiyorum ama çok uzun sürmez." Kafamı sallayarak oğluma döndü bakışlarım. Bizim için ne de çok uğraşıyordu. Halbuki yatakta yatan onun çocuğu bile değilken. Kendimi ister istemez kötü hissediyordum. Eski sevgilim yüzüme bile bakmaya tenezzül etmezken Hoseok gözlerini bizden ayırmıyordu.

Neden yanlış insanla birlikte olmuştum ki bunca yıl? Neden en güzel zamanlarımı onun gibi birine harcamıştım? Ne gereği vardı?

Düşündükçe kendimi aptal gibi hissediyordum. Bana her kötü davrandığında bunu görmezden gelmeye çalışıyordum. Neden yapıyordum ki bunu? Ondan hamile kalmak gibi bir aptallığı neden yapmıştım ki?

"Yoongi iyi misin canım? Daldın gittin." Dedi Hoseok'un annesi. "İyiyim." Diye cevapladım onu. "Yoongi sen benimle 2 dakika gelsene." Çıkmak istememiştim oğlumun yanından ama annesi de kırmak istemediğim için mecburen kalkıp onunla odanın dışına geçmiştik.

"Onu düşünme." Dediğinde anlayamadım. Kimden bahsediyordu? "Ne?" Ellerini kollarıma koydu. "Eski sevgilini diyorum. Onu düşünme." Gözlerim şaşkınlıktan kocaman olmuştu. "Siz bunu nasıl-"

"Ben anlarım." Nasıl anlardı? Yani ne yapmıştım da anlamıştı? "Onu düşünme tamam mı? Yanında biz varız. Biz senin aileniz. Onu düşünüp üzülme." Gülümsedi. "Sizi çok seviyoruz." Duygusallaşmanın verdiği hisle ona sarılmıştım. "Teşekkür ederim." Dedim sessiz bir şekilde.

"Asıl biz size teşekkür ederiz. Oğlum sizin sayenizde iyi şu an. İyi ki varsınız. Biliyorum dün bir anda sinirlendi ve beklemediğin şeyler söyledi sana. Bunu ben de beklemiyordum açıkçası. O da seni kıracağını düşünemeden etti o lafları." Kendisinin de üzgün olduğu belliydi.

"Oğlum böyle biri değil Yoongi. Sadece düşünmeden konuştu. Ben onun adına çok üzgünüm. Umarım aranız iyi olur." Dedi. "Konuştuk biz. Hallettik o meseleyi." Dedim. "Gerçekten mi? Çok sevindim." Benimle bu konuşmayı yapmak için buraya çağırmıştı demek. "Sizin çok mutlu bir aile olmanızı istiyorum. Umarım aranız hep iyi olur."

.....

İlsung artık iyiydi. Hastaneden çıkar çıkmaz bavullarımızı toplamıştık. Hoseok ise burada kalacaktı. Belki bir umut bizimle gelir diye düşünmüştüm ama gelmeyecekti. İlsung uyurken ben de dolapları son kez kontrol etmiş ve bir şey bırakmadığımızdan emin olmuştum. Zaten bir şey kalsa Hoseok getirirdi. Bu kadar uğraşmama da gerek yoktu.

"Yoongi?" Diğer odadan gelen sesin sahibi buraya gelmişti. "Efendim." Dedim dolabı kapatırken. "Sizi özleyeceğim." Diyerek yanıma geldi.

"Sen gelene kadar çalışmama gerek var mı?" İlsung gözlerini açar gibi olmuştu. Umarım uyanmazdı. "Gerek olacağını sanmıyorum. Zaten sizden hemen sonra orada olacağım."

"Peki." Kırmızıya bürünen gözlerini gözlerime çıkardı. "Nasılız? İyi miyiz?" Dedi emin olmak istercesine. "İyiyiz." Alınlarımızı birleştirdi. "Seni seviyorum." Dedikten hemen sonra dudağımı öpüp geri çekilmişti. "Hadi gidelim."

Bizi havaalanına bıraktıktan sonra uçağımıza geçerek yerlerimize oturmuştuk. "İnince bize geçelim mi Yoongi?" Dedi babası. "Size rahatsızlık vermesek?" Eve gidip dinlenmek istiyordum aslında. "Yok canım ne rahatsızlığı? Hem Hoseok'ta yok. Sıkılırsınız. Yalnız kalmamış olursunuz da."

Yarım yamalak gülümseyerek bebeğime döndüm. Uyanalı çok olmuştu. Uslu uslu kucağımda oturuyordu. Arada kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Anlatmak istediği çok şey vardı bebeğimin. Onu uzun uzun dinleyecektim.

Gözlerini bana dikmiş ve az önce ağzına sürdüğü parmaklarını bana sürmeye çalışmıştı.

"Eve gidince kek yapar yeriz." Dedim oğluma. "Üzerine de çikolatalı sos dökeriz. Imm! Leziz olur." Dediğim anda heyecanlanır gibi oldu. "Sonra bir güzel yeriz. Kimse görmeden bitiririz." Diyerek burunlarımızı sürttüm. Hemen ardından da minicik öptüm.

Göz kırptım. "Ama bugün yapamayacağız. Artık Hoseok baban gelmeden yarın yapıp yeriz." Dedim gülerek.






































_____

Nasıl korkuttum sizi amaaa eheheee

Bebiş de iyi artık rahat bir oh çekebiliriz

❤️✨






Pregnant Omega |Sope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin