İki bölüm sonra final, özleyeceğim sanırım?
İyi okumalar! 🤍
—
Dazai,
Geçen bahsettiğim o korkunç olayın devamını anlatacağım şimdi.
Seni beklerken kapı sertçe çaldı, huzursuz hissederek kaşlarımı çattım ve pastayı masaya koyup kapıyı açmaya gittim.
Polisler tarafından karşılanınca içimdeki huzursuz his arttı.
"Buyurun?" dedim şüpheli bir ses tonuyla.
"Başsavcı Dazai Osamu'nun yakını siz misiniz?" ses tonu öyle sertti ki insanı istemsizce geriyordu.
"Evet ama neden soruyorsunuz?"
"Kendisi maalesef ki sokak ortasında bir cinayete kurban gitti, sorgu için bekleniyorsunuz."
Söylediği şeyle kalakaldım, gözlerim korkuyla açılmış refleks olarak elimle ağzımı kapatmıştım.
Gözlerimin önüne gelen anılarla kendimi tutamadım "beni ona götürün lütfen." dedim. Sırtımdan terler boşalıyor, gözlerimin önü kararıp duruyordu.
"Olay yeri inceleme devam ediyor, lütfen karakola gelin."
Hayır diyerek başımı hızla iki yana salladım, seni görmem lazımdı. Bugün doğum günündü böyle bir şey olamazdı.
"Lütfen zorluk çıkarmayın." deyip kolumu tutmaya çalıştıklarında kollarımı çekerek geriye gittim.
"Bırakın yanına gitsin. İfadeyi sonra da alırsınız kaçacak hali yok ya."
"Emredersiniz Amirim." dediğinde az önce konuşan adama baktım, elinde sigara umursamaz tavırlarla seyrediyordu olan biteni.
Ayakkabılarımı nasıl giydiğimi bile hatırlamıyorum, tek dileğim seni görmek istemekti.
Etraftaki kalabalık ve olay yeri incelemenin orada olduğunu görünce anladım geldiğimizi.
Polisleri beklemeden indim arabadan, yanına koştum ismini haykırarak. Şeritten geçmeme izin vermediler her ne kadar debelensem bile.
Ağlamamın ardı arkası kesilmiyordu, sakinleştiğimi düşünüp bıraktıkları anda hızla aştım şeridi.
Yanında geldiğimde eğildim ve elim titreye titreye ceset torbasını açmaya çalıştım, artık hiçbiri bana karışmıyor öylece izliyordu acı çekişimi. Solgun yüzünü gördüğümde titremelerim çoğaldı, ellerimi soğuk yüzüne götürdüm.
"Dazai." diyebildim, "Dazai neden burada yatıyorsun, evimize gidelim."
Başımı artık atmayan kalbine yasladım, bir umut kalp atışlarını duymak istedim ama nafileydi. hıçkırıklarım boğazıma dizilmiş nefes almamı engelliyordu.
"Bugün doğum günün, yeni yaşına gireceksin daha."
Gözlerimle etrafı taradım, kanla kapanmış papatya tacını ve yanında nefret ettiğim halde hâlâ almaya devam ettiğin küçük kavanozlardaki incir reçellerini gördüm.
"Dazai hani barışmıştık, neden bana böyle yapıyorsun?" öldüğüne inanmak istemiyordum. Dazai ben daha birisini kaybetmeyi istemiyordum.
"Chuuya." diye birinin seslendiğini duydum ancak dönüp bakamıyordum bile. "İşlerini yapamıyorlar, bırak yapsınlar." dedi. Sanki gözlerimi senden çeksem kaybolacakmışsın gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
m.
Fanfic#soukoku seni bana geri ver sevgilim. [tw | kan, ölüm, self harm, intihar.]