İyi okumalar:)Islak kirpiklerimin altından ona bakarken, sırıtışını gördüğümde midem bulamıştı. Bana yaptıklarını, yaşattıklarını kabul edebilirdim ama Vegas, onun kuzeniydi, vicdan azabı çekmeden ona bu kadar şey yaşatıp üstüne yaptıklarından pişman olmamış bir şekilde karşıma geçip gülümsemesine anlam veremiyordum.
Kabullenemiyordum.
Her zaman gözlemci bir insan olmuşumdur. Bana veya çevreme zarar verebileceğini düşündüğüm kimseyle yakınlaşmıyor, konuşmuyordum. Çünkü sevdiklerim her zaman önceliğim olmuştu. Onların zarar göreceği ve canının yanacağı bir durumda pişmanlık yaşayan ve ağlamaktan dolayı sabahları şiş gözlerle uyanan hep ben olurdum.
Tankhun gibi birisiyle nasıl arkadaş olabilmiştim, onun gerçek kişiliğini nasıl görememiştim, evime, ailemin yanına nasıl yaklaştırmış, aynı masada nasıl yemek yiyebilmiştim bilmiyordum.
Tabii, birileri tarafından dışlanan ve zorbalann birisi olduğum için, onun nasıl bir insan olduğunu anlayamamamın suçunu buna atabilirdim. Kimi kandırıyorum ki? Ben gözünün önünde ki kocaman tehlikeyi göremeyen aptalın tekiydim.
Elini sıkıca bileğime sardı ve kendine doğru çekip yerden kalkmamı sağladı. Dengemi kuramadan, göğsüm göğsüne çarptığında hızla bileğimi elinden kurtradım ve onu itip aramıza mesafe koydum. "Bırak beni."
"Seni bırakmak mı?" Başını öne eğip kahkaha attıktan sonra bana bakıp, alay dolu olan bakışlarını yüzümde gezdirip sırıttı. Başını yana eğip, "Senin için neleri riske attığımı bilmiyorsun, Pete." dedi ve eli tekrardan bileğimi kavrarken aramızdaki mesafeyi kapatıp sırtımı duvara çarpmama sebep oldu. "Ne babam ne de kardeşlerim, hepsini, senin için yok saydım."
Arkasını dönüp beni de peşinden sürüklerken elinden kurtulmaya çalışıyordum ama lanet olası beni o kadar büyük bir güçle tutuyordu ki karşı koyamıyordum. "Tankhun bırak." Elinde ki anahtarla biraz uzağımızda duran arabasının kapılarının kilitlerini açtı.
"Babam, şu an evde kafayı yiyor." Devamını dinlemedim. O kendi kendine konuşmaya devam ederken korkuyla atan kalbimi görmezden geldim ve kaçıp köşeye saklanan cesaretimi, onunla birlikte kalan bir parça aklımı kullanarak bacağına tekmemi geçirip yere düşmesini sağlarken bileğimi elinden kurtardım ve arkamı dönüp koşmaya başladım.
Aklını kaçırmıştı ve sağlıklı düşünemiyordu. Vegas'a olan nefreti ve bana karşı olan takıntısını aşk sanması onu hastalıklı bir psikopata dönüştürmüştü ve eğer beni yakalayıp arabasına bindirirse bundan sonra başıma neler geleceğini tahmin edemiyordum. O yüzden tüm vücudum korkuyla titrese ve bacaklarımın beni taşıyamadığı anda yere düşecek olsam bile durmadım ve koşmaya devam ettim.
Kafamı çevirip omuzumun üzerinden ona baktım. Çoktan onu düşürdüğüm yerden kalkmış ve çatık kaşlarıyla peşimden koşarken ağzından küfürler ve tehtidler savuruyordu. Kalbim bir kez daha korkuyla çarptığında, elimi cebime attım ve telefonumu çıkarıp Vegas'ın adının üzerine basıp onu aradım. Düzensiz nefeslerimin arasından, aramama cevap vermesi için dua ederken sola döndüm ve bir ara sokağa girip koşmaya devam ettim.
Telefon çalıyordu ama Vegas açmıyordu. En son, telesekreterin sesini duyduğumda telefonu kulağımdan çekip aramayı sonlandırdım. Geriye dönüp baktığımda Tankhun'un artık peşimde olmadığını görmemle durdum ve derin bir nefes alıp sırtımı duvara yasladım.
Bugün kurtulmuştum ama peki ya diğer günler. O benim peşimde böyle dolanmaya devam ederken nasıl yaşayabilirdim ki? Kendimi Vegas'a nasıl açıklayabilirdim? Gözlerim dolmaya başlarken, rehberden annemin numarasının üzerine basıp telefonu kulağıma yasladım. Öne doğru eğik olan başımı kaldırıp gözlerimi açtığım an karşımda bana öldürücü bakışlar atan Tankhun'la göz göze geldiğim de, ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLANTIS || VegasPete
Fanfiction"VegasPete" Ben Pete Phongsakorn Saengtham seni ezmeden yoluma devam etmeyeceğim Vegas Kornwit Theerapanyakul.