Bölüm 5

275 33 44
                                    

İyi okumalar:))

Hayatın bazen karşımıza ne çıkaracağını asla bilemeyiz ve planladığımız şeyler hiçbir zaman istediğimiz gibi gitmez. Hayaller kurarız, geleceğimiz için kendimize bir yol çizeriz ama bunlar yalnıza hayat izin verdiği sürece gerçekleşebilir.

Bütün planlarım bir kaç saniye içinde yerle bir olmuştu. Kendime yenildim ve onu öptüm ama nedense hiçbir pişmanlık kırıntısı dahi yoktu içimde. Bu kadar zayıf mıydım gerçekten? Tek bir öpücükle, beni paramparça eden adamı bu kadar kolay affedebiliyor muydum?

Cevabın hayır olması için her şeyimi feda edebilirdim ama değildi. Onu seviyordum. O kadar zayıftım ki ona olan sevgime bile yeniliyordum. En başından ona yaklaşmamalıydım. Beni kırdığı an uzaklaşıp başka bir okula nakil olmalıydım. Annemin tek bir hayır cevabı elbette beni yıldıramazdı ama içten içe okulda kalıp yine de onu görmek istiyordum. Çok acizim değil mi? Kalbimi avuçları arasında sıkıp canımı yakan bir adama bu kadar muhtaç olduğum için çok acizdim.

Elleri yumuşak bir dokunuşla belimin üzerinde dururken, düzenli alıp verdiği nefesleri saçlarımın arasına karışıyordu. Birkaç saat önce onu öptükten sonra yatağına geçmiş ve şimdi sıkıca birbirimize sarılıyorduk. O uyuyordu, ben ise kafa karışıklığımla uğraşıyordum. Bana aşık değildi ya da beni sevmiyordu, biliyordum ama sanki bana muhtaçmış gibi yanında tutmak istemesi çok garip geliyordu.

Elimi sırtında yumuşak bir dokunuşla gezdirmeye başladım. Her an kaçıp gitmemeden korkuyormuş gibi sıkıca sarılmıştı bana. Onu korkutan bir şeylerin olduğunun elbette farkındaydım ama söz konusu Vegas olunca bir şeylere temkinli yaklaşmayı ister istemez öğreniyordunuz. İstediği zaman çok iyi rol yapabiliyordu ama bu sefer oyun oynamadığını biliyordum. "Ne oldu sana?" Fısıldayıp başımı kaldırdım ve yüzüyle aynı hizaya geldim. Göz altları yorgunluğunu ele verircesine koyu halkalara sahipti. Sağ elimi sırtından çekip yanağına koydum ve başparmağımla yüzünü okşadım. Uyurken o kadar savunmasız, masum ve zararsız görünüyordu ki bir an için 'Acaba bana yaptığı kötülükler benim hayal ürünüm mü?' diye bile düşünmüştüm.

Kıpırdandı ve tutuşunu sıkılaştırıp beni kendine daha çok çekti. Alnım çenesine çarpınca acıyla küçük bir inilti çıkardım. "Pete?" Uykulu ve boğuk çıkan sesi canımın acısını anında unuttururken beni kendinden biraz uzaklaştırıp endişeli bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Canını mı yaktım?"

"Sorun değil." Gülümseyip kollarının arasından çıktım ve elimle başımı destekleyip vücudumu biraz kaldırdım. "Sen iyi misin?" Ses tonum anında ciddi ve birazda telaşlı bir hâl alırken sırt üstü döndü ve bakışlarını tavana sabitledi.

"Seninleyken çok iyim." Dudağının kenarı kıvrıldı ve uzanıp boşta kalan elimi tuttu.

"Vegas," Başını döndürüp bana baktı. Gözlerinde ki parıltılarla gülümsemeye devam etti. "bir sorunun var farkındayım. Anlatmak ister misin?"

O da benim gibi yan dönüp eliyle başını destekledi ve vücudunu biraz kaldırdı. "Bunu da nerden çıkardın?"

Sıkıca tuttuğu elimi kaldırıp yüzüne koydum ve başparmağımla göz altını okşadım. "Sanki hiç uyumuyor gibisin. Bana birkaç hafta önce ki kendimi hatırlatıyorsun."

"Bir sorun yok. Sen burdasın, her şey yolunda." Elimi yüzünden çekip dudaklarına bastırdı ve sulu bir öpücük kondurdu.

"Peki ya gidersem?" Derin bir nefes verdim ve suratında ki ifadenin mutluluktan endişeye nasıl dönüştüğüne saniye saniye şahit oldum.

"Pete, gidecek misin?" Yavaşça başımı salladım. Endişeli ifadesi üzüntüye dönerken dolan gözlerini saklama gerkesinimi duymadı. Hayır, birkaç hafta önce tüm okula rezil ettiği çocuğa aşık olamazdı değil mi? "Gitmesen."

ATLANTIS || VegasPeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin