Çocukken, sessiz, sakin ve hep başkaları tarafından korunmaya muhtaç bir çocuktum. Anne, babamızdan ya da ağabey, ablamızdan bahsetmiyorum, benimle yaşıt olan çocuklardan söz ediyorum. Onlar tarafından her zaman korunmak zorundaydım. İçine kapanık bir çocuktum ve annem beni zorla avden çıkarıp kapının önünde arkadaşlarımla oynamam için ikna ederdi. Ne kadar karşı gelirsem geleyim, en sonunda kazanan hep o oluyordu.
Arm adında bir arkadaşım vardı. Ne zaman diğer çocuklar tarafından şiddet görmeye başlasam küçücük boyuna rağmen onlara kafa tutar, gerekirse benim için kavga ederdi. Onunla çok yakın değildik ama her zaman benim canımın yanmasındansa kendi canının yanmasını tercih ediyordu. Neden böyle bir şey yaptığını onlar taşındıktan sonra öğrenmiştim.
Arm'ın küçük bir kardeşi varmış. Bir gün kardeşi arkadaşlarıyla kavga ederken, Arm'dan yardım istemiş fakat Arm, ona bu sorunu kendisinin halletmesi gerektiğini söyleyip yardım etmemiş. Sonra gözlerini beş saniyeliğine kardeşinden ayırmış ve geri döndüğünde ise ona bir arabanın çarpıp, kanlar içinde yerde attığını görmüş. Kardeşini kurtaramamışlar ve Arm hep bunun pişmanlığıyla yaşamış. Bu yüzden yardıma ihtiyacı olan herkese yardım edip gerekirse kendi canını yakıyormuş.
Bunları size neden anlattığımı biliyor musunuz? Çünkü küçük Arm'ın görevini şimdi ben üstlenecektim. Vegas'ı koruyacaktım ve ona karşı yapılan her hamleyi kendim karşılayacaktım. O gün bahçede Vegas'a, Tankhun'la birlikte olduğumuzu söylediğimde yüzünde gördüğüm ifadeyi size anlatmam gerekirse, hayatında ki en değerli varlığı kaybetmiş gibiydi. Öfke, kıskançlık veya kin yoktu. Sadece hayal kırıklığı ve kaybetmiş olmanın verdiği üzüntü vardı. Sıkıca sarılmak istedim. Yemin ederim ona sıkıca sarılıp yalan söylediğimi haykırmak istedim ama Tankhun'un onun canını yakmakla neyi kastettiğini bilmeden bunu yapamazdım. Sonunda da öğrenmiştim ve eve gidip içim çıkana kadar kustuktan sonra, kendimden geçene kadar ağlamıştım.
Onu dövüyorlardı. İstedikleri bir şeyi yapmadığında veya canları sıkıldığında. Sopayla, kemerle hatta bazen buz gibi suyun altında onu kendinden geçene kadar dövüyorlardı ve buna rağmen Vegas hâlâ onlarla yaşamaya devam ediyordu. Bu zaman kadar onu her gördüğümde, benim aksime onun güçlü duruşunu kıskanırdım ama bu sadece yaşadıklarını gizleyebilmek için takındığı bir maskeymiş aslında. Tankhun'un ondan neden nefret ettiğini hiç bir zaman anlamıyordum bunu biliyorsunuz ama o günün akşamı beni zorla götürdüğü evinde, odasında bunları açıklığa kavuşturmuştu ve eğer daha iyi bir tanım olacaksa dehşete düşmüş bir şekilde onu dinlemiştim.
Tankhun benim bir üst dönemimdi fakat sınıf tekrarı yapıyordu. Aynı sınıfta olduğumuz için ve bana çok iyi davrandığı için onunla yakınlaşmıştık. Ya da ben öyle sanıyordum.
Kolumdan çekiştirerek zorla odasına girmemi sağladı ve peşinden kapıyı kapattı. Kolumu elinden kurtarıp ondan uzakta olan bir koltuğa oturduğumda anında yanıma gelmiş ayaklarımın dibine çökmüştü. Ellerimi buz gibi avuçlarının arasına alıp yumuşak bakışlarla bana baktığında sıkı tutuşundan kurtulmaya çalıştım ama o buna izin vermedi. "Ona neler yapabileceğimi sana anlattım Pete." Yumuşak bakışları anında karanlık bir hal aldı ve avuçları arasında ki ellerime tırnaklarını batırdı. "Vegas'a ne kadar çok aşık olduğunu biliyorum ama canı yanmasın diye senin de nelere katlanacağını da biliyorum." Başını hafifçe yana eğdi. "Ondan, neden nefret ettiğimi soruyordun hep." Sustu ve bir süre bekledikten sonra devam etti. "Sendin."
"Ne?" Titrek dudaklarımın arasından tek nefeslik bir soru çıktı ve oturduğum koltuğa daha çok sindim. Kaç farklı duyguyu aynı anda yaşıyordum bilmiyordum ama kendisini keskin bir şekilde belli eden hiç şüphesiz ki korkuydu ama kendim için değil, Vegas için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLANTIS || VegasPete
Fanfic"VegasPete" Ben Pete Phongsakorn Saengtham seni ezmeden yoluma devam etmeyeceğim Vegas Kornwit Theerapanyakul.