Etki

3 1 0
                                    


Ayla odaya döner dönmez kendini yatağın üstüne attı. Burası nasıl bir yerdi. Ve kimse neden ona oturup da bir açıklama yapmıyordu. Kendini çok yorgun hissetti. Bu kadar bilinmezlikle kafayı yemek üzere olduğunu düşünüp bir hışımla kalktı. Çalan zil sesi ile aynı anda lavabodan çıkan Sevinç, Aylayı hala giyinmemiş görünce:

-Temel beden dersin yok mu senin de dedi? Ayla programına bakıp kendinin de dersinin olduğunu gördü. Şu an bileklik ne onun gizemini çözmeliydi ama dersi vardı. Artık bir olay veya geç kalma yaşamak istemiyordu. Dalgın dalgın Sevince dönüp:

-Derse katılmama gibi bir hakkımız oluyor mu? diye sordu. Sevinç gülümseyerek:

-Var ama şu an harcarsan dört hakkından biri gider. Genelde biz onu özel günlere saklarız deyip göz kırptı. Ayla da bunu okul yönetmeliğinde okuduğunu hatırlayarak, içinden doğru ya diye kendine bu kadar dalgın olduğu için kızdı. Hiç enerjisi olmadığı halde dolabını açıp Sevincin formasına aynısı olan T-1 yazan eşofman takımını çıkardı. Ve giyinmeye başladı. Okulun birçok dersi için özel kıyafetler vardı. Hepsinin sol göğüs hizasında ise okulun arması işliydi. Pijamalarında bile bu arma vardı. Biraz fazla gereksiz markalaşma olarak bulan Ayla, hala sinirli şekilde formadan formaya geçiş yaptı. Hiç yoktan bu formanın rahat olmasından dolayı bir nebze iyi hissetti. Ve spor ayakkabılarını giyip, onu bekleyen kızlarla spor salonuna doğru yürümeye başladı. 

Spor salonu zemin katta kocaman bir kapı ile açılan ve okulun en geniş yeriydi. Bu okula ilk geldiğinde görüp beğendiği, hala da okulun en güzel yeri olduğunu düşündüğü yerdi. Merdivenlerden inip salona giderken bu fikrini kızlara da söyledi. Ebru biraz yüz çevirerek sporu pek sevmediğini ama salonun ileri teknolojisinin ona ilham verici bulduğunu söyledi. Sevinç ise değişen arka planların uzamsal branş derslerinde tasarlandıklarını söyledi.

Ve merdivenler bitip spor salonu gözüktü. Ayla içeride basket oynayan, voleybol oynayan, hatta tenis, badminton ne kadar spor dalı varsa uğraşan insanların olduğu kocaman salonun uzaktan ne kadar güzel gözüktüğünü düşündü. Etrafta son teknoloji ledler , müzik ve saha çizgileri skor tabloları vardı. Yerlerde bile sınır çizgiler ortasında ise müzik notaları şekiller ve insanın içini açan güçlü hissettiren renk geçişleri vardı.

 Sanki bir örümcek gibi ortada büyük bir alan ve örümcek kolların gibi simetrik kapılar vardı. Yukarıda ise insanların oturacakları tribünler bulunuyordu. Gerçekten Ayla hayran hayran etrafa bakarken ilerleyip başka bir kapıya giren Sevinci gördü, top oynayan insanlar arasından geçip Sevincin girdiği kapıdan o da girdi. Burası da diğer oda kadar olmasa da yine aynı şekilde döşenmiş bir küçük salon gibiydi. Uzaktan bir hocanın geldiğini görmesi ile oturduğu yerden kalkan insanların arasına karıştı. Ebru ve Sevinç ön kısımlara doğru ilerlediler. Ayla ise bir tık daha arkalarda durmanın daha doğru olduğunu hissederek konumunu bozmadı.

Önce koşma ile başladılar. Rüya gibi gelen bu okula, yaşadıklarına, çözemediği belirsizliklerde boğulmasına sinirli olan Ayla, koşarak hiç yoktan sinirini aktaracak bir kanal bulmuş gibi hissetti. Koştukça Koştu ve koştukça koştu. Artık nefes alamadığını fark edince durup derin nefesler almaya başladı. Hala içinde koşmak geliyordu ama bacakları hatta ciğerleri ona yardımcı olmuyordu

Hocanın yanına gelen bir çocuk uzaktan durmuş Aylayı göstererek kulağına bir şeyler fısıldadı. Hoca da biraz şaşırmış şekilde başını sallayıp çocuğu gönderdi. Hoca herkesin koşmayı bırakıp artık ısınma hareketlerine geçmesini söyledi. Ayla koşmaktan yorgun düşmüş bedenini sanki yere atar gibi bıraktı. Yerdeki ledlerden herkesin oturacağı yerlerin aralıkları birer yuvarlak ile belirlenmişti. Herkes gördüğü ilk dairenin içine geçti ve hocanın Kerem diye seslendiği, uzun boylu, atletik, esmer çocuk, ısınma hareketlerini yaptırmak için ortadaki turuncu dairenin içine doğru yürümeye başladı.

AYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin