Keigo'nun Touya'nın evine gelmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Touya, annesine Keigo gelirse ona, burada olmadığını, söyletmişti.
Sarı saçlı çocuk başta buna inanmamıştı ama Bayan Todoroki'nin üzerine gitmenin saygısızlık olacağını düşündüğü için kafasını sallayıp evine gitmişti.
Şimdi yatağında yatıyor, Touya'nın neden ona soğuk yaptığını hatta niye onu görmezden geldiğini düşünüyordu.
Yanlış hiçbir şey yapmamıştı.
"Kendimi camdan atacağım şimdi. Ben niye Touya'yı düşünüyorum ki amına koyayım? Zaten böyle olmasını istemiyor muydum?"
Keigo yatağında dönmüş, cama bakıyordu. Kendini halsiz hissediyordu özellikle de bugün yağmura yakalandıktan sonra.
Gözlerini yavaşça kapatmış ve uykuya dalmadan önce mırıldanmıştı. "O zaman niye bu kadar acıtıyor?"
Günün 15. hapşurmasıyla sınıftan çıkıyordu Keigo. Bugün önemli bir maçı vardı ve dün gece güzel uyuyamamıştı.
"Çok yaşa, iyi misin sen? Sabahtan beri hapşuruyorsun."
Takım arkadaşına bakıp kafasını salladı. "İyiyim, toz kaçmış olmalı."
"O toz götüne kaçsa bu kadar hapşurmazsın Keigo ama neyse. Koça sen hesap verirsin."
Keigo göz devirip, tuvalete gitti. Midesi bulandı ve kabine girip kusmayı bekledi. Çok beklemesine gerek bile kalmamıştı.
Elini ve yüzünü yıkamak için çıkmış, aynadaki yansımasını görünce yüzü buruşmuştu.
Gözünün altında morluklar, hastalıktan dolayı solgun teni her şeyi anlatıyordu. Takami Keigo hasta olmuştu ve ona rağmen maça çıkmak istiyordu.
Maçın ilk periyotu bitmek üzereydi. Oysaki Keigo'ya göre sanki dördüncü periyottaymış gibiydi.
Düdük çalınca Keigo, takım arkadaşlarının oturduğu yere gitti. Hepsi ona bakıyordu ve her biri farkındaydı, onun iyi olmadığının.
"Koç, Keigo'yu almalısın maçtan. Her an bayılacakmış gibi duruyor."
Keigo ona sinirle baktı ve "Hayır, oynayabilirim." dedi.
"Ne kadar da inatçısın!"
Koç ikisinede bakıp bir şey söylemedi. O da farkındaydı. Keigo iyi değildi. Ama çok iyi biliyordu ki Keigo inatçıydı. Oldukça.
"Keigo eğer üçüncü periyota kadar iyi iş çıkarırsan sana inanırım ama eğer kötü hissedersen seni alırım oyundan."
Keigo yutkundu ve kafa salladı. Sahaya doğru giderken Rin, Koç'a "İkinci bir MJ vakası mı yaşıyoruz?"demiş ve Koç kafasını sallayıp onu sahaya yollamıştı.
Keigo sahaya gittiğinde, maçı izleyenler arasında birini gördü. Bir çift mavi göz, beyaz saç ve yüzünde memnun olmayan bir ifade.
Keigo sırıttı ve oyuna odaklandı.
Üçüncü periyotta kendini daha kötü hissediyordu Keigo. Sanki midesi onu öldürecek gibiydi. Atış yaparken bulanan midesi ona 'sen mi büyüksün ben mi' der gibi meydan okuyordu.
Ve Keigo asla pes etmiyordu. Şimdiye kadar.
Atışı kaçırdı, koçtan mola isteyip tuvalete koştu. Herkes arkasından bağırıyordu ama şu an tuvalete gidip midesini çıkarmak istiyordu.
Kusarken başının ağrıdığını hissetti. "Keigo?" duyduğu sesle kaşlarını çattı. "Touya?"
Beyaz saçlı genç, tuvaletin kapısını açıp Keigo'yu yerde buldu. "O kadar salak ve inatçısın ki senin ağzına sıçasım geliyor Keigo."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hem ayranim dokulmesin hem gotum sikilmesin, dabihawks.
Historia Cortatouya; bizim orada bir laf vardir hem ayranim dokulmesin hem gotum sikilmesin keigo; sizin ora nere orospu cocugu not;kufur dolu, liseli dabihawks! alternatif evren. enemies to lovers!!(kismen?) anime;boku no hero academia. touya n keigo.