trois

207 24 11
                                    

"Seonghwa?"

Hongjoong, karşısında beklemediği kişi ile anın şokuyla şaşırmışça onun adını söyleyebilmişti sadece.

Seonghwa, önünde elinde iki tane poşet ile duruyordu. Hava soğuktu ve rüzgarlıydı. Rüzgardan kızıl saçlının saçları dalgalanıyordu.

Hongjoong soğuktan bedeninin titrediğini hissedince ürperdi ve tekrar kızıl saçlıya baktı.

"Kapıda kaldın kusura bakma sen aniden gelince şaşırdım yani beklemiyordum seni"

Seonghwa, onun bu haline hafifçe kıkırdadı.

"Sorun değil. San'dan evin adresini istemiştim. Gelip uğramak istedim gerçekten burası mı diye. Mağlum, San gibi birinden her an yalan yanlış bilgi alabilirim net öğrenmek gerek"

Bu sefer kıkırdayan taraf Hongjoong olmuştu.

"Haklısın. Gelmek ister misin içeri?"

"Ah peki. Bende bunları size getirdim"

Elinde ki poşetleri gösterdi ve ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi.

Hongjoong, kapıyı kapattıktan sonra ona mutfağı gösterdi.

İkili mutfağa gittikten sonra Seonghwa poşetleri masanın üzerine koydu.

Hongjoong, poşetlere bakmaya başladı.

Bir poşetin içinde meyveler, sebzeler, Hongjoong için abur cuburları, paketli birkaç yemek vardı.

Diğer poşette ise büyükannesinin ilaçları vardı.

2 gün önce büyükannesinin ilaçları bitmişti ama bir türlü müsait olup alamamıştı.

Şimdi ise karşısında ilaçları görünce şaşırmışça Seonghwa'ya baktı.

"Büyükannenin ilaçlarını aldım. Bittiğini öğrendim. Benim dedemle aynı hastalığa sahip olduğu için hangi ilaçlar alınacak biliyorum"

"Gerçekten gerek yoktu ama yine de teşekkür ederim"

"Rica ederim. Her zaman bana ulaşabilirsin"

"Sana birşey sora-"

Tam lafını tamamlarken büyükannesinin sesi ile duraksadı.

"Hongjoong, yavrum kiminle konuşuyorsun?"

Seonghwa, mutfaktan çıkıp salona ilerlemeye başladı.

Hongjoong bir anda onun ilerlemeye başlaması ile şaşırıp peşinden ilerlemeye başladı.

Seonghwa salona gelince içeri girdi.

"Merhaba efendim. Ben Hongjoong'un yakın arkadaşı Seonghwa. Memnun oldum"

Büyükannesi Seonghwa'yı ve ani girişini beklemediği için garipsese de birşey demeden hafifçe gülümsedi.

"Ne kadar güzel. Çok efendi bir çocuğa benziyorsun oğlum. Hongjoongum ile iyi arkadaşsınızdır umarım"

Hongjoong, salonun kapısından ikisine bakıyordu sadece.

"Tabii ki efendim. Çok iyi arkadaşız biz. San ve Wooyoung ile de ortak arkadaşız. Dört arkadaş takılıyoruz"

"Ne kadar güzel. San ve Wooyoung iyi çocuklardır. Sende onlar gibi efendi bir çocuğa benziyorsun oğlum. Gel bakayım yanıma"

Seonghwa, büyükannenin dediği ile yanına oturdu.

Büyükanne, kitabında kaldığı yere ayracını koydu ve sehpaya koydu sonra Hongjoong'a baktı.

the hero / seongjoong  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin