"Ben size demedim mi bu çocuktan uzak duracaksınız diye!"
Seonghwa, tuvalet kabinlerinden çıkıp yanlarına gelince beş erkek birden ona baktılar.
"Vay vay kahraman Park Seonghwa. Bu ne güzel sürpriz. Ne yapmayı düşünüyorsun? Bizi dönersen adının nasıl lekeleneceğini biliyorsun diye düşünüyorum"
İçlerinden biri arka arkaya cümleleri saydırırken Hongjoong, gözyaşlarını daha fazla tutamamıştı.
Mavi saçlının gözyaşları yanaklarından süzülmeye başlamıştı.
Seonghwa, onun ağladığını görünce konuştu.
"Sizin ona bu şekilde davranmaya hakkınız yok hatta kimseye böyle davranma hakkınız yok. Siz kim oluyorsunuz da insanlara zorbalık yapıyorsunuz? Ayrıca sizi dövmek gibi bir niyetim de yok. Size elimi süremem. Hem isteseydim sizi şuana kadar bu okuldan yollatırdım"
Konuşurken Hongjoong'u diğer adamdan kurtarıp kendisine çekti.
"Laftan anlamadığınız belli ama dövülünce de anlayacağınızı düşünmüyorum. Başka yollarla denerim bende"
Konuşurken Hongjoong'un elinden tutup onu oradan çıkarıp bahçeye getirdi.
Bir banka oturunca Hongjoong'u da kendi yanına oturttu.
Hongjoong, dışarı çıkınca ağlamaya başlamıştı.
Seonghwa, ona yaklaşıp sarıldı.
"Ssh sakin ol. Geçti herşey. Ağlama lütfen"
Hongjoong, elleri ile kendi yüzünü kapatıp başını kızıl saçlının omzuna yasladı.
"Hiçbir şey düzelmiyor Seonghwa. Hiçbir şey yolunda değil. Hayatım bok yoluna girdi"
Hongjoong, ağlamaya devam ederken Seonghwa onun saçlarını okşamaya başladı.
"Bak Hongjoong. Belki benim hayatım senin veya bir diğer insanların hayatından maddi ve manevi olarak iyi olabilir ama bu empati kurup anlayamayacağım anlamına gelmez. Kendimi senin yerine koyunca gerçekten ne kadar zor şartlar altında olduğunu biliyorum. Büyükannenin durumu, okul durumları, işe de gidiyorsun sanırım ve belki daha fazla şey yaşamışsındır. Ama emin ol hayatta ki en önemli şey her zaman dik durmak. Bu, zor olabilir. Kabul ediyorum. Ama en azından dene ki bence denemişsindir. Yine de pes etme. Hayat pes edenleri sevmez. Hayata pes etmek için gelmiyoruz. Yaşamak için geliyoruz. Yaşamın da tadını almamız gerek. Ağlayarak, kırılarak zaman kaybetmek doğru değil. Sorunlar varsa buna çözüm yolu aramalı, sorunları çözmeliyiz. Sen bunu yapabilecek kapasitede de birisin. Ayrıca birinden yardım alman gereken bir konuysa ben buradayım her zaman"
Hongjoong, ağlarken Seonghwa'yı dinlemişti ve konuşması ona doğru gelmişti.
Başını onun omzundan kaldırıp ona baktı.
"Gerçekten mi?"
"Evet"
Seonghwa, baş parmağı ile onun gözyaşlarını silerken Hongjoong'un içinde istemsizce kelebek uçuyormuş hissi uyanmıştı.
Sahi bu his neden oldu ki?
"Ağlama artık tamam mı? Bak ben hep burada olacağım. Senin için"
●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○
Hongjoong, okul çıkışı kafeye gitmişti.
Elinde ki tepsi ile insanlara içeceklerini veya tatlılarını sunarken telefonuna gelen bildirim ile tepsidekileri hızlıca masada ki kişilere verip tepsiyi mutfağa bırakıp kendisi arka bahçeye çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the hero / seongjoong ✔
FanfictionHongjoong, annesinin ölümünden sonra kanser hastası büyükannesinin yanına taşınmak zorunda kalır. Hem okula gidip hemde büyükannesinin kanser tedavisi için paraya ihtiyacı olan Hongjoong, hayatının bu kadar yükü ve zorluğu üzerine okulda zorbalık gö...