six

158 22 1
                                    

Hastaneye geldiklerinde Seonghwa ve Hongjoong arabadan inip hastaneye ilerlemeye başladılar.

Hongjoong, fazlasıyla gergin ve endişeliydi. Hızlı adınlarla yürüyor, elleriyle oynuyor ve hızlı nefes alıp vererek sürekli etrafına bakıyordu.

Seonghwa da endişeliydi. O da etrafa bakarken bir doktor ile rastlaşınca yanına gidip konuşmaya başladılar.

Hongjoong, onu görmemişti. Etrafa bakarken gözleri dolmuştu.

Annesinin ölümünden sonra büyükannesinin ölümünü kaldırabileceğini düşünmüyordu.

Hayat ona bunu yapmazdı. Öyle değil mi?

Aslında, yaptı.

Hayatta en değer verdiği kişi olan annesini hayat elinden aldıysa, büyükannesini de alabilirdi. Öyle değil mi?

Aynen öyle, alabilirdi.

Hongjoong, kendi düşünceleri içinde boğuşurken gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.

Dalıp gitmişeçesine etrafa bakıyordu. Ta ki onu biri sarsana kadar.

"Hongjoong? İyi misin?"

Seonghwa, onun önüne gelmişti. Omuzlarından tutmuş sallıyordu.

Hongjoong, onun bu hareketi ile irkilip ona bakmıştı.

Gözlerinden yaşlar akan mavi saçlı, kendisinden uzun kızıl saçlıya bakarken aklını yitirecek gibi hissediyordu.

Sanki, bütün sorunlarını tek çözebilecek kişi şuan karşısında duran kızıl saçlı çocuk çözebilirmiş gibi hissediyordu.

Ona bakarken kalp atışları hızlanıyor, kan vücudunda ışık hızında dolanıyor, yanaklarına kadar çıkacakmış gibi hissediyordu.

Bu hislerin hiçbirini daha önce yaşamamıştı. Buna halk arasında aşk mı deniyordu?

"Hongjoong?"

Seonghwa, onu tekrar sarstığında kendine geldi mavi saçlı.

"Efendim?" diyebildi sadece.

"İyi gibi görünmüyorsun. Elini yüzünü yıka gel istersen. Aşağı katta ki yoğun bakım ünitesinde büyükannen. İstersen sonra gelirsin veya bende seninle gele-"

"Hayır teşekkür ederim. Kendim gidebilirim. Sonra yanına gelirim. Sen aşağı inebilirsin"

Ne yaptığının veya ne söylediğinin farkında değildi mavi saçlı. Kendini ondan kurtarıp lavaboya ilerlemeye başladı.

Kızıl saçlı ise, sadece onun arkasından bakakaldı.

Bir süre daha baktıktan sonra aşağı kata ilerleyen kızıl saçlının aklında da bir sürü düşünce vardı.

Neden ona farklı bir ilgi duyuyordu?

Neden onu herkesten korumak istiyordu?

Neden onun sadece kendisi ile beraber olmasını istiyordu?

Bu soruları kendisine daha önce hiç sormamıştı. Yoksa bu soruları soranlar halk arasında aşk diye hitap edilen hisse mi kapılmışlardı?

Mavi saçlı, lavaboya girdiğinde aynadan kendisine baktı.

Gözyaşları, istemsiz bir şekilde akmaya devam ederken mavi saçları dağılmıştı.

Derin bir iç çekip saçlarını düzeltti ardından yüzüne şu vurup ağlamasını zar zor durdurdu.

Sonra tekrar kendisine baktı.

the hero / seongjoong  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin