İLK TEMAS

30 5 0
                                    

MAHKEMEDEN 4 SAAT ÖNCE

PARS'IN AĞZINDAN

Görüş odasına girdim. Normalde bu yasaktı ama paranın açamayacağı kapı yoktu öyle değil mi?

O'nun karşısındaki sandalye'ye oturdum ve "N'aber?"
"İyilik senden?"dedi "Benden de iyilik"dedim.
Sessizlik çöktü ortama... Boğazımı temizledim ve
" Pişman olduğunu söylicek misin? "" Ev-"" Hayır!"
dedim baskın bir sesle" Ama.. Ama""Aması maması yok. Ben ne dersem o olur." dedim tane tane ve devam ettim.

"Sen şuan beni yani Pars Emir Duman'ı temsil ediyorsun. Yoldan geçen birini değil, beni temsil ediyorsun ve benim en bilindik özelliğim asla pişman olmayışımdır. Bu nedenle pişman olmadığını söyeliceksin"

"Ama ceza in-" "Kardeşini seviyorsun değil mi Fidan?"
"Ev-evet" "Güzel. O zaman ona zarar gelsin istemezsin öyle değil mi?" "Ha-Hayır" "Güzel. Şimdi kulaklarını dört mü? Beş mi? Altı mı? Kaç açarsan açıyorsun ve beni iyi dinliyorsun." kafasını salladı.

"Öncelikle, dediğim gibi pişman olmadığını söyleyeceksin. İkinci olarak, kardeşin hakkında yalan söyleyeceksin. Avukat seni araştırmış. Bir kardeşin olduğunu ve onun bir yetimhanede kaldığını biliyor.

Cenk'in kardeşine uyuşturucu sattığını, kardeşinin krizlerini ve rehabilitasyon merkezinde kaldığını, seninde kardeşinin intikamını almak için cenk'i öldürdüğünü ve pişman olmadığını söyliceksin. Anladın mı? "dediğimde kafa salladı.

" Anladın mı?! "dedim bu sefer bir tık sesimi yükselterek" Anladım!"dedi" Güzel "dedim.

Zaafları olan insanlara acıyorum. Zaaf, zayıflıktır bana göre. Elini, kolunu bağlayan görünmez bir iptir zaaf..... İşte bu yüzden bendeniz Pars Emir Duman'ın zaafı olmaz, olamaz. Çoğu düşmanım zaaf'ımın ya da zaaf'larımın olmadığını sanıyor.
Çünkü ben kartlarımı açık oynamam. Ural, Begüm ve Kara zaaf'larımın arasındalar ama kimse bunu bilmiyor. Çünkü bildikleri takdirde onlar üzerinden beni bitirmeye çalışırlar. Onlar bu çeteyi kurmamda bana yardım eden kişiler. Çocukluk arkadaşlarım onlar. Ama kimse bunu bilmiyor. Onları çetedeki diğer üyelerden sanıyorlar.

Ayağa kalktım ve "Dediğimi unutmazsan iyi edersin Fidan. İyi mahkemeler" diyip odadan çıktım ve kapı'nın yanındaki polise "Teşekkürler" dedim ve çıkışa yöneldim.

Aklıma avukatın gelmesi normal miydi? Ona "Teşekkürler" dediğimde "Ricalar sırtlan" demişti.
Sırıttığımı fark etmem ve Sırıtışımı silmem bir oldu.

Kafamı iki yana salllayıp, arabama yürüdüm. Dengemi bozuyordu şu avukat kadın.

AYBEN'İN AĞZINDAN

Gözlerimi açtığımda, odam zifiri karanlıktı. Gece mi olmuştu? Kaç saat uyuyordum ben?

Telefonumu elime aldım ve açtım. Açmamla gözüme telefonun ışığının vurması bir oldu. Gözlerimi kıstım ve bir süre bekledim. Gözlerim alışınca saate baktım.
On iki buçuktu saat. Aman Allah'ım! Dört saatir uyuyordum!

Yataktan kalktım ve odamdan çıktım. Salona gittim. Bora her zaman ki gibi koltukta yatıyordu. Aylin ise odasında olmalıydı. Aylin'in odasının kapısını açıp ona baktım. Atlı karınca şeklindeki müzik kutusu her gece olduğu gibi bu gece de çalışıyordu.

Eski sevgilisinin hediyesiydi. Atmaya kalkışmıştım ama çok ağlayıp, yalvarmıştı. Kıyamamıştım. İç çekip kapıyı kapattım ve mutfağa girdim.

İntikam Yağmuru  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin