Adsız Bölüm 1

839 22 2
                                    

SİVAS


- Anne lütfen bırakma beni anne.Ne olur gitme. ANNNEEE......

Çığlık çığlığa terler içinde korkulu bir rüya ile uyanmıştı Ecrin.

Neredeyse her gün aynı rüyayı görüyordu. Yüzünü bile görmediği annesi rüyalarına giriyor bu rüyalar hep aynı yerde son buluyordu. Tam elini tutacakken onu bırakıp gidiyordu.Babasının anlattığı bir masaldan ibaretti annesi onun için....

Şu dünyada babasından baska hiç kimsesi yoktu.Onun çığlığını duyan babası Ekrem koşarak kızının yanında almıştı soluğu

-Ne oldu güzel kızım.Yine mi aynı rüyayı gördün

-Evet baba annem beni yine bırakıp gitti. Onun yüzünü bile göremedim derken babasının boynuna sarılıp ağlamaya başladı.

Ekrem Bey dünyalar güzeli kızına bakarken acıdan başka bir şey hissetmiyordu.Biricik yavrusu gözlerinin önünde perişandı. Keşke onun yerine ben hissetsem benim canım yansa diye iç geçirirken kızının yüzünü doğrultup gözünden akan yaşlarını sildi.

-Sana anneni anlatmamı ister misin Ecrin im .Başıyla evet anlamında onayladı babasını ve kendini en güvendiği tek değerlisinin kollarına bıraktı.Ekrem Bey kızının saçını okşayarak anlatmaya başladı.

-Annen Sedef de tıpkı senin gibi dünyalar güzeliydi.Güzelliğini ondan aldın kızım.Gözlerinin yosun yeşili tıpkı annen gibi.Bana darılınca attığın o keskin bakış ,gülünce gözlerinin içinde beliren o inci parıltısı.Sen onun kopyası gibisin kendi gitti ama giderken seni bana bıraktı birtanem. İkimizi birbirimize emanet edip gitti

Babası bunları söylerken bile annesini ne kadar özlediğini, böyle yaparak babasını nasıl üzdüğünü,o dayanılmaz acıları tekrar ona hatırlattığını biliyordu.Ama onu doğururken ölen annesini merak etmektende kendini alamıyordu.Annesinin babasının dediği gibi kendisine benzediğini düşününce çok heyecanlanıyordu.Onu tekrar tekrar dinlemek hoşuna gidiyor bir nebzede olsa merakını dindiriyordu.

-Baba annemle nasıl tanışmıştınız.

-Ecrin hadi kızım yarın erken kalkıp dükkanı açmam lazım sen yorulmadın mı hem yat dinlen şimdi.

-Lütfen baba ne olur çok merak ediyorum hiç anlatmadın.

-Daha sonra söz veriyorum anlatacağım kızım şimdi uyuyup dinlenmen lazım

Yataktan doğrulurken kalkıp kızının yanağından öptü.Her ikiside yarım kalan uykularının sıcaklığına bıraktılar kendilerini.


İSTANBUL

- Ekrem... Oğlum... Mesut kardeşini getir bana. öhöööö öhööö öhö

-Baba söz veriyorum sabah ilk işim bu olacak.

-Mesut çok önemli şeyler konuşmam lazım öhöö öhöö.Kardesine yaptıklarım için pişmanım.Kendi öz oğlumu böyle bırakmamalıydım.Vicdanım rahat değil.Artık bu yükten kurtulmam lazım.öhööö öhöö

-Tamam baba yorma lütfen kendini.Bak biz Yiğit le herşeyi halledeceğiz.

-Evet dedeciğim babam haklı lütfen daha fazla yorma kendini dinlenmelisin.


Nedim Arhan yıllar önce kendi oğlunun sevip kacarak evlendiği kız yüzünden oğlunu affedememiş, Sivas tan İstanbul a gelirkende iki oğlundan küçüğü Ekrem i kendi vatanlarında bırakmıştı.Yıllarca ogluyla bir kere olsun irtibata geçmemişti.Gençliğinde kararan ve içten içe oğluna dargınlık beslerken onu hem tüm mal varlığından hemde baba sevgisinden mahrum etmişti.


SİVAS -26 YIL ÖNCE

Nedim ARHAN Sivas ın ileri gelenlerinden biriydi.İki oğlundan büyük olan Mesut evli bir çocuk babasıydı.Kardeşi Ekrem ise o gün hayatlarının dönüm noktasına imza atmıştı.Gençliğinin getirdiği asilik ve heyecanla üniversiteye gittiği ilk yıl tanıştığı Sedefle büyük ve tutku dolu bir aşk yaşıyordu.Fakir bir ailenin kızı olan Sedef bu varlıklı aileye gelin olarak istenmiyordu.Ne yaparsa yapsın babasını bu katı tutumdan caydıramayan Ekrem careyi kacıp gizlice evlenmekte buldu.Oglunun ortalarda olmayısını farkeden ve zaten bir yıldır baba ogul arasında kalan Esma Hanım kacak oglu ve gelınının basına gelen kazayı duyunca zaten zayıf olan kalbi oldu sandıgı oglunun acısına dayanamayıp vefat eder..Nedim Bey küçük oğlunu annesinin ölümünden sorumlu tutar.Annesinin ölümünden sonra küçük bir kaza oldugu anlasılsada iş işten gecmiş baba ve oğul arasına aşılması güç duvarlar örülmüştü.Karısının vefatından sonra bütün mal varlığını elden çıkarıp büyük oğlu ve eşini alıp İstabul a göç ettiler.Ve o gunden sonra oğlunun ne adını andı ne de yuzunu gördu. Otoriter bır yapıya sahip oldugundan yanında onunla giden aile üyelerinden hiç kimsenin Ekrem le irtibata gecmesini istemedi.Yıllarca sanki oglu yokmuş gibi devam etmiş işlerinin yoğunluğundan bir an olsun geride bıraktıklarını aklına bıle getirmemişti.Aklında sadece karısının acısı ve onun sebebinin geliniyle oglu olduguydu. Bu acıyla bir an olsun durmadan buyuk bir azim ve hırsla calıştı.Küçük bir parayı kocaman servete dönüştürüp İstanbulun sayılı zenginlerinin arasına girdi. Yaşlandıkça silinen ölüm acısı vicdan azabına ve geride bıraktıgı oglunun hasretine donustu.Zamanla yaptıgının koca bir yanlış oldugunu farketti.Ama bunu kendine itiraf etmesi koca bir ömre bedel oldu.Ölmeden bu hatayı bir şekilde telafi etmeliydi.


Şimdi Nedim Bey in hasta ve yorgun bedeni bu yaptığı yanlışı telafi etmenin bir yolunu bulacaktı.Sivas ta bıraktıgı can parcasının biricik evladıyla tek basına kaldıgını ve aynı acıyı oglununda yasadıgını uzak akrabalardan biliyordu.Diğer torunları rahat bir hayat sürerken diğer hiç görmediği canından kanından olan öz torunun sıkıntılı zamanları oldugunu duyup yurği sızlıyordu.Ve artık ölmeden herkesin hakettiği yasama sahip olmasını istiyordu.

Ve evlilik düşünmeyen uçarı torun Yiğit i n her gece renkli bir alemin ışıltısına kapılması gelenek ve göreneklerini unutması onu üzüyor , torunun para avcısı kızlarla oyalanması onun fıtratına tersdi. Dünya gözüyle servetinin varisi tek erkek veliahtını kendi özlerine uygun bir gelin bulup daha düzenli yaşamasının planlarını yapıyordu...


Geriye sadece taşları yerine koymak kalıyordu.....









DEDEMİN GELİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin