2. Bölüm

164 18 4
                                    

Jake,
— Teşekkür ederim! Bundan sonra ne yapacağım?
Diye sordu. Yerine geçtim ve oturdum. Defterimi açarken ona sordum,
— Telefon numaran bizde var. Ne zaman, ne olacağını sana oradan haber vereceğiz. Ve Jake beni bir kaç dakika dışarıda bekleyebilir misin?
Diye sordum. Jake tamam anlamında kafasını salladı ve odadan çıktı. Sunoo,
— Ne oldu? Jake ile neden konuşmak istiyorsun?
Diye sordu. Defterime bir şeyler karaladıktan sonra kapatırken ona baktım.
— Özel bir şey bilmene gerek yok.
Dedim. Sunoo her zamanki göz devirme hareketlerini yaptıktan sonra yerinden kalktı ve odadan çıktı. Onun arkasından bende çıkacakken bir anda durdum Niki hâlâ içeride oturuyor, boş gözlerle yere bakıyordu. Ona seslendim,
— Hey, Niki! Yaşıyor musun?
Diye sordum.Niki korkuyla irkildi. Hızla ayağa kalktı,
— Geliyorum, geliyorum.
Dedi ve benden önce odadan çıktı. Arkamdan kapıyı kapattım. Jake bir koltuğa oturmuş beni bekliyordu. Beni görünce ayağa kalktı ve yanıma doğru geldi.
— Merhaba Jake.
Dedim. Jake,
— Yine merhaba Heeseung Hyung.
Dedi. Gülümsedim,
— Sana bir şey sorabilir miyim?
Diye sordum. Jake evet anlamında kafasını salladı. Onun elini tuttum,
— Eskiden sana bir arkadaşın bilezik verdi mi?
Diye sordu. Jake evet anlamında kafasını sallayınca heyecanım ikiye katlandı. Başka bir soru sordum,
— Peki, onun adı Lee Heeseung muydu?
Diye sordum. Jake yine evet anlamında kafasını salladı,
— Bileziğe bakabilir miyim?
Diye sordum. Jake kolunu uzattı, kıyafetin kolunu sıyırdım ve küçük Jake'e verdiğim bilezik beni karşıladı. İşte bulmuştum! Jake'i yeniden bulmuştum! Jake,
— Ne oldu Heeseung Hyung.
Diye sordu. Fal taşı gibi açılmış gözlerimle ona baktım ve cevap verdim,
— Jake! O benim Lee Heeseung.
Dedim. Jake'in de gözleri fal taşı gibi açıldı. Jake,
— Gerçekten mi?
Diye sordu. Evet anlamında kafamı salladım ve ona sarıldım, o da bana sarıldı. 11 yılın sonunda onu bulmuştum!

~~~~~

Jake ile dışarıya çıkmış bir kafede oturuyorduk. Jake buraya daha yeni geldiğini söyledi. Beni, azıcık tanıdığını anlayınca seçmelere katılmak istemişti. Daha önce de seçilmelere katılıp seçilmemişti. Ona bir soru yönelttim,
— Jake, buraya yeni geldiğini söyledin. Kalacak bir yerin var mı?
Diye sordum. Jake bana baktı gülüp,
— Param bile yok!
Dedi. Kaşlarımı çattım,
— Sadece benim için mi geldin?
Diye sordum. Jake bana cevap verdi,
— Hem senin için hemde seçmeleri geçersem para kazanacağımdan.
Dedi. Anlamıştım, tamam anlamında kafamı salladım.
— Pekala, kalacak yerin veya paran yok. Benimle kalmaya ne dersin?
Diye sordum. Jake'in gözleri ışıldadı,
— Gerçekten kalabilir miyim!?
Diye sordu. Evet anlamında kafamı salladım. Jake,
— Teşekkür ederim, en iyi arkadaşsın!
Dedi. Gülümsedim, Jake'in mutlu olması hoşuma gidiyordu.

~~~~~

Eve doğru yola çıktık, Jake'in iki tane çantası vardı ikisinide sırtlamış zorla beni takip ediyordu. Durdum,
— Bir tanesini bana ver Jake.
Dedim. Jake,
— Hayır, gerek yok! Teşekkür ederim.
Dedi ve önüme geçti. Bir çantasını tuttum, öylece kalakaldı. Çantayı sırtından aldım ve taktım. Yürümeye devam ettik. Jake etrafına bakıyordu,
— İlk kez geldin buraya değil mi Jake?
Diye sordum. Jake cevap verdi,
— Evet! Çok güzel bir yermiş.
Dedi. Gülümsedim,
— Yarın sana etrafı gezdiririm.
Dedim. Jake bana gülümsedi, eve yaklaşıyorduk.
İçeriye girdik. Jake derin bir nefes aldı.
— Ben nerede kalacağım?
Diye sordu. Bir an durdum, fazladan odamın olmadığı, ona kalma fikrini yöneltirken aklımdan çıkmıştı. Sadece bir kişinin yaşayabileceği bir eve taşınmıştım fazlasına gerek yoktu bu yüzden şimdi böyle Jake'in karşısında kalmıştım.
— Eeee... benim yatağımda yatacaksın galiba.
Dedim. Jake,
— Neden? Sen nerede yatacaksın?
Diye sordu. Doğruyu söylemem gerekiyordu,
— Sadece bir tane oda var Jake.
Dedim. Jake hemen cevap verdi,
— Peki! Seni rahatsız edeceksem gidebilirim.
Dedi. Gözlerim fal taşı gibi açıldı, hızlıca onun yanına gittim ve kolundan tuttum.
— Hayır, Jake. Sorun değil.
Dedim. Jake gülümseyip teşekkür etti. Ona odamı göstermek için koridorda ilerledik. Kapıyı açtım ve gösterdim,
— Tamam ama sen ne yapacaksın?
Diye bir kere daha sordu. Beni düşünmesinden hoşlanmıştım. Gülümseyip,
— Ben koltukta yatarım, sen misafirsin yatakta yatmalısın.
Dedim. Jake güldü ve,
— Sen yaşlısın, yatakta senin yatman gerekir.
Dedi. Kaşlarımı çattım, hâlâ gülüyordu. Onu dürttüm, geri çekilince karnından gıdıklandığını anlamıştım. Gülerek,
— Demekki karnından gıdıklanıyorsun!
Dedim. Jake gülmeye devam ediyordu, odaya doğru koştu bende onu takip ettim. Jake'i bir kenara sıkıştırınca onu gıdıklamaya başladım. Gülüyordu, bende gülüyordum. En son bu anları 11 yok önce yaşamıştık. Jake,
— Tamam, yeter!
Dedi. Durmadım, yatağın yanındaydık. Jake'in ayağı halı yüzünden kaydı ve yatağa doğru düştü. Onun kaymasıyla, bende kaydım ve Jake'e zarar vermeden onun üstüne düştüm. Gülmeyi bırakmıştık. Yüzlerimiz birbirlerine çok yakındı. Ne yaptığımı fark edince hemen doğruldum. Jake'de kalktı. Aramızda uzun bir sessizlik oldu. Bu sessizliği kapının tıklanması bozdu.
Kapıya doğru yöneldim, arkamdan da Jake geliyordu. Kapının önüne geçip, kapıyı açtım. Beni Niki ve Sunoo karşıladı. Bir kerede peşimi bıraksalar şaşardım!
— Ne oldu? Niye geldiniz?
Diye sorular sormaya başladım. Niki hemen cevapladı,
— Seçtiğimiz aktörler hakkında konuşmaya geldik.
Dedi. Onları içeriye aldım. Sunoo, Jake'i görünce,
— Aman Tanrım! Jake burada ne arıyor?
Dedi. Doğru onlara ne yaptığımı söylememiştim.
— İçeriye geçin her şeyi anlatacağım.
Dedim.

~~~~~

Her şeyi anlattım. Jake ile yaşadığımız her şeyi. Tabii daha demin yaşadığımız şeyi pas geçmiştim, onu birisine anlatacağımı düşünmüyordum. Sonunda asıl konumuza geçiş yapabilmiştik. Niki,
— Hee Hyung, şu ana kadar kadın aktrislerden ana karakterin sevgilisi olabilecek birisini bulamadık. Sadece bir erkek var. Bu senin veya Jake için bir sıkıntı oluşturur mu?
Diye sordu. Benim için pek sıkıntı yoktu, Jake'e döndüm. Soruya cevap ararcasına yere bakıyordu. En sonunda,
— Sorun değil.
Dedi. Gözlerim fal taşı gibi açıldı, filmde öpüşme sahneleri vardı. Onu nasıl yapacaktık?
Niki konuştu,
— Pekala, ama karakterler biraz değişmek zorunda kalıyor. Filmdeki kadın Jake oluyor ve Jake ana karakterimiz!
Dedi. Jake hemen,
— Neden ben erkek karakteri olamıyorum?
Diye sordu. Niki hemen cevapladı,
— Çünkü Sunghoon daha uzun ve kaslı.
Dedi. Jake kaşlarını çatıp yanındaki yastığı ona doğru fırlattı. Niki'nin kızacağını düşünsemde gülmeye başladı. Jake,
— Ayıp! Öyle ayrım mı olur?
Dedi. Niki gülmeyi bırakıp Jake'i cevapladı,
— Sen ondan daha tatlı ve samimisin. Bu yüzden sana o karakteri verdik fakat hâlâ baş karakter sensin.
Dedi. Ben de araya karıştım.
— Bana hiç fikirlerimi sormadın Niki?
Dedim. Niki gülerek,
— Çünkü kabul edecektin.
Dedi. Bu doğruydu başka bir yöntem yoktu sonuçta. Jake,
— Sunghoon ile konuşabilir miyim? Sonuçta öpüşme sahnesi olacaktır. Onunla tanışmak istiyorum.
Dedi. Ona doğru döndüm, bu sözler sinirime dokunmuştu yoksa Jake'i kıskanıyor muydum? Kafamı sağa sola solladım ve Niki beni dürttü.
— Hey Hee! Senden Sunghoon'un numarasını istedi.
Dedi. İç çektim, sadece bende onun telefon numarası vardı. Koltukta duran çantamdan not defterini çıkardım ilgili sayfayı açıp Jake'e uzattım. Jake telefonunu çıkartmıştı, numaraları tuşlamaya başladı. Ona,
— İlk ben arayıp söyleyeyim. Yoksa inanmaz.
Dedim. Jake tamam anlamında kafasını salladı. Telefonumu çıkartıp Sunghoon'u aradım.

~~~~~

Her şeyi açıkladığımda işi hâlâ kabul ediyordu. Bu beni daha da sinirlendirdi. Gerçekten den Jake'i kıskanıyordum. Telefonu kapadıktan az sonra Jake'in telefonu çalmaya başladı. Jake telefonu açtı ve odama doğru yol aldı. Sunoo onun peşinden baktı, odaya girdiğini görünce kısık bir sesle.
— Yakışıyorlar.
Dedi. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Niki de şaşırmış gibiydi fakat Sunoo'yu onayladı. Kaşlarım çatık bir şekilde oturduğumu gören Niki bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı ki bana sordu,
— Ne oldu Hee?
Dedi. İç çektim. Sunoo gülerek,
— Galiba Jake'i kıskandı.
Dedi. Sonra ne dediğinin farkına varmışçasına şaşırdı. Bana dönüp,
— Cidden kıskandım mi?
Diye sordu. Bu sorunun cevabını bende bilmiyordum. Omuzlarımı silktim. Sunoo kıskandığımı düşünmüş olacakki sırıtmaya başladı. Niki'ye bakıp,
— Acaba Heeseung mu oynasa?
Diye sordu. Niki yerine cevap verdim,
— Hayır! Deli misin? Beni yanlış anlarlar.
Dedim. Niki evet anlamında başını salladı. Sunoo gözlerini devirdi "bir kerede beni dinleseniz ne olacak?" Diyordu bu göz devirme. Jake hoplaya zıplaya içeriye geri geldi,
— Ben gidiyorum Hee Hyung.
Dedi. Gözlerim fal taşı gibi açıldı ona doğru döndüm.
— Şimdi mi?
Diye sordum. Evet anlamında kafasını salladı. Gözlerimi devirdim ve önüme doğru döndüm. Jake hızlıca yanıma geldi ve oturdum. Kolumu tutup,
— Ne oldu? Gitmemi istemiyor musun?
Diye sordu. Sunoo ve Niki'ye baktım. Sunoo sırıtıyordu. Niki ise "keşke eve gidebilsem" diyen gözlerle yere bakıyordu. İstemdende olsa gülümsedim,
— Git.
Dedim. Jake bana sarıldı ve koşarak evden çıktı. Çıktığından emin olduktan sonra bağırarak,
— Neden!?
Dedim. Sunoo kaşlarını çattı ve bana bağırarak cevap verdi,
— Hani kıskanmıyordun! Senden kıskancı daha öne görmedim.
Dedi. Hemen cevapladım,
— Küçüklüğümden beri onla arkadaşım! Başka bir arkadaş edinmesi beni üzdü.
Dedim. Niki, Sunoo ile aramızda kalmış kavgamızı izliyordu. Sunoo bana bağırmaya devam ediyor, bende ona karşılık veriyordum. En sonunda Niki bıkmış olacakki,
— Tamam ya! Yeter valla. Ben kıskancım tamam mi? Ben kıskandım Jake'i!
Diye bağırdı. İkimizde aynanda sustuk, gözlerimi koşup Sunoo'ya baktım. O da aynısını yapıp dilini çıkardı. Niki,
— Ben gidiyorum.
Dedi ve ayağa kalktı. Sunoo da onun peşinden kalkıp,
— Nereye?
Diye sordu. Niki kapıya doğru yaklaşmıştı,
— Eve!
Dedi. Bende ayağa kalktım ve onların yanına gittim. Vedalaştık. Evde yine yalnız kalmıştım.

I'M GONNA BE WİTH YOU | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin